Mülteci çocuklarına Arapça da Türkçe de lazım

Suriyeli mültecilerin geleceğini AB liderleri tartışa dursun, Türkiye halihazırda üç  milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. ‘Geçici Koruma’ statüsündeki milyonların entegrasyonunda en önemli bariyer ‘dil.’ Peki bu konuda nasıl bir politika izleniyor? Yanıtı İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi Başkanı Mehmet Yalçın Yılmaz verdi.

[Karar]
MEHMET YALÇIN YILMAZ
On iki yüz yıllık dünya siyasi tarihine baktığımızda ulus-devletlerin doğum sancılarıyla karşılaşırız. Sanayileşme sonrası her iki dünya savaşı bir yandan ulus-devletlerin etnik temele dayalı tek kültürlü rejimlerini doğururken bir yandan da Soğuk Savaş’ın başlamasıyla baskıcı rejimlerin toplumsal itaati sağlamak için dizayn ettiği kimlik politikalarına sahne oldu. İmparatorluklar çağında üretim ve vergi temelli bir tebaa mevcut iken artık kimlik temelli bu yeni devletler kitleleri tasnif etmek için onları ‘yurttaş’ diye tanımlıyordu. Savaş sonrası dizayn edilen coğrafyalarda ise kendine özgü tarihsel ve sosyolojik durum gözardı edilerek ‘derin yaralar’ bırakılıyor ve ertesi yüzyıla bu sorunlar devrediliyordu.
2. Dünya Savaşı sonrasında Birleşmiş Milletler tarafından mültecilerle ilgilenmek için Mülteciler Ofisi kurulur. 1951 Cenevre Konvansiyonu ise savaş sonrası mültecilerin akıbetini belirler. Bu sözleşmeye göre mülteci, ‘ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen her şahıs’ olarak tanımlanır.

Türkiye 90’lı yıllarda Avrupa’ya giden kaçak göçmenlerin mola istasyonu ve geçiş noktası olarak bilinmekteydi. Özellikle İran, Irak, Afganistan, Kafkasya, Bangladeş gibi bölgelerden gelen göçmenler Avrupa’ya Türkiye üzerinden gitmekteydi.  zŞimdilerde ise Türkiye istikrarlı yapısı ve kendine özgü demokratik zemini ile yakın coğrafyalardan kendisine bir çekim merkezi özelliği taşımaktadır. Büyüyen ekonomisi ve küresel vizyonu ile ülkemiz yabancıların gerek çalışma gerekse eğitim amacıyla ikamet etmek istedikleri bir üs konumuna gelmiştir. 15 Mart 2011’de başlayan iç savaştan sonra ülkemize sığınan Suriyeliler ise hukuki olarak Geçici Koruma statüsündedirler. Bunun sebebi kitlesel olarak sınırlara akın eden topluluğun sayıca yüksek olması ve temelde insani ihtiyaçlarına öncelik verilmesidir.

Ülkelerine ne zaman dönecekleri belirsiz Suriyelilerin Arapça ve Türkçe konuşması gelecekte iki ülke ilişkilerine katkı sağlayacaktır.

Türkiye yakın dönemde hem hukuki düzenlemelere gitmiş hem de 11 Nisan 2013 tarih ve 6458 sayılı kanunla mevzuattaki dağınıklığı kaldırmış, kısmi kolaylıklar sağlamıştır. Özellikle ilgili kanunun 91. Maddesi çerçevesinde Geçici Koruma yönetmeliğini çıkararak sahada karşılaşılan problemlere çözümler üretme yoluna gitmiştir. Geçici Koruma Yönetmeliği’nde barınma, sağlık, güvenlik, tercümanlık desteği, sosyal yardım ve destekler gibi birçok hususta hukuki zemin belirtilmiş ve AFAD, İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü gibi sürecin uygulayıcıları tanımlanmıştır.

Geçici Koruma Yönetmeliği’nin eğitim hizmetlerini belirten 28. Maddesi ise MEB’e görev verir: Yabancıların eğitim faaliyetleri, geçici barınma merkezlerinin içinde ve dışında Milli Eğitim Bakanlığı’nın kontrolünde ve sorumluluğunda yürütülür.

Suriye’de rejimin nüfusun çoğunu hedef haline getirmesi ve sivil halkı hedef almasının yanı sıra DAEŞ ve diğer uluslararası dengeler yüzünden savaş uzamış ve bu durum Türkiye’nin tahminlerinin üzerinde bir tablo ortaya koymuştur. Bugün itibariyle 2 milyon 400 bin Suriyeli Türkiye’de barınmakta bu sayının yaklaşık %10’u AFAD kontrolündeki geçici koruma merkezlerinde yaşamaktadır. Türkiye’nin hemen her kentine dağılan Suriyeliler’in büyük kısmı ise İstanbul, Gaziantep, Kilis, Adana, Mersin, Konya gibi şehirlerimize gelerek kendilerine yeni bir hayat kurmanın telaşındadırlar.  İlgili kanun ve yönetmelik gereği geçici kimlik belgesi verilen Suriyeliler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı düzenlemeler ile çocuklarını okullara kaydettirmişler ve ücretsiz eğitim imkanından yararlanmışlardır. Ancak geldiklerinin ilk yılında barınma ve istihdam ihtiyacı bulunan Suriyelilerin eğitim birinci önceliği olmadığı için bir şehre yerleşme sürecinden sonra eğitim ihtiyaçları da ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de kurumların hazırlıksız olması, üniversitelerin ne yazık ki teorik bilgiye boğulması sebebiyle eğitim ve dil öğretim materyallerinin eksikliği ciddi sorun olarak karşımızda durmaktadır. Üstelik Suriyeli öğrencilerin yaşadıkları savaş travmasını atlatamadıklarını, yeterli rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmeti alamadıklarını da görmekteyiz.

