Kurtulmuş: HDP'ye baraj atlatan hendek siyaseti değildi

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş gündeme dair soruları yanıtladı. İsrail ile sürdürülen görüşmelere değinen Kurtulmuş, ilişkilerinin normalleşmesi için şartlarının değişmediğinin altını çizdi. HDP'nin açıklamalarına da cevap veren Başbakan Yardımcısı, "HDP'ye baraj atlatan hendek siyaseti değil" şeklinde konuştu.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş A Haber Televizyonu canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sözde öz yönetimle ilgili açıklamalarına ilişkin, "Ben Sayın Demirtaş'a bir kez daha şunu ifade etmek isterim. Bu üslupla siyaset yapmayı bıraksınlar. HDP'yi başarılı bir noktada, baraj aşarak parlamentoya getiren nokta, hendek siyaseti değildir" değerlendirmesinde bulundu. 

6-7-8 Ekim olaylarının ve daha önce çeşitli başkaldırı denemelerine de aynı şekilde milletin destek vermediğini hatırlatan Kurtulmuş, bunun üzerine hendekler kazıldığını, o hendeklere bombalar bırakıldığını ve şehirlerin içine birtakım terör örgütü mensuplarının getirilip yerleştirildiğini söyledi. 

"Öz yönetim desteklenmedi"

Hendek kazılmasının sözde öz yönetim desteklendiği için yapılan bir şey olmadığının altını çizen Kurtulmuş, "Öz yönetim desteklenmediği için halk desteğini arkalarında bulamadıkları için başvurdukları ve belki de son çare olarak başvurdukları çılgınca bir siyasetti. Şimdi onun da başarısız olacağını görüyorlar" dedi.

Kurtulmuş bölgede devam eden operasyonlarla ilgili olarak, sivillere zarar gelmemesi ve bu olaylarda en az zayiat verilmesi konusunda  hassas davranıldığını ifade etti. Adım adım, sokak sokak, ev ev gidilmesinden daha doğal bir şey olamayacağını belirten Kurtulmuş, "Ben Sayın Demirtaş'a bir kez daha şunu ifade etmek isterim. Bu üslupla siyaset yapmayı bıraksınlar. HDP'yi başarılı bir noktada, baraj aşarak parlamentoya getiren nokta, hendek siyaseti değildir. Barışçıl bir dil kullanmalarıdır. HDP'ye oy veren vatandaşlarımız hendekleri, bombaları, silahları savunsunlar diye oy vermedi. Barış olsun diye, silahlar sussun, bombalar patlamasın diye artık barış dili konuşsun diye Türkiye partisi olsunlar diye bu oylar verildi" dedi. 

"Terörden etkilenenlere destek verilecek" 

CHP'nin 22 bin kişinin göç ettiğine yönelik raporuna ilişkin de değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, terörün ortaya çıkarmış olduğu zararla ilgili her türlü tedbirin alındığını söyledi.

Sigorta primlerinin ertelenmesi, vergi borçları ve bulundukları şehirleri terk ederlerin yaşadıkları zorluklara yardımcı olmaları konusunda da bütün valiliklere talimat verildiğini aktaran Kurtulmuş,  "Terörden etkilenen bütün vatandaşlara her türlü destek verilecek. Hiç kimse yaşadığı evi sokağı, kolay kolay terk etmez. Bu insanlar buraları kolay kolay terk ediyorlarsa, onlar açısından bıçak kemiğe dayanmıştır. Hiçbir şekilde savunulamayacak olan bu terör siyaseti önce Sur'daki, Nusaybin'deki vatandaşı canından bezdirmiştir. İnsanlar diyorlar ki 'Yeter artık. Yıllardır oy istediniz, destek istediniz verdik. Niye savaşı benim kapımın önünde yapıyorsunuz. Niye benim kapımın önüne bomba yerleştiriyorsunuz. Bu kapıdan benim çocuğum da geçecek" diye konuştu. 

