1983 yılında Varlık dergisinde ilk Edit Tasnádi yazılarıyla tanışmıştım. Onun Nasreddin Hoca ve ‘Macaristan Mektubu’ yazılarını çok sevdiğimi herkese söylüyordum. Ancak kısa bir süre sonra Tasnádi’nin Macar Radyosu’nun Türkçe Yayınlar Servisi’nde ‘görevli’ olduğunu öğrenmem benim için hayâl kırıklığına dönüştü. Çünkü, ‘Demir Perde’ ülkelerindeki radyoların Soğuk Savaş’ın en kirli propaganda aygıtlarından biri olduğu kanısındaydım. Bu yüzden radyoculuğu Tasnádi’yi benim gözümde bir ânda Stalinist yapıp çıkmış ve yazdıklarına ilgimi kaybetmeme neden olmuştu. 1993 yılından sonraysa, özellikle Behçet Aysan’ın bana sık sık Tasnádi’den bahsettiğini anımsıyorum. Behçet Ağabey’i çok sevdiğimden, sırf onu kırmamak için hemen sohbet konusunu değiştiriyordum. Tasnádi, yıllar sonra, Orhan Pamuk’un ve İhsan Oktay Anar’ın romanlarını Macar diline çevirdiğinde bile ona karşı en ufak bir heyecân hissetmediğimi söyleyebilirim.
Önyargılı biri olmadığım hâlde, Tasnádi’nin radyoculuğunun beni nasıl bir tuzağa düşürdüğünü, geçenlerde Ötüken Neşriyât’tan çıkan ‘Tuna Kürsüsü-Edit Tasnádi Kitabı’nı okuyunca anladım. Sinan Yaman’ın Edit Hanım ile yaptığı ‘nehir söyleşi’yi ara vermeden, bazı satırların altlarını çizerek ve notlar alarak okudum. Kitabın ikinci bölümündeki ikinci soruya verdiği yanıtta, ‘sosyalist dönem’den nefret ettiğini söylüyor, Ancak, birkaç soru sonra, 46’ncı ve 47’nci sayfalarda, onun ‘sosyalizm’ olarak ifâde etmeye çalıştığı yönetimin, Marx’ın ve Engels’in sosyalizm tasavvuru değil de, kısaca Stalinizm denen ‘polis rejimi’ olduğu anlaşılıyor. Radyoya fakültenin beşinci sınıfındayken ‘kürsüye gelen bir telefon talimatı’ üzerine başlamak zorunda kaldığını belirtmesi, Edit Hanım ile barışmamı sağladı. Haklıydı, çünkü Stalinist yönetimde, o talimata karşı çıkması asla mümkün değildi. Radyoya gitmese, hemen o gece siyah bir arabayla alınırdı. Tasnádi’nin niçin Türkoloji okuduğu sorusuna verdiği yanıtsa beni çok etkiledi. Edit Hanım, ‘Türkoloji, biz Macarlar için ulusal bir bilim dalı. Türkolojiyle biz kendi geçmişimizi araştırıyoruz’ diyor. Ona ELTE Üniversitesi’ne girerken de aynı soruyu sormuşlar, kitabın 34’üncü sayfasından öğrendiğimize nazaran, hocalarına, ‘Macar dilini ve tarihini merâk ettiğim için’ şeklinde nefis bir yanıt vermiş. Sinan Yaman’ın söyleşisinden, radyoculuğunun Edit Hanım’ı asıl çalışma alanı olan çeviriye hazırlayan bir dönem olduğu da açıklık kazanıyor. Bense ‘Demir Perde’ ülkelerindeki radyolarda görev yapmış olanlara karşı bilgi sahibi olmadan bir daha tavır almamayı bu suretle öğrenmiş oldum.
Sanırım iki veya üç ay kadar önce, birkaç dostuma, Enis Behiç Koryürek’in kızının yaşayıp yaşamadığını, yaşıyorsa nerede olduğunu sormuştum. Bilen biri çıkmamıştı. Ama, kitapta Prof. Dr. Muhsine Helimoğlu Yavuz’un Edit Hanım hakkındaki görüşlerini okurken, Vera birden karşıma çıkıverdi.. Bu yazı sayesinde Vera’nın Budapeşte’de yaşadığını, bir kukla tiyatrosunda çalıştığını ve tek kelime Türkçe bilmediğini öğrendim. Sabri Koz ağabeyimin ve Yalvaç Ural’ın Edit Tasnádi portrelerinden de büyük keyif alacağınızdan eminim. Ben, Sinan Yaman’ın ‘Tuna Kürsüsü’nün 2022 yılının en iyi kitaplarından biri olacağı belirteyim, siz de kitabın ismini nereden aldığını 55’inci sayfadan okuyun…
ÇALIŞTIĞI METNİ YENİDEN YARATAN ‘DİL İŞÇİSİ’
Edit Tasnádi’yi sadece bir Türkolog olarak tanımlamak pek doğru olmasa gerek; çünkü, Prof. Dr. Ahmet B. Ercilasun, kitap için kaleme aldığı takdim yazısında, onun her şeyden önce bir ‘dil işçisi’ olduğunu belirtiyor. Her yazarı ‘dil işçisi’ sayamayacağımız gibi, her Türkologun da ‘dil işçisi’ olduğunu söyleyemeyiz. Edit Hanım’ın çevirilerini iyi bilenler, onun, gerek Macarcadan Türkçeye, gerekse de Türkçeden Macarcaya çevirilerinde, üzerinde çalıştığı metni yeniden yarattığını vurguluyorlar. Ayrıca, kitapta tam 28 sayfa tutan ‘Bibliyografya’ bölümü, Edit Hanım’ın ne kadar çalışkan biri olduğunu da kanıtlıyor. Özellikle Türkçeden Macarcaya kimleri çevirdiğine bakarken, inanın yoruldum. Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, İhsan Oktay Anar, Memet Baydur, Gül İrepoğlu, Buket Uzuner, Orhan Asena, Tarık Buğra, Turan Oflazoğlu, İlber Ortaylı… Sanki çeviri yapmak için doğmuş. Her münevverin kitaplığında mutlaka bulunması gereken Sinan Yaman’ın bu nehir söyleşisinde, sadece Edit Tasnádi hakkında aradığınız her şeyi değil, aynı zamanda dil öğrenme üzerine en iyi yorumları da bulacaksınız.