HABER MERKEZİ / İSTANBUL
Suriye’de siyasi çözümün anahtarı olarak görülen Soçi kongresine günler kala Esad rejiminin İdlib’in güneyi ve Doğu Guta’da çatışmasızlık bölgelerine düzenlediği saldırılara Rusya tepkisiz kaldı. Son günlerde yoğunlaşan saldırılar için Ankara’nın sert uyarılarına rağmen Moskova yönetimi adım atmadı. 300’den fazla sivilin hayatını kaybettiği, 400 bin kişinin göç etmek zorunda kaldığı ağır saldırılarla ilgili Rusya’dan sadece ‘Sürece ilişkin diyalog devam edecek’ açıklaması geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus lider Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin Aralık ayında yapılan Soçi zirvesinde 15 günde bir görüşme yapılması ve kanalların açık tutulması kararına rağmen Rusya’nın, süreci tehdit eden rejim saldırılarına sessiz kalması dikkat çekiyor. Soçi zirvesine eli güçlü gitmek isteyen Esad’ın, Şam’daki Doğu Guta ve İdlib’in güneyini Kasım ayından bu yana hedef alan saldırılarında 300’den fazla sivil hayatını kaybetti. Rusya, İran ve Türkiye’nin Mayıs ayında ortak kararıyla ‘çatışmasızlık’ ilan edilen bölgelere yönelik saldırılar son günlerde daha da yoğunlaştı. Çözüm sürecinin tehlikeye girmesi ve sınıra 2 milyon sivilin göç etmesinden endişe eden Ankara, Rusya ve İran Büyükelçileri’ni dışişlerine çağırarak saldırıların durdurulmasını istedi. Buna rağmen İdlib’in güneyindeki Han Şeyhun, Serakib, Kefer Sicne, Kefrenbil, Maarretinuman ve El-Temaniye ilçeleri ile Maarşurin, Maaretihırme ve El Tuh köyleri Rusya ve rejimin yoğun hava saldırılarına maruz kaldı. Ankara’nın uyarılarına karşılık ilk resmi açıklama dün Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov’dan geldi. Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov’un, İdlib’deki gelişmeler sebebiyle Türk Dışişleri’ne çağrılmasıyla ilgili bir soruyu cevaplayan Peskov, “Gerilimi azaltma bölgeleri hakkındaki anlaşmaların gerçekleştirilme süreci ve Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin hazırlıkları da dahil olmak üzere siyasal çözüm sürecine girilmesi, çeşitli düzeylerde sürekli olarak temas halinde olunmasını gerektiriyor. Bu, uzman düzeyindeki ve üst düzeydeki temaslar gibi başka düzeylerdeki temaslar için de geçerli. Bu temaslar gerçekleşiyor. Şüphesiz bu yakın diyalog devam edecek” karşılığını vermekle yetindi.
İdlib krizi tırmanırken, Rusya, muhalifler tarafından yapıldığını ileri sürdüğü Hmeymim Üssü’ne yönelik ‘drone’lu saldırıyla ilgili MİT ve Genelkurmay Başkanlığı’na mektup gönderdi. Kremlin’in yayın organı olarak kabul edilen Kızıl Yıldız gazetesi ise Moskova yönetiminin saldırıdan Türkiye’yi sorumlu tutuğunu, “Muhaliflerin kontrolünü sağlayın mesajı” ilettiğini ileri sürdü. Rus medyası dün de iddialarını sürdürdü. Herhangi yetkili adı telaffuz edilmeden yine yönetime yakınlığı ile bilinen “İzvestiya” gazetesi aracılığıyla verildi. Haberin başlığında “Rusya, Türkiye’den Suriye konusunda yapıcı olmasını bekliyor” cümlesi kullanılırken, içerikte Ankara tarafından Rus Büyükelçisi’ne iletilen Türkiye çekincelerinin Rusya tarafından şartlı kabul edildiği sinyali de verildi. Rus diplomatik kaynaklara dayanan İzvestiya habere şöyle devam etti: “Türk tarafına göre Suriye ordu birlikleri terörizm ile mücadele gerekçesiyle bölgedeki ılımlı muhaliflere saldırıyor. Astana formatı çerçevesinde biz başarılı bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışmaların devam ettirilmesinden yanayız. Ancak bizim belirli prensiplerimiz var. El Nusra yok edilmeli. Bu prensipten de taviz vermek niyetinde değiliz.”
Gazeteye görüş belirten Rusya Parlamentosu üst kanadı Federasyon Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Frants Klintseviç de “Biz Suriye’de sadece teröristleri vuruyoruz. Tabi bizim bu tavrımız militan oluşumlara az para yatırmayan bazı oyuncularda kızgınlık yaratmaktadır” ifadesine yer verdi.
