LEVENT ERSEVEN
Ken Parker, Shakespeare, Orson Welles, J.L. Borges, John Wayne, Rita Hayworth, İ.Milazzo, G.Berardi, Şarlo, Zorro ve daha bir sürü artist, çizgi roman kahramanı, sinemacı, tiyatro oyunu, film sahnesi, film karesi, çizer, sanat eseri, Naziler ve fark edemediğim bir sürü gönderme… Bunların hepsi, hepi topu 130 sayfalık bir ÇR’da mı? (Bu yazıda çizgi roman ÇR olarak kullanıldı). Evet. Hatta daha fazlası. Zaten Ken Parker okurları buna çok şaşırmayacaktır. Yazar ve çizeri olan Berardi ve Milazzo böyle sürprizler yapmaya çok meyilli. Bir macera romanı olan Ken Parker’ı, politik, psikolojik ya da felsefi sorunlarını tartışmak için kullanıyorlar. Bu kitap müthiş, olağan üstü ve daha bir sürü iyi şey...
Bence mutlaka kitaplığınızda olmalı. Belki ÇR okumayı bırakalı yıllar oldu! İşte tam da bu sebepten okumalı. Eski dostlarla okul pilavında buluşmak gibi, eski mahalle arkadaşlarıyla maça gitmek gibi... Ken Parker, yazarını ve çizerini kendisiyle buluşmaya zorlar! Üçünün arasında geçen kısa bir tartışmanın ardından, Ken onları ‘Unutulmuş Kahramanlar Ülkesi’ne götürür. ‘Kahramanlar Diyarı’nda durum tehlikeli hale gelmiştir. Okurun hafızasını ‘reset’ etmek ve kahramanları bembeyaz ÇR sayfasının boşluğunda yok etmek isteyenler vardır.
Orson Welles’i görürüz. Shakespeare’in, III. Richard’ından bir tirat atar (ki daha ilerde Jules Sezar, Brecht’in Galilei Galileo’sından da tiradlar atacaktır). Zenda Mahkumları’ndaki şato, Navaron’un Topları filminden bir kare (fuaye), Art Nouvue tarzı bir desen, Gilda filminden ‘Put The Blame On Mame’.
Yetmediyse; Berardi ve Milazzo’nun çizdiği kahramanlar; Tiki, Marvin, Tom ve Gıuli Bai. İlaveten Gabin, Bogart, Mae West, Drakula, Şarlo, Pinokyo... Say say bitmez. Ama asıl selam Arjantinli usta çizer Alberto Breccia’ya verilmiş. Ve yine Arjantinli önemli yazar, şair, felsefeci Jorge Luis Borges’in ‘Yolları Çatallanan Bahçe’ isimli öyküsünden bir alıntı. Ve bizi finale Karl Popper’ın 1994 yılında yayınlanan ‘Televizyon! Kötü Bir Öğretmen’ makalesini hatırlatarak götürür.
85’den itibaren Ken Parker öykülerinde, sayfa sayıları azalmaya ya da periyodların arası uzamaya başlar. 97’de ‘Kahramanlar Diyarı’ yayınlandığında bu artık belirgin hale gelmiştir. Berardi ve Milazzo bu öyküyle hem özeleştiri yapıyor, hem günah çıkartıyor, hem de kendilerine ‘gaz veriyorlar’. Bir kriz içinde olduklarını bize sanatları ile anlatıyorlar. O yıla kadar 80 Ken öyküsü yayınlamış olan muhteşem ikili, daha sonra ancak 10 Ken öyküsü hazırlamıştır.
Günümüzde kitap yayıncılığı gittikçe zorlaşmakta. Tabii ki en önemlisi alım gücü. Kağıt ve matbaa maliyetleri, yabancı telifler, dağıtım zorlukları, bir de dijital çağı ekleyelim. Alışkanlıkların değişmesi, dijital okumalar! Yayıncılar yıllarca korsan kitaptan zarar görmüşken, günümüzde de amatör dijital çoğaltmalarla uğraşıyor. Kitap baskıları 1000 adedin altına düşmeye başladı. Aynı problem ÇR yayıncıları için de geçerli. İşte tam bu noktada Rodeo Yayıncılık ve ekibine sıkı bir selam durmamız lazım. İnatla, her şeye rağmen, özveriyle, gönülle bu seriyi sürdürmeye çalışıyorlar. Bize düşen ise onlara destek vermek.
Tabii ki bunlar ilginizi çekmeyebilir. ÇR sevmeyebilirsiniz, Borges ya da Shakespeare sevmeyebilirsiniz, Hatta sinemayı bile sevmeyebilirsiniz. Zaten ÇR da dünyanın en önemli sanatı da değil ve dünyayı da kurtaramayacak. Ama biz ÇR tutkunları belki de tüm teknolojik gelişmelere rağmen, zamanın değişmediği hissi/sanısı ile yaşayabilmek için mümkünsüz kahramanların kağıda basılı öykülerini okuyarak, saklayarak, paylaşarak hep ‘çocuk kalmaya’ çalışıyoruz...
ENTELEKTÜEL OKUYUCU İÇİN BAŞYAPIT
Ken Parker 1977 yılında yayınlandığında, Berardi 28 yaşında genç bir senaristti. 20 yaşındayken ÇR dünyasına girmiş ve Milazzo ile çalışmaya başlamıştı. Ken Parker; dönemi için fazla cüretkar, öyküleri klasik Western’lere benzemeyen, kapakları farklı, kahramanı bizlerden biri olan, bir anti kahramandı. Evet, Ken Parker; hem senaryo ve çizimleriyle, hem de yaşam felsefesiyle, sadece ihtiyaç için avlanan, kimseyi yargılamayan, insan öldürmekten nefret eden, azınlıklardan yana, feminist, insan haklarına inanan bir anti kahramandır. Özellikle entelektüel okuyucu için başyapıt olan ‘Adah’, ‘Nefes ve Rüya’, ‘Grev’ ve ‘Kahramanlar Diyarı’ hemen sayabileceğimiz öykülerdir.