SALİHA SULTAN / KARAR
‘Depreme dayanaksız olduğu’ gerekçesiyle boşaltılan Harbiye’deki tarihi TRT İstanbul Radyosu binasının akıbetiyle ilgili endişeler var. Haber-Sen’in “Her on yılda bir radyo binasına göz dikildiğine” dikkat çekilen açıklamasında “Binalarımızı daha önce vermedik şimdi de vermeyeceğiz. Çünkü bu binaların harcında Mesut Cemil’in, Zeki Müren’in, Muzaffer Sarısözen’in, Nida Tüfekçi’nin nefesi var” denildi.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun Ulus Yerleşkesi ve Harbiye’deki İstanbul Radyosu tarihi binası ‘depreme dayanıksız olduğu’ gerekçesiyle eş zamanlı olarak boşaltılıyor.
Harbiye’deki İstanbul Radyosu’nun boşaltılmasına ilişkin bir bir açıklama yapan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Haber-Sen “Deprem gerçeğiyle yaşanan bir şehirde bunun anlaşılabilir bir gerekçe olduğunun farkındayız” diyerek, süreçle ilgili kaygıların dile getirdi.
İstanbul Televizyonu’nun 1971, Radyoevi binasının ise 1945 yılında kamu yayıncılığı yapmak üzere tasarlanmış binalar olduğu belirtilen açıklamada “Radyoevi binası İstanbul’un anıt yapılarından biridir.
Bu binalarda yapılacak güçlendirme büyük bir özen ve planlama ile yapılmalı; süreç şeffaf bir şekilde yürütülmeli ve güçlendirme sonrası kesinlikle asıl işlevlerine dönmelidir. Oysa süreç pek çok soruyu beraberinde getiriyor. Üstelik her on yılda bir Radyo Binası’na göz dikildiği de düşünülecek olursa kaygımızın büyüklüğü daha net olarak anlaşılacaktır” denildi.
Radyo binasının 2000 yılında otele dönüştürülmeye, 2012 yılında ise Birleşmiş Milletler’e verilmeye çalışıldığı hatırlatılan açıklamada “Şimdi de İletişim başkanlığına verileceği söylentisi var. KESK Haber-Sen bu son sürecin başından itibaren TRT Genel Müdürlüğü’nden taşınma ile ilgili bilgi talep etmiş ama hiçbir sorusuna cevap alamamıştır” ifadeleri kullanılarak binalardaki riskin hangi tarihte yapılan testle ortaya çıktığına, riskin durumuna, raporların hangi kurumdan verildiğine dair sorulara yanıt beklendiği ifade edildi.
Açıklamada ayrıca TRT’ye, binanın tadilatı sürecinde radyonun taşınacağı belirtilen Ayazağa’daki Digitürk’e ait binanın hangi koşullarda kiralandığı, binanın depreme ve sel riskine karşı dayanıklı olup olmadığı, iki binanın niçin aynı anda tadilata başlandığı soruları da yöneltilerek “Cevaplanması gereken en önemli soru güçlendirme sonrası geri dönülecek mi?” diye soruldu.
“Biz TRT Haber-Sen emekçileri binalarımızı daha önce vermedik şimdi de vermeyeceğiz” denilen açıklamada, şu ifadelerle binanın önemine dikkat çekildi: “Çünkü bu binaların harcında Mesut Cemil’in, Zeki Müren’in, Muzaffer Sarısözen’in, Nida Tüfekçi’nin nefesi var. Muhabir, spiker, teknisyen, kameraman arkadaşlarımızın teri var. Usta çırak ilişkisi, yayın namusu var.
Stüdyolarda çınlayan alkış sesi var. Gecemiz- gündüzümüz, bayramımız, yılbaşımız, evde bıraktığımız hasta çocuğumuz var. Sizin ve bizim çocukluğumuz, gençliğimiz, yaşlılığımız var. Toplumsal belleğimiz var. Radyo Evimiz… Radyo sesimiz… Radyo, geçmişimiz geleneğimiz. Gidip döneceğiz…”
Kesk Haber-Sen İstanbul Şubeleri bugün TRT Harbiye radyoevi önünde konuyla ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirecek.
BARLAS ‘OTEL YAPILSIN’ DEMİŞTİ
TRT İstanbul Radyosu geçmişte de protestolara neden olmuştu. Mehmet Barlas’ın 14 Ağustos 2005 tarihli yazısında kullandığı “…beyaz radyo binası da, kanımca eski anlamını kaybetmiş yapılardan biridir. (…) Keşke mümkün olsa ve İstanbul radyosu binası da bir kamu ihalesiyle satılıp, yerine görkemli, modern bir otel yapılabilse” ifadeleri nedeniyle radyoevi çalışanları bina önünde pankart açarak, yazarı protesto etmişlerdi.
İkinci bir protesto da 2012’de gerçekleşmişti. Binanın BM’e verilmek istenmesine tepki gösteren çalışanlar, şöyle seslemişti: “Ha Radyoevini, BM Ofisi’ne çevirmişsiniz. Ha Safranbolu evlerini yıkıp yerine TOKİ konutları yapmışsınız.”