"12 ilçede hayat normale dönecek"

Operasyonların devam ettiği yerlerde en kısa sürede içerisinde hayatın normale döneceğini belirten Kurtulmuş, "12 ilçede hayat normale dönecek. Vatandaşlarımızın bütün mağduriyetleri giderilecek. Esnaf kardeşlerimizin mağduriyetleri giderilecek. Okullarda öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin mağduriyetleri giderilecek. Hiçbir öğrenci bir gün bile öğrenim kaybı olmadan, bu çocuklarımız yetiştirilecek. Hem de daha iyi. Terörün ortaya çıkardığı mağduriyetler ortadan kaldırılacak" 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de Cumhuriyet savcılarını göreve çağırmasına ilişkin açıklamaları üzerine, Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş şunları kaydetti:

"Biz siyasetin demokratik yollarla parlamentoda yapılmasından yanayız. HDP'ye ve onlara destek veren çevrelere bir kere daha bu tavsiyede bulunuyorum. Aslolan oyunu aldığınız vatandaşların taleplerini demokratik bir şekilde parlamentoda dile getirebilmenizdir. Eğer siyasetin yolunu açık tutmazsak, siyasetin varlığını demokratik yolla icra edilmesinin yolunu açık tutmazsak, buradan başka sonuçlar ortaya çıkar. Mİlletvekillerinin söz ve eylemlerinin dikkat etmesi ama geçmişte Türkiye bunu denedi. Bazı milletvekillerinin parlamentodan nasıl uzaklaştırıldıklarını ve parlamentodan nasıl düşürüldüklerini gördük. Bunların Türkiye'nin demokratikleşme sürecine katkısı olmaz. Kimin davası neyse, HDP'liler diyorsa, 'Biz hak hukuklarını koruyoruz' diyorlarsa, kusura bakmasın bu hak hukuk koruma yolu değildir. Türkiye siyasetini çözümsüz bir noktaya sürükleyen bir anlayıştır. Mecliste olsunlar ne eleştiriyorlarsa siyasetin çerçevesi içinde yapsınlar. Bir elinizi barışa kaldıracaksınız, bir elinizde bomba olacak, böyle bir şey olmaz. Belli ki dağ kadroları kararlarını vermişler bomba ile silahla uğraşacaklar. Hiçbir hükümet böyle bir manzaranın olmasını istemez."

Terör üzerinden siyasete izin yok

Abdullah Öcalan'ın devreye girip girmeyeceği yönündeki bir soru üzerine de Kurtulmuş, Milli Birlik ve Kardeşlik süreci olarak devam edecek sürecin muhatabının 78 milyonun tamamı olduğunu söyledi. 78 milyonun kardeşliği için kimin ne sözü varsa ortaya koyması gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, kimin ne eylemi varsa ortaya koyması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin herkesin söyleyeceği olumlu sözü dinlemeye hazır olduğunu belirten Kurtulmuş, kimsenin terör üzerinden siyaset yapmasını Türkiye'nin kabul etmeyeceğini söyledi. 

Zamanlama manidar

"Böyle bir ortamda bu gerilimden sadece iktidar partisini sorumlu tutmak için yapıldığı intibası veren bu ziyaretin Türk kamuoyuna iyi açıklanması gerekiyor. Neden yapılıyor? Niye şimdi yapılıyor? Zamanlama dediğim şey bu. Gidebilir, Çin'e, Rusya'ya, İran'a da gidebilir. Nereye gitmek istiyorsa gitsin ama niçin gittiğini ve niçin bu zamanlamayla gittiğini hesap etmek ve millete bunu anlatmak mecburiyetinde" ifadesini kullanan Kurtulmuş, "Böylesine önemli bir gerilim yaşanırken bu ziyaretin yapılacak olması anlatılabilir bir ziyaret değildir. Anlaşılabilir de değildir. Zamanlama bakımından söylüyorum. Böyle bir gerilim olmasaydı herhalde Rus yetkililer de bu kadar kısa bir süre içinde HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’a randevu verip davet etmezlerdi diye düşünüyorum" diye konuştu.

İsrail ile görüşmeler

Kurtulmuş, İsrail ile olan görüşmelere ilişkin ise görüşmelerin teknisyenler düzeyinde, olumlu istikamette devam ettiğini belirtti.

Belli bir süreçten sonra görüşmelerin siyasi zemine taşınacağını anlatan Kurtulmuş, İsrail ile ilişkilerin uluslararası sularda Mavi Marmara Gemisi'ne yapılan, Türk vatandaşlarının da şehit edildiği saldırının ardından bozulduğunu anımsattı.

