Mehmet Emin Cengiz yazdı: IŞİD gerçekten ölümün eşiğinde mi?

Al Sharq Forum Araştırmacısı Mehmet Emin Cengiz, Musul operasyonunda sona yaklaşılırken IŞİD’in dağılmanın eşiğinde olup olmadığını analiz ediyor.

MEHMET EMİN CENGİZ

ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun Irak’taki IŞİD unsurlarına yönelik gerçekleştirdiği, fakat aynı zamanda yüzlerce sivilin de hayatına mal olan hava saldırılarının askerî anlamda başarıya ulaştığı bir dönemde, uluslararası medyanın bu örgütün ölümün eşiğinde olduğuna dair haber ve analizleri yoğun bir şekilde dolaşıma soktuğuna şahit olmaktayız. Örgütün, Irak’ta son aylarda kontrolü altında bulunan büyük toprak parçalarının yanısıra gücünü kaybettiği doğru. Ancak IŞİD’in bölgesel yenilgisi örgütün bitişi anlamına gelmiyor. IŞİD’i kısa zamanda yok edilebilecek bir örgüt olarak tahayyül etmek naiflik gerektirir zira örgüt toprak kaybettikçe geleceği için yeni planlar yapmakta. Buna ek olarak, IŞİD kendi katı ideolojisinin yanısıra, Irak’taki siyasal problemler ve mezhepçiliğin daha da siyasallaşması sayesinde hâlâ sempatizanlarına ulaşmakta etkili. Bugün, Sünnilerin yaşadığı kimlik krizi Irak’ın karşı karşıya olduğu en büyük problemlerden birisi.

Şunu da iyice anlamamız gerekir ki IŞİD’in bugün toprak kaybetmesinin sebebi, örgütü ortaya çıkaran sebeplerin yok edilmesi değil, uluslararası koalisyonun daha koordineli bir şekilde hareket etmesidir. Örgütün ülkede ortaya çıkıp güç kazanmasının arkasındaki sebepler yerli yerinde duruyor. Bu minvalde, IŞİD’in bölgesel geri çekilişinin bir son anlamına gelmeyeceğini ileri sürmek uygun olacaktır. Bu sebeple, IŞİD’in Irak’taki mevcut durumu ülkenin siyasal atmosferi göz önünde bulundurulmadan anlaşılamaz.

IRAK’TA GÜÇ KAYBI

Şu açık ki IŞİD’in toprak kayıpları gün geçtikçe artıyor. Londra merkezli analiz firması IHS Markit’e göre IŞİD elindeki toprakların %60’ından fazlasını kaybetti. Ayrıca, Suriye savaşıyla beraber, grup “Cihad” retoriğini de kullanarak daha uluslararası bir hale geldi. ABD’nin 2003 yılındaki Irak işgali döneminde IŞİD daha kapalı, daha yerel bir yapı idi. “Cihad” retoriği ve 2014 yılında büyük toprak parçalarını ele geçirmenin de etkisiyle IŞİD bir cazibe merkezi haline geldi. Grup, kısa bir sürede bir başarı öyküsü yarattı. Bu yüzden, IŞİD lideri Ebubekir El-Bağdadi’nin “İslam Diyarına hicret etmek vaciptir” minvalindeki sözlerine de kulak veren binlerce kişi savaşmak üzere ülkelerini terk ederek grubun saflarına katıldı. Ancak bir süreden beri komşu ülkeler tarafından sınırlarda alınan yoğun önlemler sonucunda örgüt eskiye nazaran daha az yabancı savaşçıyı bünyesine katabiliyor. Gruba olan katılım, zaman geçtikçe kademeli bir şekilde azaldı. IŞİD, üzerindeki yoğun baskı sebebiyle eskisi kadar yoğun bir propaganda da yapamıyor. Ek olarak, Musul gibi petrol zengini alanları kaybettiği için finansal olarak da zor bir durumda. Dahası, IŞİD toprak kaybettikçe kontrolü altında bulunan halktan topladığı vergi gelirlerini de kaybediyor. Ayrıca, örgütün sosyal medyadaki etkisi de azaldı.