Rusya’nın ateşkesi ihlal eden Esad rejimine sessiz kalması ve insansız hava araçlarıyla yapılan saldırıyla patlak veren İdlib krizi, “Soçi’de yapılacak Suriye Halkları Kongresi’ni tehlikeye atar mı?” sorusunu gündeme getirdi. KARAR’ın diplomatik kaynaklardan aldığı bilgiye göre Türkiye, İran ve Rusya, krizi süreci tehlikeye atacak boyutta görmüyor. Uzmanlara göre de üç ülkenin garantörlüğünde ilerleyen süreçte krize rağmen mekanizma doğru işliyor.
DİYALOĞUN SÜRMESİ ÖNEMLİ
Prof. Dr. Mensur Akgün: “İdlib ve drone’lu saldırı krizine rağmen temasların olması önemli. Demek ki mekanizma çalışıyor. İstihbarat servisleri ve dışişleri bakanlıkları üzerinden kurulan mekanizmanın amacı da buydu zaten. Rus üssüne saldırı iş birliğini baltalamak için de yapılmış olabilir. Bizim, İran’ın ya da Rusya’nın kontrolündeki bölgelerdeki insanlar tarafından da yapılabilir. Soğukkanlılıkla süreci takip etmek gerekiyor. Türkiye, Rusya ve İran’ın korudukları tarafların çıkarlarını maksimum düzeyde sağlamak için gereken her şeyin yapılabildiğini görüyorum. Ayrıca burada savaş ortamı var ve işler kontrolden çıkabilir. Şu an itibariyle bu danışma sürecinin, Rusya ve Türkiye tarafından iyi bir şekilde yönetildiğini düşünüyorum.”
SOÇİ TOPLANIR AMA...
Doç. Dr. Serhat Erkmen: “Soçi’ye kadar bu yoğunlukta çatışmalar devam ederse beklenti düşer, sonuç alma ihtimali de azalır. Gerçi çatışan tarafların önemli kısmı Soçi’ye dahil olmayacaklarını söyledi. Ancak önemli olan garantör ülkelerin birbirleriyle uyumu. Aslında bu grupların kendi insiyatifleriyle süren bir çatışma değil. Çatışmalar yoğun devam eder sivil ölümleri artar ise güveni zedeler daha büyürse Soçi Konferansı toplanmayabilir. Ancak şu an toplanacak gibi görünüyor. Çatışmaların duracağını pek düşünmüyorum. Rus uçaklarına yapılan saldırının da ‘buraya gelirsen vururuz’ mesajı olduğu görüşündeyim. Ancak ters tepti çünkü Rusya saldırılarını şiddetlendirdi.”
ARKASINDAKİ GÜCÜ BULUN
Abdullah Ağar: “Bölgede çok zor şartlarda ortaya çıkan mevcut istikrara dair fotoğrafın manüpüle edildiğine ilişkin iddialar ve oldukça kuvvetli şüpheler var. Bununla birlikte Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörü olduğu gruplar içinde de kimin eli kimin cebinde olduğu belirsiz durumlar yaşanıyor. Diğer tarafıyla da ortaya çıkan konjentürden memnun olmayan bölgesel ve dış güçler var. Burada istismara dair bir iz aranıyor. Türkiye, İran ve Rusya arasındaki sürecin istismar edildiği izlenimi var. Eylemlerin kimin tarafından yapıldığının ortaya çıkması ya da sahada bunu kimin yaptığından çok arkasındaki güç önemli. Bunun mutlaka belirlenmesi gerekiyor. Ortaya çıkan güven ve iş birliğinden kim rahatsız? Sahayı provoke eden kim? Türkiye, İran ve Rusya’yı ayrıca rejim ve muhalifleri provoke eden kim belirlenmeli? Biliyorsunuz TSK konvoyuna da saldırı gerçekleşti. Tahrik ediliyor. Üçlü ittifakın kendi kalesine gol atmaması gerekir. Hama’nın kuzeyinde İdlib’in güneyinde ciddi anlamda kan dökülüyor. Sahada acil müdahaleye ihtiyaç var. İnsanlar çaresizlik içinde olursa her iki taraf için de söylüyorum radikallerin kucağına düşecek. Çok taraflı bir müdahaleye ihtiyaç var. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve farklı toplumsal katmanların çözüme dahil edilmesi adına, Türkiye-Rusya ve İran arasında gelişen sürecin devamlılığına hayati ihtiyaç var.”