Yıllarca Doğu, Güneydoğu ve sınır ötesi operasyonlarda görev yapmış olan eski asker, güvenlik uzmanı Mete Yarar, son gelişmeleri Karar.com'a değerlendirdi. "Çözüm sürecinde akil insanlara değil güzel, küçük hikayelere ihtiyacımız vardı" diyen Yarar, "Biz direkt Everest’e tırmanmaya kalktık. Çıta o kadar yüksek tutuldu ki bu çıtayı atlamak mümkün değildi. Bu devlet bu hendeği atlayamazdı zaten ve atlayamadı" açıklamasında bulundu.
Çözüm süreci, silah bırakma derken nasıl bu duruma geldik?
Türkiye’nin ders alması gereken en temel konu 6-8 Ekim olaylarıdır. Çünkü bu olaylarda sivil insanlar birbirlerini katlettiler. Bu nefret söylemini algılamak lazım. Bir insanın başını taşla ezecek bu nefretin doğuracağı nefreti algılamazsan, sorunu çözemezsin. Biz o süreci doğru okuyamadık. 6-8 Ekim şu an hala devam ediyor. Türkiye sivil insanların bu nefretini çözmek zorunda. Etnik sebepler dışında dinsel nefret sebepleri de yükselişe geçti. Daha önce de vardı ama bu kadar yüksek perdeden kendini göstermiş değildi.
Konu artık nefrete evrildi
Sizce bu nefreti mi analiz etmek gerek öncelikle?
Bizden bir futbol maçını yorumlar gibi, kim kazanır kim kaybeder onu analiz etmemiz bekleniyor. Ama asıl güvenlik okuması toplumsal psikolojiyi okuyabilmektir. Güvenlik okumaları buna göre yapılmalı. Bir Kürt devletinin kurulması projesinden farklı bir yerlere gidiyoruz. Konu nefrete evrildi. 6-8 Ekim’de öldürülenlerin, iki polisin evinde uyurken kafasına kurşun sıkılmasının artık bir toprak parçasıyla veya devlet kurmakla alakası yok. Bunlara terör eylemi diyerek geçemeyiz. Teröristleri yakalayıp tutuklarsınız, ee ne olacak sorun çözülecek mi…
Bu dükkanı tasfiye etmek o kadar kolay değil
PKK ne istiyor da nefret bitmiyor hatta artıyor?
Kürtlerin diğer gruplarla entegre olarak en rahat yaşadıkları ülke ne İran, ne Suriye ne Irak’tır, kaynaştığı tek ülke Türkiye’dir. Zaten mantık olsa bu coğrafyada bu kadar uzun yıllardır birlikte yaşamış ve kaynaşmış iki halk, oluşturdukları kültürün içine daha fazla silahla yürümez. Daha fazla kazanılabilecek hiçbir şey yok çünkü. Terörün mantığını anlamak için hem sosyolojik hem de ekonomik bakmak gerek. Bugün PKK gelirleri IŞİD’den on kat fazladır. Bu dükkanı tasfiye etmek de o kadar kolay değil. Bunu deşecek ve ortaya koyacak malesef çok az akademisyen var Türkiye’de.
Akademik çalışmalar genel olarak yetersiz kalıyor sosyal konularda…
Evet. Mesela Türkiye’de bugün 2 milyona yakın mülteci var. Yabancı üniversitelerden devamlı buradaki mülteci kamplarına araştırmacılar geliyor. Doktora tezi yazıyorlar. Sorun bakalım kaç Türk üniversitesi kamplara giriş için izin istemiş. Yok denecek kadar az. Olayları okuma anlamında bilimsellikten uzağız. O yüzden de içgüdüsel tepkiler veriyoruz ve bazen bu tepkiler eksik kalıyor.
Silah bıraktırılması HDP'nin sorumluluğu değil
Çözüm süreci bitti mi?
Başbakan bu noktasal bir operasyon değil devam edecektir dedi. Çok doğru bir açıklama. Ama bu çözüm süreci bitti demek değil. Türkiye’de bir sorun var. PKK bunun içinde bir parça. Tamamı değil. Biz PKK ile ateşkes kesilince çözüm süreci bitti diye algılıyoruz. Alakası yok. Toplumsal barış için PKK dışında da birçok çözüm var. Çözüm süreci eşittir PKK değildir. HDP’nin de işi zor. Türkiye’de hele de Güneydoğu’da siyaset yapmak hiç kolay değil. Ama şu var ki silahın bıraktırılması HDP’nin sorumluluğu değildir. Türkiye’nin sorunu ve sorumluluğudur.
Nerede hata yapıldı? Neden barış sürmedi?
Çözüm süreci ilk başladığı günden beri ben aynı şeyi söylüyorum. Bir ülke kendisine şirk koşan bir örgütle masaya oturmaz. Örgüt silah bırakmayabilir ama bu topraklarda silahla gezmesine müsade edilmez. Görüşmeler Türkiye sınırları içinde silahlı bir grup varken yapılmamalıydı. Bugün sürecin bu kadar sıkıntılı hale gelmesinin sebeplerinden biri de budur.