Bunların dışında, Ekim 2016’da başlayan Musul Operasyonu da bitişin eşiğinde. IŞİD, Musul’un büyük kısmını kaybetti ve küçük bir alanda sıkıştı. Son günlerde de 850 yıllık tarihî Büyük El Nuri Camisi’ni kaybetti. Her ne kadar, Irak güvenlik güçleri caminin enkazını ele geçirebildilerse de Bağdat hükümeti bu gelişmeyi, IŞİD lideri Bağdadi’nin “Halifeliği” bu camide ilan etmesi sebebiyle, büyük bir zafer olarak telakki ediyor. Bununla beraber şunu da vurgulamamız gerekir ki IŞİD, Musul’da inatçı bir şekilde direndi ve güvenlik güçlerine büyük zayiat verdirdi. Örgüt, Musul Operasyonu süresince en etkili silahı olan bombalı araç saldırılarını son derece etkili bir şekilde kullandı. Operasyon başlangıcından beri yüzlerce bombalı araç saldırısı gerçekleştirdi. Okurların bu saldırıların onlarcasına grubun internet üzerinde yayımladığı videolar yoluyla ulaşması mümkündür.

Irak güvenlik güçleri mezkûr bombalı araç saldırılarında yüzlerce üyesini, pek çok zırhlı aracını ve tankını kaybetti. Şunu belirtmekte de fayda var: Güvenlik güçleri Musul’da büyük bir direnişle karşılaştı ve uluslararası koalisyonun hava saldırıları olmadan IŞİD mevzilerine doğru ilerleyemedi. Şehir, aylardan beri bir hayli zor zamanlardan geçiyor. Hava saldırıları, bombalı araç saldırıları ve şehir savaşı ülkenin en büyük ikinci şehrini enkaza çevirdi. Bilhassa, bombalı araç saldırıları operasyon süresini dramatik bir şekilde uzattı.

ABD Ordusu’nun Irak’taki en üst düzey komutanı General Stephen Townsend, IŞİD’in Musul direnişini vurgulamak için, şehirdeki savaşı İkinci Dünya Savaşı’ndan beri vuku bulan en sert şehir savaşı olarak tanımladı. Buna rağmen, örgütün Irak’taki kalesi çöküşün eşiğinde. Musul Operasyonu’nun askerî durumunu gözlemleyen bazı kişilere göre, şehrin düşüşü IŞİD’in ilan ettiği halifeliğin Irak parçasının sonu olacak. Fakat bu söylem, örgütü ideolojisini ve gücünü hafife almaktan başka bir şey değil. Irak parlamentosu milletvekillerinden Muvaffak El Rubai’nin de vurguladığı gibi insanlar en önemli noktayı gözden kaçırıyorlar. Irak, ideolojik bir meydan okumayla karşı karşıya ve bu diğer her şeyden daha önemli. Örgütün, kendi ideolojilerine sadık pek çok savaşçı ve sempatizanının olduğu bilinen bir gerçek. Ayrıca, Irak’taki mevcut siyasal atmosfer IŞİD’e hâlâ verimli bir zemin sunuyor. Bir diğer önemli nokta da şu ki IŞİD, El Kaide’nin aksine Şiilere olan memnuniyetsizliğini izhar etmekten çekinmiyor. Irak’ta Şiilerin yönetimi gasp ettiğini iddia ederek kendisini Şiilerin en şedit düşmanı ve Sünnilerin tek doğru temsilcisi olarak sunuyor. 

ÇÖLE DÖNÜYOR

Yukarıda zikredilen bütün gelişmelere rağmen, IŞİD hâlâ ülkenin güvenliğini büyük ölçüde tehdit ediyor. Kritik askeri durumun farkında olan örgüt, yeni planlar yapıyor. Bölgesel bir yapı olmanın ötesine geçecek bir strateji izliyor. IŞİD, kaybettiği geniş topraklar ve verdiği ağır kayıplar neticesinde, yeni bir geri dönüş için çöllere çekiliyor. Çöller, uzun dönemde, grubun varlığını sürdürebilmesi için hayatî önem arz ediyor.