Türkiye'nin bu konuda ilk günden itibaren çok net bir tutum sergilediğini ifade eden Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"O dönemde özür dilenmesi, suçluluğun kabulü anlamına gelen tazminat ödenmesi, Gazze'ye yönelik ambargonun kaldırılması... Birincisi 2013 yılında yapıldı. O geride kaldı. Diğer ikisiyle ilgili de çok önemli gelişmeler oldu. Tazminat meselesini İsrail kabul ettiğini açıkça söylüyor. Rakamından ziyade burada 1 lira da olsa İsrail'in bu parayı Türkiye'ye vermesi her şeyden daha önemlidir. 'Ben katillik yaptım bunun sonucu olarak da suçumu kabul ediyorum' manasına gelen tazminat ödemesidir. Bu olumlu bir adımdır. Esas mesele olan üçüncüsü de ablukadır. Çok net söylüyorum. Türkiye diğer iki konu da bütünüyle karşılanana kadar bu görüşmeleri sürdürecektir.

"Gazze şehitlerinin hukuku korunacak"

Ümit ederim ki Mavi Marmara şehitleri ve Filistin davası uğruna şehit olanların hakkı, hukuku korunarak Türkiye burada yeniden ilişkilerin normalleşeceği bir süreci başlatmış olur. Böylece baştan beri itiraz ettiğimiz üç madde karşılanmış ve ilişkiler normalleşmiş olur. Bu süre içinde teknisyen düzeyinde görüşmeler devam ederken İsrail tarafından yapılan açıklamaların da ciddiye alınmamasını bütün kamuoyu ile paylaşmak isterim. Çünkü söylendiği ifade edilen bazı sözler veya basına el altından sızdırılan bazı hususlar İsrail'in kendi iç kamuoyunu tatmin etmeye yönelik işler olabilir. Özellikle şehitlerimizi hayata döndürme şansımız yok. Sonuçta şu anda hala devam eden Gazze ablukası var. Elektrikleri, suları, dünya ile irtibatları yok. Ümit ederim ki ablukanın hafifletilmesi, Türkiye üzerinden ablukanın belli oranda kırılması için bu anlaşmalar başarıyla sonuçlanır ve oradaki kardeşlerimiz de rahat nefes almış olur."

Hamas liderinin sınır dışı edildiği iddiası

Kurtulmuş, "Basında yer alan, İstanbul’da bir Hamas liderinin sınır dışı edildiği bilgisi sizin bilginiz dahilinde mi?" sorusu üzerine böyle bir şeyin olmadığını, bu tür haberlerin İsrail'in iç kamuoyunu yönetmeye dönük haberler olma ihtimalinin son son derece kuvvetli olduğunu dile getirdi.

"İsrail’in Gazze'ye yönelik ablukayı Türk mallarına yönelik hafifletip, kaldırması yeterli midir? sorusuna karşılık Kurtulmuş, "Bu bir süreç. Bunun içinde en azından Türkiye olarak bizim böyle bir engelle karşılaşmamamız Gazze'nin yeninden imarı bakımından önemlidir. Bunu da olumlu bir adım olarak ortaya koyarız ama sonuç itibariyle esas olan Gazze'deki ablukanın bütünüyle kaldırılmasıdır ve Gazze halkını da diğer bölge halkları gibi özgür insanlar olarak çok rahatlıkla bölge ülkelerine ve dünyaya ulaşmalarını sağlayacak imkanların ortaya konmasıdır. Bu daha önemli bir adım olur bizim ambargonun kaldırılması yönündeki taleplerimiz bakımından" cevabını verdi.

Merkez Bankası'nın faiz kararı

Kurtulmuş, Merkez Bankası'nın faiz oranlarını sabit tutmasına ilişkin ise Türkiye ekonomisinin genel gidişatıyla ilgili meseleyi yanlış yaparak sadece Merkez Bankası'nın faiz indirme veya artırma kararına bağlamayı doğru bulmadığını aktardı.