Suriyeliler’in genç ve dinamik nüfusu bu eksikliklere rağmen hızla Türkçe öğrenmekte, hayata tutunmak için gayret göstermektedirler. Çocukların 11 yaşına kadar doğal dil edinimi süreci, onların Türkçe öğrenmelerini kolaylaştırmakta ve entegrasyonu sağlamaktadır. Ancak yetkin dil kullanıcısı olmaları için gerekli materyallerin hazırlanması elzemdir. Türk okullarında hazırlık sınıflarının açılması ve Suriyeli çocukların bir yıl Türkçe öğrenmeleri onları yetkin dil kullanıcısı yapacaktır. Bilhassa iki dile de vakıf olmaları savaş sonrası Suriye’nin kültürel inşası için çok önemlidir.

Suriyelilerin Türkiye’de yaşadıkları her gün, onları Türkiye’ye daha çok bağlamaktadır. Bu süreçten şikayet edenler elbette olacaktır. Ancak 2011’den bugüne yetmiş bin çocuğun Türkiye’de doğduğunu düşündüğümüzde iki toplumun kaynaşmakta olduğunu görmezden gelemeyiz. Çünkü Suriyeli çocuklar artık iki dilli olma yolundadırlar. Topraklarına ne zaman dönecekleri belli olmayan Suriyelilerin hem Arapça hem de Türkçe konuşmaları gelecekte iki ülkenin ilişkilerine olumlu katkılar sağlayacaktır.

Türkiye’nin eğitim ve dil politikaları Geçici Koruma statüsüne dayanılarak belirlenmiştir. Suriyelilerin kendi müfredatlarını uyguladıkları, kendi öğretmenlerinin ders verdiği statüsü belirsiz gayrı resmi okullar da bulunmaktadır ancak bu okulların ne kadar daha bu sistemi sürdürebilecekleri tartışma konusudur. Suriyeli öğretmenlerin belirli kıstaslar gözetilerek MEB okullarında istihdamı sağlanmalı ve geçici eğitim merkezleri yaygınlaştırılmalıdır. Suriyeli çocukların Türk öğrencilerle birlikte eğitim almaları her iki katmanda da olumlu sonuçlar verecek toplumsal entegrasyonu hızlandıracaktır. 2014’    ten  itibaren bölgedeki 19 Geçici Koruma merkezinde yetişkinler için Türkçe kursları verilmiş, başta Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın mali desteği ve İstanbul Üniversitesi, Gaziantep, Çukurova, Necmettin Erbakan, Harran, İnönü, Adana Bilim Teknoloji Üniversitesi gibi kurumların katkılarıyla bugüne dek binlerce Suriyeli genç Türkçe öğrenmiştir. Yine YTB’nin burs kontenjanları ile binlerce Suriyeli genç lisans ve lisanüstü eğitimini sürdürmektedir. MEB Halk Eğitim Merkezleri, Türk Kızılayı Toplum Merkezi, insani yardım kuruluşları, gönüllüler ve üniversitelerimize bağlı dil merkezleri imkanları dahilinde Türkçe kurslar açarak kültürel uyum sürecine katkı vermektedirler.

Suriyeli öğretmenlerin belirli kıstaslar gözetilerek MEB okullarında istihdamı sağlanmalı, geçici eğitim merkezleri yaygınlaşmalı.

Türkiye’nin yakın geçmişte göçmenlerle imtihanını anlamak için Kafkasya’dan, Balkanlar’dan ve Yunanistan’dan gelen vatandaşlarımızdan yukarıda bahsetmiştik. Göçmenler hangi sebeple gelirlerse gelsinler birikimlerini ve yenilikleri de küfelerinde getirirler. Türkiye’nin son yüzyılını bu pencereden seyrettiğimizde müzik, sinema, edebiyat, zanaat ve siyasette göçmen dinamizmi ile karşı karşıya kalırız.

Suriyeli mültecileri, savaşın bilinmezliği içerisinde nasıl bir kaderin beklediğini bugünden söylemek zor görünüyor. Ancak Türkiye’nin jeo-kültürel derinliği içerisinde kısa sürede topluma entegre olacaklarını öngörmekteyiz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

Görüşler Haberleri