Devletin borçlanma stratejileri ile ilgili bir yazı kaleme alan eski Hazine Müsteşarı ve iktisatçı Mahfi Eğilmez, merkezi yönetimi ifadesine dikkat çekti.
"Merkezi yönetim ifadesi, kamu kesiminin en büyük bölümünü kapsar. Bu çerçevede şu kurumlar yer alır: Genel bütçe içinde yönetilen daireler (TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Yargı Organları, Bakanlıklar vb.), özel bütçeli idareler (YÖK, Üniversiteler, Karayolları G.M., Türk Tarih Kurumu, Devlet Tiyatroları G.M. vb.) ve düzenleyici ve denetleyici kurumlar (BDDK, TMSF, SPK, RTÜK vb.)" diyen Eğilmez, yazısının devamında merkezi yönetimin brüt borç stoku ile ilgili verileri paylaştı.
Tablodaki verileri yorumlayan Eğilmez, şunları kaydetti: "Görüleceği gibi merkezi yönetim borç stoku sürekli artış içindedir (20212 yılının henüz ilk iki ayına ilişkin sonuçların yıllık GSYH ile karşılaştırılması sonucu 2021 yılında düşüş olmuş gibi göründüğüne dikkat edilmeli.) Asıl büyük artış iç borç stokunda ortaya çıkmış görünüyor."
"TL DÖNME ÇAĞRISI ANLAMSIZ KALIYOR"
Hükümetin iç borçlanma stratejini yazan Eğilmez, dolarizasyon olgusuna dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Merkezi yönetimin iç borç stokunun yüzde 73,6'sı TL cinsinden, kalan yüzde 26,4’ü yabancı para cinsindendir. Buna göre iç borçların dörtte biri yabancı para cinsinden alınmış durumdadır. İç borçlanmanın yabancı parayla yapılması dolarizasyon olgusunu besleyen yanlış bir politikadır.
Bir devlet, kendi yurttaşlarından, kendi bastığı para dışında bir parayla borçlandığı zaman kendi bastığı paraya güvenmediği mesajını vermiş olur. Kendi yurttaşlarından TL dışında bir parayla borçlanan devletin, yurttaşlarına TL'ye dönmeleri yolunda yapacağı çağrı anlamsız kalır.
Hazine'nin 2021 yılında yapacağı iç borç geri ödemeleri 327 milyarı anapara, 121,9 milyarı faiz olmak üzere toplamı 449 milyar TL, bu ödemeye karşılık yıl içinde yapacağı yeni iç borçlanma tutarı da 541 milyar TL tutarında görünüyor. Buna göre, Hazine'nin 2021 yılında yapacağı net iç borçlanmanın (541-327 =) 214 milyar TL olması bekleniyor. "
"EN AĞIR YÜK MAYIS VE TEMMUZ'DA"
"İç borçlanmanın ortalama vadesi Şubat 2021 itibarıyla 52,3 ay olarak hesaplanıyor. Bu süre Şubat 2020'de 30,3 aydı. Borçlanma vadesinin uzamış olması normal koşullarda ve enflasyonda dolayısıyla da faizlerde artış olacağının beklendiği koşullarda borç yönetimi açısından düşük faizle uzun süreli borçlanılmış olduğunu gösterir. Buna karşılık enflasyonun düşmesi ve dolayısıyla faizlerin de düşmesi bekleniyorsa yüksek faizden uzun vadeli borçlanma gereksiz maliyet yüklenimi anlamına gelir" diyen Eğilmez, iç borç geri ödemelerinde yüklerin arttığını dile getirdi.
Eğilmez, yazısına şöyle devam etti: "Mevcut görünüme bakılırsa iç borç geri ödemelerinde en yüklü aylar 51 milyar TL ile Mayıs, 57,9 milyar TL ile Temmuz ve 41,1 milyar TL ile Ekim ayları olarak karşımıza çıkıyor.
"HAZİNE'NİN KAMU KURUMLARINDA ALACAĞI VAR"
İç borç stokunun yüzde 95,3’ü yurtiçi yerleşiklerin, yüzde 4,7’si yurtdışı yerleşiklerin elindedir. Yurtiçi yerleşiklerin sahip olduğu stokun yüzde 68,2’sine bankacılık kesimi, yüzde 19,9'una banka dışı kesim, yüzde 7,2'sine de Merkez Bankası sahiptir.
Hazine'nin Şubat 2021 itibarıyla yüzde 99,4'ü kamu kurumlarından, yüzde 0,6'sı da özel bankalardan olmak üzere toplam 17,8 milyar TL alacağı bulunuyor."