Genel şartları içinde yapılması gereken şeyin Türkiye ekonomisini reel olarak güçlendirmek olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "FED'in faiz açıklaması dünyadaki ekonomik dalgalanmalara ne kadar yön verdi. Bundan sonra da FED'den de çok astronomik bir faiz artırımı gelmediği için buradaki beklenti de dengeli olarak karşılandı. Bunlar evet etkiler mi ekonomiyi? Etkiler. Ancak bir ekonomiyi bundan daha çok etkileyecek olan şey esas kendi reel gücüdür" diye konuştu.

Türkiye'nin kendi reel gücünü artıracak tedbirleri almasını başında beri savunduklarını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bunun için de ekonomideki bu dönüşüm programları önemlidir. Bu reform paketinin içindeki temel meselede Türkiye’nin üretken gücünü artıracak adımların atılması için destek olmaktır. Yüksek teknoloji ürünlerini desteklemektir. Gençleri, aileyi, yeni yatırımları desteklemektir. Bu anlamda Türkiye’nin esas tercihi doğrudur. Makro istikrarı önemseyerek mikro başarıları sağlayacak bir istikamette yolumuza devam etmektir. Bunlar teknik meselelerdir. Zaman gelir sizin bu anlamda faiz kararınız ekonomi üzerine etkili olabilir ama sonuçta bütün ekonominin üzerindeki etkiyi getirip bir tek karara bağlamayı son derece yanlış bulurum. Tabii ki faizin artmasından dolayı istifade edecek çevreler var. Bunlar isterler ki sürekli artsın. Reel ekonomiyi savunmak isteyenler de çok doğal olarak faiz oranlarının yüksekliğinden şikayet ederler. Herhangi bir ülkede de aynı şey olur.

Faiz oranlarının üreticiler bakımından iç piyasa bakımından katlanılabilir bir oranda yani mümkün olan en düşük oranlarda seyretmesi de reel ekonomiyi savunanlar bakımından olmazsa olmazdır. Bu normal bir durumdur. Bu kararı ben normal karşılıyorum. Yani beklenmesi gereken bir karardı. Dolayısıyla faiz artırımını gerektirecek herhangi bir durum Türkiye'nin iç dengeler bakımından söz konusu değildi. Bu konuda doğru bir yaklaşım, normal bir durum olarak görüyorum."

"Bu hepimizin meselesi"

CHP Milletvekili Eren Erdem'in açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, bu konuyu bir siyasetçi olarak değil, bir vatansever olarak anlamakta zorlandığını dile getirdi. 

Hükümetin ülkeyi, yurtta yaşayan insanları korumak için üzerine düşen vazifeyi büyük bir titizlikle yapmaya gayret ettiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Böyle bir ortamda yalan yanlış bir takım haberlerle bu dört tane Türkiye'nin aleyhine olacak senaryoyu güçlendirmek hangi vatanseverlik duygusuyla, hangi yurtseverlik duygusuyla örtüşür?" dedi.

"Hükümeti iç politikayla ilgili eleştirirken yerden yere vurun, haksız gördüğünüz yerde sonuna kadar konuşun" diyen Kurtulmuş, "O zaman 'haksız değil, doğrusu böyle' der, savunuruz ama tamamen uydurma, tamamen sahtekarca, tamamen yurtseverlik duygularının dışında 'vatan ihaneti' şeklinde görülebilecek bir takım sözleri ulu orta söylemenin kime, ne faydası var? Dolayısıyla adı geçen milletvekilinin tavrının hiç bir şekilde izah edilebilir tarafı yok" ifadelerini kullandı. 

Cumhuriyet Halk Partisi yöneticilerinden açıklamaya ilişkin tepkinin ortaya konulması gerektiğini aktaran Kurtulmuş, "Bu karşı karşıya kaldığımız 4 tablo da AK Parti'nin meselesi değildir sadece, CHP'nin de meselesidir, MHP'nin de meselesidir, HDP'nin de meselesidir" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun televizyon kanallarında, "Eğer böyle bir şey söylenmişse tabii ki gereğini yapar bu arkadaşın partiyle ilişkisini keseriz" dediğini belirten Kurtulmuş, "Siyaset bir düşmanlık değil. Şu parti şunu yapıyorsa biz mutlaka tam tersini söylemeliyiz diye hareket etmeyiz, etmemeliyiz. Dolayısıyla herkes sözüne dikkat etsin. Bazı meseleler vardır ki bu siyasetin konusudur, bazı meseleler vardır ki bu da bütün yurttaşların ortak yurttaşlık vazifesinin konusudur. Farklı siyasetten olabiliriz ama yalan yalnış bir takım tezler üzerinden Türkiye düşmanlarıyla aynı paralele düşmenin hangi vicdanla, hangi insafla izah edilebilir tarafı vardır" diye konuştu. 

