Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yapan, Altın Portakal’dan 9, Ankara Film Festivali’nden 6 ödül kazanan, Emin Alper imzalı "Kurak Günler" bu hafta vizyona girdi. Film, son günlerde, aldığı Kültür Bakanlığı desteğinin geri istendiği haberleriyle ve sinema sektörünün bu konuda Emin Alper'e desteğiyle gündemde olsa da bu durum, izleyicilerin sosyal medyada paylaştığı olumlu yorumlara gölge düşürmedi. Filmin başrol oyuncuları Selahattin Paşalı ve Ekin Koç, filmi ve vermek istedikleri mesajı Hürriyet'ten Hakan Gence'ye anlattı.
'KÜÇÜK BİR TÜRKİYE PANORAMASI'
Kurak Günler'in meselesinin güncel olduğunu söyleyen Selahattin Paşalı, "İçerdiği konularla adeta küçük bir Türkiye panoraması. Ve sonunda da bir umutla bitiyor hikâye. İnsanlara o geçti bence" ifadelerini kullandı.
Selahattin Paşalı, filmin konusunu "Şehirden taşraya giden Emre’nin oradaki erkek hegemonyasındaki kirli siyasi düzen içinde, kendi varoluşunu sürdürme ve adaleti sağlama çabasına tanık oluyoruz. Tecrübesizliği ve birtakım hatalarının sonucunda kendini çok zorlu bir durumda buluyor. Bir mücadeleye giriyor. Film bana mücadele kelimesini çağrıştırıyor" şeklinde anlattı.
'ERKEK OLMAK İMTİYAZLI OLMAK DEMEK'
Filmin diğer başrolü Ekin Koç ise filmin evrensel bir hikâye olduğunu belirterek "Totaliter herhangi bir rejim altında yaşayan, baskı görmüş, kısıtlanmış hisseden herkes bir bağ kurabilecek bence bu filmle" dedi.
Ekin Koç, filmin irdelediği konulardan olan "erkek olmak" ile ilgili ise "İmtiyazlı olmak diyebiliriz. Kadın hakları için yaklaşık 200 yıllık bir mücadele veriliyor. Geldiğimiz noktada da kadınlar için bir şeyler biraz daha iyi gidiyor olabilir ama hâlâ ataerkil bir dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla erkek olmak yüzyıllar boyu baskı kurmuş, egemenlik sağlamış, imtiyazlı bir sınıfın parçası olmak demek gibi aslında" diye konuştu.