Ulusal Kanser Enstitüleri’nin verilerine göre yılda 760 bin kişiye mide kanseri tanısı konuluyor. Bu kanser türü Japonya, Kore gibi Uzakdoğu ülkelerinde, Güney Amerika, Doğu Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinde daha sık görülüyor. Türkiye de mide kanserinin sık görüldüğü ülkeler arasında, yılda yaklaşık 20 bin kişiye mide kanseri tanısı konuluyor. Genel cerrahi ve cerrahi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Abdulkadir Bedirli, mide kanserinin erkeklerde iki kat ve 55 yaş üstü kişilerde daha fazla görüldüğünü belirterek, diyet ve yeme alışkanlıkları neticesinde yıllar içerisinde alt mide kanserlerinde azalma, üst mide kanserlerinde ise artış gözlendiğini söyledi. Bedirli, reflü hastalığının yaygınlaşmasının da bu değişiklikte ciddi rol oynadığını söyledi.
Bedirli, bu kanser türünün nedenlerinin net olarak bilinmediğini, ancak bazı durumlarda mide kanseri görülme sıklığının arttığını belirterek şunları söyledi: “Tuz ve nitratlardan zengin, A ve C vitaminlerinden fakir diyet, tuzlama, tütsülenmeyle hazırlanmış gıdalar mide kanseri gelişiminde önemli role sahip. Buna karşın meyve ve sebzeden bol diyetler, narenciye ve lif içeren diyetlerin ise koruyucu rolü var. Vitamin B12 eksikliğiyle giden pernisiyöz anemi, atrofik gastrit ve intestinal poliplerde mide kanseri için önemli risk faktörleri. Bazı herediter hastalıklar, A kan grubuna sahip olma, kauçuk ve kömür işinde çalışmak, sigara, HP enfeksiyon pozitifliği, obezite mide kanseri için risk teşkil eden durumlar.” Mide kanserinin tüm dünyada kansere bağlı ölümler arasında sıklık olarak ikinci sırada olduğunu dile getiren Bedirli, tedavinin en önemli aşamasının cerrahi işlemler olduğunu ifade etti. Cerrahi tedavide asıl amacın tümörün sağlam doku sınırları içerisinde ve beraberinde geniş lenf bezleri ile alınması olduğunun altını çizen Bedirli, yıllardır açık yöntemlerle uygulanan mide kanseri ameliyatlarının, teknolojik ilerlemelerin ve cerrahların kapalı ameliyatlar konusunda artan tecrübeleri sayesinde artık küçük deliklerden girilerek kapalı bir şekilde yapılabildiğini vurguladı. Bedirli, kapalı ameliyatların teknolojik olarak en son geldiği noktanın robotik cerrahisi olduğunu söyledi.
KARIN AĞRISI VE ŞİŞKİNLİĞİNİ CİDDİYE ALIN
Erken mide kanserlerinin genellikle semptom yaratmadığını ve belirti vermediklerini söyleyen Bedirli, tanının ancak endoskopi sayesinde konulabileceğini, semptomlar ve belirtilerin genellikle ileri bir hastalığa işaret ettiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Bu şikayetler arasında karın ağrısı, şişkinlik, yorgunluk-halsizlik, iştah azalması, mide bulantısı-kusma ve kilo kaybı gibi belirtiler mühim. Mide kanseri teşhisi öncelikle öykü alma ve detaylı fizik muayene ile başlar, ardından laboratuvar testlerinin, özellikle kan değerlerinde düşüklük çok önemli. Büyük abdestte gizli kan testi hem mide hem de kalın bağırsak kanseri için önemli bir faktör. Mide kanseri tanısında endoskopi en önemli aşamadır. Bu şekilde kitle görülüyor, kitlenin boyutu ve yerleşim yeri gibi özellikleri kaydediliyor ve şüphesiz kitleden birden çok biyopsi alınıyor.Tanı kanser gelmesinden sonra, ultrasonografi, endosonografi, bilgisayarlı tomografi, pet gibi ileri tetkikler yapılarak hastalığın evresini ve tedavi protokolünü belirlemek için kullanılıyor.”