Çöle doğru çekilme geçici bir süreliğine yapılıyor. Yani, artık Irak çölleri IŞİD’in yeni askerî üsleri haline geliyor. IŞİD, ideolojisi sebebiyle toprak kaybetmeyi önemsemeyen bir oluşum. IŞİD savaşçıları savaş süresince pek çok zorlukla karşılaşabileceklerinin farkındalar. Ancak savaşın sonunda, Allah’ın inananları (yani kendilerini ve taraftarlarını) muzaffer kılacağını taahhüt ettiğini ileri sürüyorlar. Çöllere dönmeye dair atıf, örgütün Suriye’de 2016 yılında ABD tarafından gerçekleştirilen bir hava saldırısında öldürülen eski sözcüsü, Ebu Muhammed El-Adnani tarafından da vurgulanmıştı. Adnani, önceki konuşmalarının birinde yeniden geri dönmek maksadıyla çöllere kısa bir süreliğine dönebileceklerini ifade etmişti. Bu strateji ile IŞİD çöllerde kendisini korumayı, belli bir süre sonra da savaş meydanına daha güçlü ve evrilmiş bir formda dönmeyi hedefliyor. Örgütün, Irak’ta Anbar çöllerine doğru çekildiği biliniyor. IŞİD’in çöllere dönüşü kimseyi şaşırtmamalıdır. Zira IŞİD’in önceki formu olan Irak İslam Devleti bunu daha önce yaptı.

Irak İslam Devleti, çöllere dönerek bir bakıma kendi özüne de dönmüş oluyor. Irak İslam Devleti, 2007 yılında ABD’nin ülkedeki şiddet dalgasına karşı desteklediği, maddi yardımda bulunduğu Sahve (Uyanış) Güçleriyle girdiği yoğun çatışmalar neticesinde Irak çöllerine çekilmişti. Çöllerde 2013 yılına kadar güç topladı. Daha sonrasında ise, Irak İslam Devleti’nin evrilmiş formu olan IŞİD’in yükselişine tanıklık edildi. 2014 yılında IŞİD, Sünnilerin yoğun olarak yaşadığı geniş toprak parçalarını Bağdat hükümetinin Sünnilere yönelik uyguladığı mezhepçi politikaların bir sonucu olarak ele geçirdi. Pek çok Sünni aşiret üyesi, Bağdat hükümetinin mezhepçi politikaları sebebiyle IŞİD’e yardım etti. Bu bağlamda, büyük toprak parçalarının çok kısa bir süre zarfında ele geçirilmesinde Sünni aşiretlerin desteği göz ardı edilmemelidir. Bu durumu daha da açık hale getirmek için Musul örneğini anımsamamız yerinde olacaktır. Irak’ın en büyük ikinci şehri olan ve zengin petrol rezervine sahip olmasıyla bilinen şehri birkaç gün içerisinde IŞİD’in eline geçti ve an itibariyle de grup unsurları şehrin bazı noktalarında hâlâ etkinler. Dolayısıyla, Irak hükümetine karşı olan memnuniyetsizliklerin insanları radikalizme yönlendirdiği söylenebilir.

Çöllere dönüş stratejisinin çok etkili ve mantıklı bir strateji olduğu söylenebilir. IŞİD bu şekilde savaşçılarının çoğunu çöllere çekiyor. Buna ek olarak, bazı savaşçılar çöllere çekilmek yerine Irak’ın en büyük şehirlerine ölümcül saldırılar gerçekleştirmek amacıyla sızıyorlar. Örgütün uyuyan hücreleri ülkenin en büyük şehirlerinde saldırılar gerçekleştiriyorlar. Bu saldırıların en trajik örnekleri ülkenin başkenti Bağdat’ta yaşanıyor. Tarihi şehir neredeyse günlük olarak ölümcül saldırılara maruz kalıyor. Bu saldırılar aynı zamanda, bazı çevrelerce Musul Operasyonu’nun intikamı olarak da değerlendiriliyor. Aynı zamanda, yoğun nüfuslu bazı alanlarda IŞİD savaşçıları vur-kaç saldırıları gerçekleştiriyor.

IŞİD bu saldırılarla Irak hükümetinin işleyişine engel olmayı hedefliyor ve hükümetin ülkeyi yönetmesine mahal vermek istemiyor. Irak hükümeti ve kurumları bu saldırıların sonucunda gittikçe zayıflıyor. Ülkenin maruz kaldığı güvenlik problemi ve normal yaşamın bir türlü rayına oturamaması neticesinde Irak hükümeti, pek çok vatandaşının gözünde meşruiyetini kaybediyor. Zaman zaman bu duruma tepki göstermek amacıyla hükümet muhalifleri ülkede yoğun katılımlı protestolar düzenliyorlar.