Başika'daki Türk birlikleri

Irak'taki Başika askeri kampına gönderilen ek güçlerin çekilmesiyle ilgili bir soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin oraya kendi başına gitmediğini, Musul DAEŞ tarafından işgal edildiğinde, zamanın Musul valisinin talebi, merkezi hükümetin ilgili bakanların bilgisiyle Türkiye'den Musul Ulusal Muhafızlarının eğitilmesine ilişkin talep geldiğini anlattı. 

Türkiye'nin bunun üzerine yaklaşık 1,5- 2 yıldır orada olduğunu bildiren Kurtulmuş, "Geçen mart ayından itibaren de düzenli olarak eğitimler verilmiş, bölge halkından yaklaşık 2 bin 400 kişi eğitilerek, Musul Ulusal Muhafız Birliği'nin temeli oluşturulmuştur. Fakat Suriye'deki, Musul'daki, Irak'taki dengelerin değişmesi sonucu olarak burada bir takım gelişmeler oldu. DAEŞ biraz daha hareketli hale geldi. Başika kampına çok yakın bir noktaya geldi. Oradaki hem bizim birliklerimizin, eğitici unsurlarımızın, hem de eğitim kampının güvenliği risk altına geldi. Bunun üzerine Türkiye tarafından bizim oradaki askerlerimizin korunması amacıyla ilave birlikler gönderildi" değerlendirmesinde bulundu. 

Söz konusu durumun ulusal ve uluslararası medyada abartıldığını belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Irak Merkezi Hükümeti olağanüstü bir hassasiyetle hareket etti. Belki burada Rusya-İran dengesinin oradaki desteğinin de Irak Merkezi Hükümeti üzerinde etkisi oldu ve Türkiye askerlerinin buradan geri çekilmesiyle ilgili bir talep oldu. Birleşmiş Milletlere ve Arap ligine konu taşındı. Biz Türkiye olarak bu hassasiyetlerin bir şekilde karşılanabilmesi için oradaki eğitici unsurlarımız kampta kalmak şartıyla ilave birliklerin bir kısmını yine Irak'ın kuzeyindeki başka bölgedeki ama herhangi bir şekilde oradaki askerlerimize bir zarar gelme ihtimaline karşı tekrar harekete geçebilecek şekilde geri planlara, geri noktalara çekilmiş oldu."

 Meskun kamptaki ve diğer yerdeki eğitim çalışmalarının devam edeceğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Bu DAEŞ'e karşı verilen bir mücadeledir. Asla muhalif bir unsur değildir. Asla Irak'ın merkez hükümetine karşı ya da Kuzey Irak Yönetimine karşı bir gelişme değildir. Tam tersine Musul'u bir günde teslim eden Irak Merkezi Hükümetinin DAEŞ'e karşı mücadelesinde güç vermek için Türk askeri oradadır. Eğitim kapsamında oradadır. Muhalif bir unsur da değildir. Orada kalmaya da devam edecektir" ifadelerini kullandı. 

Kamptaki eğitici gücün bir riskle karşı karşıya bulunup, bulunmadığına ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, konunun Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında güvenlik toplantılarında müzakere edildiğini ve askerin güvenlik riski altında tutulmadan, uygun yerde konuşlandırıldığını söyledi. 

"Bizim hiç kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok"

Kurtulmuş programda kendisine yöneltilen, "Irak'taki diğer Türk birliklerinin çekilmesine yönelik bir talep var mı?" şeklindeki soru üzerine, şu yanıtı verdi:

"Türk Silahlı Kuvvetleri yeni bir nüfuz oluşturmaya çalışıyor gibi bir algı ortaya çıkmış olabilir. Bizim hiç kimsenin bir karış toprağında gözümüz olmadığını, esas meselemizin Irak'ın toprak bütünlüğü içerisinde Irak'taki bütün insanların terörden korunması için mücadele etmek olduğunu ortaya koymuş olduk. Bu hassasiyetimizi de göstermek için 'tamam öyle mi istiyorsunuz biz de askerlerimizi belli bir noktaya çektik' dedik. Böylece de tansiyon düşmüştür. Irak tarafından gelen açıklamaların da bu yönde olduğunu görüyoruz. Ümit ederim ki Irak hükümeti nezdindeki yanlış anlaşılma giderilmiş oldu." 

