Mezar taşlarındaki sanat hayat buldu

88 yıl Osmanlı’ya baş kentlik eden, Yunanlardan Türklere birçok uygarlığın izini taşıyan Edirne’nin tarihi mezar taşları ‘Edirne’nin Gömüt Taşları’ kitabında can buldu. UZMAR denizcilik şirketinin desteği ile Maestro Reklamcılık tarafından basılan 640 sayfalır kitabın yazarı Cem Altınel: “Ahlat’tan sonra Türkiye’nin en önemli gömüt taşı zenginliği Edirne’de. Şehirdeki 15’nci yüzyıl taşları süsleme açısından İznik ve Bursa’dan bir adım daha ileride.

Edirne’nin bir özelliği de her yüzyıldan taş örneklerinin olması. Bu çeşitlilik şehri ön plana çıkarıyor.”

SALİHA SULTAN

Ahlat’tan sonra Türkiye’nin en zengin mezar taşlarına sahip olan Edirne’nin hazineleri ‘Edirne’nin Gömüt Taşları’ kitabında yeniden hayat buldu. Projeye özel çekilen yüzlerce fotoğrafın yer aldığı 640 sayfalık kitap, araştırmacı yazar Cem Altınel’in imzası ile okura sunuldu. Kitap, Edirne’de yüzlerce yıl iç içe yaşamış Türk, Yunan, Musevi, Ermeni, Levanten ve Bulgar gibi farklı etnik kökenlerden gelen kültürlerine ışık tutmanın yanı sıra, ‘hakkâk’ diye bilinen Edirneli taş ustalarının estetik imgelerini de gün yüzüne çıkarıyor. Maestro Reklamcılık tarafından hazırlanan ve basılan kitabın ardında, denizcilik sektörünün önde gelen şirketlerinden UZMAR’ın da mali desteği bulunuyor.

Mezar taşları üzerinden Edirne’nin medeniyet yolculuğunu gözler önüne süren kitabın basın lansmanı önceki gün Feriye’deki Sakıp Sabancı Vakfı’nda basının ve tarihseverlerin geniş katılımıyla gerçekleşti. Lansmanda kitabın yazarı Cem Altınel’in yanı sıra, Maestro Reklamcılık’tan Devrim Yaman, UZMAR’dan A. Noyan Altuğ ve Ş. Kaan Altuğ kardeşler kitap hakkındaki bilgilerini ve duygularını paylaştılar.

Kitabın yazarı olan, aynı zamanda Edirne Müzesi’nin kurucularından biri olarak tanınan Altınel, kitapta 20 başlık altında Edirne’de bulunan 500 ayrı gömüt taşına ve hikayesine yer verdiklerini belirterek, “Taşlardaki geleneksel imge dizimi gelenekselin dışında bir bakış açısıyla ele alındı. Okuyucu kitabı birden fazla yöntemle okuyabilir. İsterse ortadan başlayarak gömüt taşı geleneğinin yüzyıllara göre mimari evrimini okuduktan sonra başa dönerek imge zenginliğini inceleyebilir. Dilerse de destek grupları taşlarına bakabilir ya da Edirne’deki ünlü kişilerin yaşam öykülerini gömüt taşları üzerinden okuyabilir. Altınel, ayrıca kadın ve erkek gömüt taşı çeşitliliği açısından Edirne’nin önemini vurgulayarak “Farklı dönemlere ait olmalarına karşı bence Ahlat’tan sonra Türkiye’nin en önemli gömüt taşı zenginliği Edirne’dedir” diye konuştu.

‘UYGARLIĞIN ZİRVELERİNİ GÖRÜNÜR KILMALI’

Maestro CEO’su aynı zamanda kitabın tasarımcısı Yaman da, sanat ve kültürde insanlık ve uygarlık tarihinin birçok zirveye Türk topraklarında imza atıldığını belirterek, “Bugünlerde bu zirveler sisle kaplanmış, bulutlarla çevrilmiş ve görüş alanının dışına çıkarılmıştır. Bu zirveleri yeniden görünür kılmak, seçkin yazarların çalışmalarıyla dünya uygarlıklarının direngi noktalarını yeniden ortaya çıkarmak, hem dünyada hem ülkemizde kültür hizmetlerimize dikkat çekmeliyiz. Bu alanda başarılı isimler Maestro tarafından bir araya getirilmektedir” ifadelerini kullandı. Yaman, kitaptaki her karenin Maestro fotoğrafçıları tarafından özel olarak çekildiği bilgisini vererek “Maestro yapıtlarının her birinin içerdiği görüntüler birer kültür anıtları haline gelmektedir” dedi.

