Salgın artış eğrisinde olmasına rağmen 1 Mart’ta erken gevşemeye gidildi. Siyasi kararın ardından lebalep kongreler, kalabalık cenazeler vakaları yeniden tetikledi. Buna rağmen yine tam kapanma masaya gelmedi. ‘Turizm sezonu kaçmasın’ kaygısıyla bu kez 13 Nisan’da ‘kısmi kapanma’ adımı atıldı.
İki dönüm noktasında gelen hatalı hamleler salgında en kötü tablonun son 20 günde yaşanmasına yol açtı. Vakalar 17 Nisan’da 62 binin üstüne çıktı.
İNGİLTERE SIKI KAPANMA VE AŞIYLA ÜÇ AYDA 5 BİNİN ALTINA DÜŞÜREBİLDİ
Geçen hafta başlayan tam kapanma da sıkı önlem getirmedi. Buna rağmen kısıtlamaların biteceği 17 Mayıs için ısrarla 5 bin vaka hedefinin vurgulanması dikkat çekti.
Testlere ilişkin kuşkular ve aşılamadaki yetersizlik, iki hafta içinde bu seviyeye nasıl gelineceğine dair şüphe doğurdu. İngiltere ve Fransa sıkı kapanma, haftada iki test ve aşılama seferberliğiyle ocakta günlük 60 binlerde olan vaka sayılarını ancak martta 5 binin altına çekebilmişti.
20 GÜNDE 5 BİN VAKA MUAMMASI
Türkiye’deki vaka sayıları artışın yaşandığı dönemde alınan ‘kısmi normalleşme’ adımlarıyla patlama yaptı. Sıkıntılı gidişat sürerken hükümet kanadından “17 Mayıs’ta 5 bin vaka” bir kez daha dile getirildi. Ancak aşılamanın yetersiz seviyede devam ettiği, kapanma önlemlerinin karşılık bulmadığı süreçte iki hafta gibi kısa bir sürede bu hedefe nasıl ulaşılacağı tartışma konusu oldu.
Şubat ayında bu yana, Türkiye, salgının üçüncü pikini yaşarken, uzmanlardan gelen tam kapanma uyarıları dikkate alınmadı ve 1 Mart’ta kısmi normalleşmeye gidildi. Vakalarda ciddi artışlar meydana geldi. Ramazan ayının gelmesiyle birlikte toplumda, yeni kısıtlamaların beklentisi oluşması sonucu uzmanlardan “Bu dönemin fırsata çevrilmeli. Ramazan boyunca tam kapanma şart” çağrıları geldi.
Fakat bu doğrultuda yine herhangi bir adım atılmadı. Bunun sonucunda vakalar rekor artışla 60 binin üzerine çıktı ve Türkiye, nüfusuna oranla günlük pozitif sayısında dünya birincisi oldu. Zamanında yapılan uyarıların dikkate alınmaması, tedbirlerin yetersizliği ve en önemlisi de aşılamadaki aksaklıklar salgın tamamen kontrolden çıkmasına neden oldu.
Özellikle Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, dünyanın pek çok ülkesinde seri aşılama ve sıkı tedbirler sonucu normalleşmeye gidilirken, Türkiye ise her zamanki gibi tam tersi yönde ilerleme devam etti. Ülkemizde turizm sezonunun yaklaşması nedeniyle 29 Nisan 17 Mayıs tarihleri arasında ‘desteksiz tam kapanma’ ilan edildi.
Aşı tedariği ve aşılamada yaşanan sıkıntılar, 16 milyon kişinin yasaklardan muaf olması ve denetimlerin yetersizliği devam ederken 17 Mayıs’ta 5 bin vaka söylemi tartışmalara neden oldu. Böyle bir ortamda önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ardından Turizm Bakanı ve Sağlık Bakanı’ndan gelen açıklamalar, Türkiye’nin kaderinin mucizelere bağlı olduğunun bir kanıtı niteliğinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Nisan’da kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, 17 günlük kapanma sonunda, hedefin günlük 5 bin vaka olduğunu söylemişti. Erdoğan “Avrupa’nın açılma sürecine girdiği bir dönemde, bizim geride kalmamak için vaka sayılarımızı süratle 5 binin altına indirmeliyiz” ifadesini kullanmıştı.
Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy vaka sayılarının tahminlerine göre 17 Mayıs’tan sonra 5 binin altına düşeceğini söyledi. Vakaların hedefledikleri sayıya düşmesi halinde, 30 milyon turist hedefini koruduklarını belirten Ersoy “Hedefimiz, 1 Haziran itibarıyla turist trafiğini açmak için 17 Mayıs’tan sonra vaka sayısı olarak 5 binin altına inmek” şeklinde konuştu.
“Test sayısının düşmesi vaka sayısının düşmesinin sebebi değil sonucudur” diyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise “Vaka sayılarında hızlı düşüşü sağlayacağımıza inanıyoruz. Yakında durumun ağır hasta ve vefatlara da yansıyacağını biliyoruz. Geçtiğimiz haftalarda yeni bir pik dönemi yaşadık. Tam kapanma bir zaruret haline geldi. Vatandaşlarımızın bu fedakarlığı sayesinde hedefimize ulaşacağız. Bu sürecin sonunda vaka sayılarının çok azaldığı gerçek bir bayramı yaşamak istiyoruz” dedi.
Aşı tedariğinin bile yapılamadığı bu günlerde, art arda gelen açıklamaların kafalarda yarattığı en büyük soru işareti ise bu kadar kısıtlı sürede bunun nasıl bir mucizeyle gerçekleşeceği oldu.