Barzani'nin bağımsızlık referandumu için talimat verdiğine ilişkin haberler hakkında Kurtulmuş, "Böyle bir adımın bugünkü konjonktürde, bugün ü atmosferde çok mümkün olmadığını Sayın Barzani'nin de bileceğini tahmin ediyorum" yorumunda bulundu. 

 Rusya ile ilişkiler

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Rusya'da düşen uçağın kara kutusunun zarar görmesi konusunda, Türkiye olarak, Rus uçağıyla tüm haberleşmenin metinlerini paylaştıklarını kaydetti. 

Kurtulmuş, Rusya ile doğalgaz akışına yönelik herhangi bir istişare yapılıp yapılmadığına yönelik bir soru üzerine de şöyle konuştu:

 "Ümit ediyoruz iş o noktalara gelmez. Türkiye, Rusya'dan ikinci büyük doğalgaz ithal eden ülkedir. Dolayısıyla bu kadar büyük bir tedarikçisini de Rusya'nın bir kalemde göz ardı edebileceğini düşünmüyorum. Petrol fiyatlarının bu kadar düştüğü doğalgaz bakımından da dünyada ciddi bir ihtiyacın oraya çıktığı bir dönemde Rusların böyle bir adım atmayacağı kanaatindeyim. Böyle bir şeyin olmasını hem ümit etmem hem de gördüğüm reel politik tabloda böyle bir adım atılmayacağı anlaşılıyor."

Kurtulmuş, hükümetin enerjide alternatif politikaları konuştuğunu, tedbirleri aldığını belirterek, bunların bir kısmının orta vadede gerçekleşebileceğini anlattı. Kısa vadede böyle bir kararla karşı karşıya kalınırsa ne yapılacağı ile ilgili bütün detayların çalışıldığını ifade eden Kurtulmuş, "Ruslarla böyle bir gerilim çıkmadan evvel de Türkiye çok uzunca bir süredir, son bir kaç yıldır bütünleşik enerji politikaları üzerinde çok ciddi çalışmalar yapmış olan bir ülkedir. Bunlarla ilgili alternatif enerji kaynakları nelerdir? Bunlarla ilgili destekler, yeni arayışlar ortaya konulmuştur. Bir kısmı hayata geçirilmiştir ama sonuçta bu bir süreç alacak. Ümit ederim ki bu süre içerisinde Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacı ilgili tedarik ettiği ülkelerden alınacaktır" şeklinde konuştu.

"Bir açılır başka nice kapılar açılır"

Türkiye'nin Rusya'ya karşı yaptırımlarının söz konusu olup olmadığına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, turizm, meyve sebze, doğalgaz ve ekonomik ilişkiler alanında, Rusya'daki Türk yatırımları açısından bütün meseleyi tartıştıklarını A, B, C planlarının hazır olduğunu ifade etti. 

Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hiç kimse şundan şüphe etmesin ki eğer Ruslar herhangi bir şekilde kendilerince bir tedbir paketi açıklar veya Türkiye'ye karşı yaptırım manasına gelecek adımlar atarsa, bunlara karşı bizim ne tedbir alacağımız belli. Çok açık söylüyorum bir kapı kapanırsa başka nice kapılar açılır. Bir pazar daralırsa nice başka pazarlar genişler. Türkiye Allah'a çok şükür hem bu imkana sahiptir hem de böylesine önemli jeopolitik, jeostratejik bir noktada bulunuyor. "

ANKARA/AA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Bakan Ala: Bu meseleleri aşıp emin adımlarla yürüyeceğiz
Sur halkı konuştu: Kendi memleketimizde mülteci olduk
Davutoğlu: Demirtaş'ın uçak demeci tam bir rezalet ve ihanet

Güncel Haberleri