‘DÜNYADA YAŞADIĞIMIZI BELİRTEN İZ’

Kitabı destekleyen UZMAR’ın onursal başkanı A. Kaan Altuğ da, aile ve şirket olarak Türkiye’nin kültürel miraslarına yönelik projelere de destek vermekten büyük mutluluk duyduklarını dile getirerek “Ülkemizin kültürel miraslarına ve Devrim beyin hayallerini gerçekleştirmek için destek veriyoruz ve sonuç mükemmel oldu. Başta kitabın yazarı Cem beye ve fotoğrafçılarına çok teşekkür ediyorum. Umarım Türkiye’nin kültür dünyasında kalıcı bir eser olur” şeklinde konuştu. Şirketin CEO’su Ş. Noyan Altuğ da kitabın kendileri için sadece bir proje olmadığını belirterek, duygularını şu cümlelerle aktardı: “Bundan bir yıl önce babam Özcan Özdemir hayattaydı, bana dedemin İzmir’deki kabristanına gitmemi söylemişti. Mezarlığa bir bayram günü gittiğimde mezarlıkta kimse yoktu… Mezar taşlarının arasında dolaştım ve dedemin mezarını zar zor buldum. Eskiden mezarlıklarda olurdu, Kur’an-ı Kerim okutmak için birini aradım, göremedim. Mezarlıktaki camiye gittim ve imama sordum. ‘Burada yoklar, burada yatanların çocukları, gelenleri yok’ dedi. Bu insan hayatı. Yaşıyorsunuz, göçüp gidiyorsunuz. Sizin yaşadığınız belirten şey bir taş oluyor. Üzerinde adınız, doğum ölüm tarihiniz ve ruhuna Fatiha. Hayat bu. Bunu mermere yazıyorlar ki uzun süre kalabilsin.” Bu duygularla proje kendilerine geldiğinde tereddütsüz kabul ettiğini söyleyen Altuğ, sözlerini şöyle tamamladı: “Çanakkale için söylenir, ‘Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın bir vatan kalbinin attığı yerdir’. Topraklarımız işte böyledir, biz de gideceğiz, inşallah çocuklarımıza iyi bir dünya, hayat, eğitim bırakırız. Kitapta emeği geçen herkese teşekkür ederiz.” Kitap, 25 Mart’ta bütün kitapçılarda satışa sunulacak.

‘ESERLER YIPRANIYOR, EDİRNE’YE ACİL MÜZE LAZIM’

Lansmanda, kitabın yazarı Cem Altınel’le KARAR okurları için konuştum. Altınel, kitapta kendisini en çok etkileyen mezar taşlarıyla ilgili soruma şu yanıtı verdi: “Sittişah Sultan’ın gömüt taşı Türkiye’nin Rönesans’ını temsil ediyor. Çok yıpranmış olmasına rağmen, mezar taşındaki çeşitlilik ve tasarım bir harika. Bir de Karaman Bey’in taşı, ki 15’nci yüzyılın bütün çizgisini taşıyor. Edirne’deki 15’nci yüzyıl taşları çok başarılı, süsleme açısından İznik ve Bursa’dan bir adım daha ilerideler. İznik ve Bursa’da kitabeler daha süslüdür. Edirne’nin bir özelliği de her yüzyıldan taş örneklerinin olması. İstanbul’da15’nci yüzyıl taşlarının çoğu gerçek değil, sonradan oluşturulma. Edirne’de bir dizin olarak hepsi var, bu çeşitlilik şehri ön plana çıkarıyor.” Altınel’in söz konusu mezar taşlarının ne durumda olduğu soruma verdiği yanıt ise, tarihi eserlerle ilgili acı gerçeği gün yüzüne çıkarıyor: “32 ayrı gömüt alanındaki taşları saptadık. Müzedekiler iyi durumda, kaygımız yok. Ancak hazirelerde yani camilerin içindeki geleneksel gömüt alanlarındakiler çok kötü durumda. Bakımsızlık nedeniyle yıkılıyor, yok oluyor. 2019’da bir yılda 60-70 defa çekim yapmak için gittik Edirne’ye. Bu sırada yerinde duran bazı mezar taşlarını temizlettik mesela. Başka bir gidişimizde ise o taşların kırık dökük hale geldiğini gördük. Hızla yıpranıyorlar. Bu yüzden mutlaka Edirne’de bir gömüt taşı müzesinin oluşturulması gerekiyor. Korkunç bir zenginlik var ama doğal koşullar nedeniyle de yok olma sürecindeler.”

Kitapta yer alan, Fatih Sultan Mehmet’in eşi olan, 1487’de vefat eden Sittişah Sultan’ın mezarı, Edirne merkez Ayşekadın mevkiinde kendi adına yapılan camiinin haziresinde yer alıyor. Zamanla yıpranan taş 2013’te Edirne Müzesi tarafından restore edildi.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

İlgili Haberler

Ukraynalı rock grubundan Ed Sheeran'a konser teklifi

Kültür Sanat Haberleri