Biz direkt Everest’e tırmanmaya kalktık
Ne yapmak gerekirdi?
2010’da biz Ekopolitik olarak akademisyenlerle birlikte Türkiye’nin her tarafında çeşitli kesimlerden insanlarla bunu konuşuyorduk. Grubun başında ünlü psikiyatri profesörü Vamık Volkan vardı. Biliyorsunuz kendisi dünyanın çeşitli yerlerindeki çatışma bölgelerinde görüşmeler sırasında masada bulunan bir psikiyatrdır. Çatışma süreçlerini iyi bilen az sayıda insandan biridir. O zaman bize masada söylediği iki önemli şey vardı. Birincisi silahlı grupla görüşme yapılmaz demişti. İkincisi Apo’nun görüşmenin başına geçirilmesinin yanlış olduğunu söylemişti. Çünkü bir işe en zordan başlanmaz, en kolaydan başlanır. Küçük küçük hikayelerle başlanır. Biz direkt Everest’e tırmanmaya kalktık. Apo’nun serbest bırakılması üzerine oyunu kurgulayamazsın. Önce toplumsal görüşmelerle başlanır işe. Çıta o kadar yüksek tutuldu ki bu çıtayı atlamak mümkün değildi. Bu devlet bu hendeği atlayamazdı zaten ve atlayamadı.
Akil insanlar doğru bir proje değildi
Güzel hikaye derken tam olarak neyi kastediyorsunuz?
Bizim güzel hikayelere ihtiyacımız var. Küçük küçük insan hikayelerine. Mesela dağ köyündeki Trakyalı bir öğretmenin hikayesi gibi… Biz iyi hikayeler kuramadık. Mesela Kobane güzel bir fırsattı iyi hikaye çıkarmak için. Bir sürü hikaye vardı. Hiçbiri dillendirilmedi. Günlük hikayelere ihtiyacımız vardı. Bizim rakamsal veriler dışında insan hikayemiz olmadı hiç. Akil insanlar doğru bir proje değildi. Devletin akili olmaz. Devlet seçmez akili. Toplum kendi seçer. IRA ile görüşmeler ilk başladığında IRA’yı dize getiren bir rahipti. O rahibi ne devlet ne de başka bir kuruluş görevlendirmiş değildi. İnsanlarla sürekli görüşerek ikna etmeye çalışıyordu yavaş yavaş. Ve öyle bir duruma geldi ki iki tarafı da ikna edecek kadar güven kazandı. Bizim böyle bir hikayemiz hiç olmadı.
Bizim akillerimiz de toplumun güvenini kazanmış kişilerdi ama…
Toplumun güvenini kazanmış insanlar seçildi evet. Ama toplumun güvenini kazanması önemli değil. Bu sorunun çözümü konusunda güvenilir bir insan gerekli. Kadir İnanır veya Hülya Koçyiğit nasıl bu sorunla özdeşleşip güven kazandırsın ki. Niye akillerin içinde farklı gruplar da yoktu? Tamamen karşı çıkan insanlar da bunun içinde yer almalıydı. Akillik denen şey kabullenmişlik demek değildir ki. Bu insanların görevi toplumsal anlamda ikna göreviydi. Ama işin içinde CHP’den MHP’den isimler niye yoktu? Yüzde 45’in dışarıda olduğu bir akillik olur mu? Ak Parti’nin girişimi çok doğruydu. Ama siyasal başlangıçla yürütülemezdi böyle bir proje. Yanına taraf toplamak zorundasın. Akillik verilmez, kişi onu alır.
Kardeş değilsek de uzlaşabiliriz dili kurulmalı
Görüşmelerde kullanılan dil doğru değil miydi peki?
Görüşmeler yapılırken kullanılan argümanların dışında da argüman kullanmak gerek. Biz kardeşiz diyip duruyoruz. Adam çıkıp biz kardeş falan değiliz derse ne diyeceksin. Zınk diye kalıyorsun. Evet kardeş değilsek de uzlaşabiliriz dili de kurulabilmeliydi. Tersini savunan insanların da tutunabileceği bir söylem geliştirilmeli.
Suriye savaşı demeyi bırakmalıyız
Suriye’deki savaşın gidişatı hakkında neler söylersiniz?
Suriye savaşı diye konuşmaktan artık vazgeçmek lazım. İlk önce konuyu doğru okumaya başlamalı. Bu bölgesel bir savaştır. Dünyada ateşkes verilmeyen çok nadir savaşlardan biri bu. 5 yıldır kesintisiz devam ediyor. Ortaçağda bile kaybedene gelip ölülerini almasına izin verilirmiş. Bu savaş ölülerin toplanmasına bile izin verilmeyen bir savaşa döndü. Bu savaşı en azından masada oturup konuşulacak hale getirmek lazım. Dünyanın her yerinde savaş devam ederken oturup konuşulur. Bu savaşta kimse kimseyle konuşmuyor. Bunun sonu yok ki… Bu savaş Türkiye’yi hem fiziki, hem maddi, hem de sosyolojik anlamda etkiliyor. Bir şekilde savaşı sonlandırmak için bir şeyler yapmak lazım.