IŞİD gerçekleştirdiği ölümcül saldırılar ile üzerindeki ağır baskıyı çöle çekilerek hafifletmeyi planlıyor. Ayrıca, çöl savaşının çok zor ve bir hayli masraflı olduğu unutulmamalı. Bu sebeple, örgütü çöllerde askerî güç yoluyla yok etmenin çok zor olduğunu söylemek mantıksız olmayacaktır. Dolayısıyla, Irak hükümeti, IŞİD’i askeri yolla yok etmektense radikalizmin sosyal sebeplerini yok etmeyi hedefleyen bir stabilizasyon programı takip etmelidir. IŞİD, Irak’ın gerçeklerine fazlasıyla vâkıf ve buna göre hareket ediyor. Örgüt, hâlâ çöl koşullarına alışık pek çok deneyimli savaşçıya sahip. Bu savaşçıların çoğu çöllere geri dönüp yaşamakta zorlanmayacaktır. Askerî danışmanlar da çöl savaşının zorluğunun farkındalar. Dahası, çöl alanları çok geniş olduğu için grubu buralarda kuşatmak bir hayli zor. Ek olarak IŞİD üyeleri çöllere kendi ailelerini de alarak çekiliyorlar. Şu açık ki çöllerde pek çok kadın ve çocuk da bulunacak. Bu sebeple, bu kişileri çölde kuşatmak ahlakî olarak pek çok kişi tarafından yanlış bulunabilir. Bütün bunlara rağmen, uluslararası medyanın yanısıra uluslararası koalisyon bir illüzyona kapılmış durumda. IŞİD’in gün geçtikçe yok edildiğini düşünüyorlar. Fakat şu an durum çok daha farklı.

Özet olarak, yukarıda bahsedilen noktalardan hareketle IŞİD’den toprak ele geçirmenin grubun sonu anlamına gelmeyeceği söylenebilir. IŞİD kalıntıları çöllerin avantajını kullanarak yeni bir formda şehirlere geri dönmeye çalışacaklardır. Buna ek olarak, şunu vurgulamamız gerekir ki Irak’taki siyasal kargaşa ve mezhepçilik, ölüm ve yıkım kısır döngüsünü devam ettiriyor. Daha da kötüsü, Sünnilerin ülkedeki hakları güvence altına alınmadığı sürece bu kısır döngünün devam etmesi kuvvetle muhtemel. IŞİD’i doğuran ve palazlanmasını sağlayan koşullar ülkede yerli yerinde duruyor. Bu bağlamda, Irak hükümeti Sünnilerin haklarını güvence altına alacak ve toplumun farklı kesimlerini de içerisine katacak yeni bir siyasal sistem kurmalıdır. Aksi takdirde, kısa dönemde yeni bir şiddet dalgasının ülkeyi vurması beklenebilir. IŞİD hâlâ Anbar vilayeti, Selahaddin vilayeti, Beyci, Tikrit ve Felluce gibi farklı yerlerde yeniden organize olacak güce sahip.

Hiç şüphesiz ki IŞİD, Sünnilerin yoğun olarak yaşadığı alanlarda önceki savaş tecrübesini kullanmaya çalışacaktır. Örgüt özellikle şehir savaşında çok fazla deneyim kazandı. Bu yüzden, bu avantajı iyi değerlendirmek isteyecektir. Bağdat hükümeti yeni bir siyasal sistem oluşturarak IŞİD gibi yeni oluşumların ülkede ortaya çıkıp güç kazanmasını önleyebilir. Yeni siyasal sistem, Irak halkının gelecekte güvenli bir ortamda istikrarlı bir hayat yaşamaları için de hayati ehemmiyete sahip. Bu bağlamda, Bağdat hükümeti, IŞİD ya da farklı bir radikal oluşumu askerî anlamda yenmeyi kendisine temel hedef olarak belirlemektense bu tarz oluşumların doğmasına verimli bir zemin sunan siyasal, sosyal ve ekonomik sebepleri yok etmeye odaklanmalıdır. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

DEAŞ'tan korkunç talimat: Kalabalığa araç sürün

Görüşler Haberleri