Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Sağlık-Sen’in Ar-Ge birimi Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) tarafından organize edilen, “Sağlıklı Toplum, Sağlıklı Gelecek” sempozyumunda konuştu.
Memur-Sen’in Türkiye’deki sendikacılık anlayışını kavga zemininden, akademik zemine taşıdığını, yaptığı çalışmalarla da bunu kanıtladığını ifade eden Yalçın, “Sağlık-Sen marka çalışmalarıyla üzerine düşen görevi yerine getirmeyi sürdürüyor. Konfederasyonumuz, sendikacılığı, kavga zemininden çıkararak akademik hizmet sendikacılğı diyerek yeniden tanımlamıştır.” şeklinde konuştu.
"SENDİKACILIĞA KALİTE KATTIK"
Yalçın, tenkit kolaycılığına kaçarak sadece eleştirmekle kalmadıklarını, terlemeyi ve sorumluluk almayı tercih ettiklerini söyledi. Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sendikacılığı sadece sloganlara hapseden ve dar alanlarda kör dövüşüne döndüren, şiddetin, anarşizmin, vandalizmin merkezi haline getirilen, korsan gemilerin limanı olarak adlandırılan bir uğraş alanı olmaktan çıkaran ve ona bir kalite kazandıran, vizyon katarak toplumla buluşturan bir kadroyuz. Çalışanın hakkını ve hukukunu korurken, işverenin de hakkını ihmal etmeyen bir kadroyuz.”
YIPRANMA PAYI VE FİİLİ HİZMET ZAMMI
Yalçın, “Beden sağlığı konusunda yıpranma yaşıyoruz, dolayısıyla, yıpranma payı, fiili hizmet zammı konusunda toplu sözleşmemizde geçen yıl önemli bir merhaleyi kat ederek, konu hakkında gereken çalışmanın yapılmasını sağladık. Bu konunun nihayete ermesi ve geniş bir çerçevede ele alınması sağlık personelini memnun edecek şekilde değerlendirilmesi konusunda bakanımızın da elinden gelen gayreti göstereceğini düşünüyorum” diye konuştu.
"MUSUL KİLİT TAŞIDIR"
Konuşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yalçın, Musul konusunda emperyalist planların işleme konmaya çalışıldığını ifade ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye’yi Musul konusunda dışarıda tutmak isteyenler var. Türkiye, Musul’a girmesin diyerek, umudunu bağladıkları odaklara teslimiyet içerisinde davranan ve fitne ateşini yakmaya çalışanlar var. Mezhep çatışmalarıyla, bölgeyi İsrail’e yem etmeye çalışan basiretsiz siyasetçilerin olduğu bir zeminde Türkiye, bu konuda ‘Musul, İstanbul’dan farksızdır ve oradaki bir hareketlilik bizi de etkiler’ tavrını takındı. O coğrafya bizim sınırımızdır, okyanus ötesinden orada dizayn yapmaya çalışanlara müsaade edilmemeli, bu konuda toplumsal destek Türkiye’nin arkasındadır. Musul konusu yabana atılacak bir konu değildir, Musul, kilit taşıdır."