Türk bilim insanları Özlem Türeci ve Uğur Şahin'in de çalışmalarına katkı sağladığı BioNTech ile Pfizer'in geliştirdiği 'mRNA' esaslı koronavirüs aşısının, yüzde 95'lik oranla en güvenilir aşı olduğu kesinleşti. Ülkemizde de yapılan gönüllü aşı çalışmalarında olumlu sonuçlar elde edildi. Diğer yandan Oxford'un üzerinde çalıştığı 'adenovirüs' bazlı aşı, Rusya'nın 'vektör' yapılı aşısı ve Çin'de geliştirilen 'ölü virüs' aşı çalışmalarında sona gelindi. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, corona virüsü aşılarının etkili olup olmadıklarına dair detaylı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:
KORONAVİRÜS AŞISI ETKİLİ Mİ?
Aşı seçeneklerimiz -ne iyi ki- her geçen gün çoğalıyor. Görünen o ki bunların içinde mRNA'lı olanlar gerek güvenlikleri gerekse de etkinlikleri ile biraz daha öne çıkıyor. Peki diğerlerinde durum ne? Bizde uygulamaya geçeceği Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca tarafından açıklanan Çin aşısında durum nasıl? Hatta biraz daha ileri gidelim. Rusların geliştirdikleri aşıdan yeni haberler var mı? Ayrıca aşı konusunda merak ettiğimiz başka detaylar yok mu? Tabii ki var! Eğer siz de benim gibi "Daha çok bilgi!" diyorsanız buyurun...
AŞILAR YETERİNCE GÜÇLÜ MÜ?
İlk açıklama Ruslardan geldi. Onlar, "Biz yüzde 90 netice alıyoruz" dediler. Ardından BioNTech-Pfizer ikilisi devreye girdi, "Bizde rakam yüzde 94.5'i buluyor" açıklaması geldi. Aradan birkaç gün geçti geçmedi, Ruslar geliştirdikleri aşının etkinlik oranını yüzde 92'ye çıkarıverdiler! Yarış bitmedi, devam etti: Hemen ardından da BioNTech-Pfizer ikilisi, "Elimizdeki neticeler yüzde 95 etkinlik gösteriyor” deyiverdi! Yani ortada neredeyse 'bir rakam yarışı', bir çeşit "Yok mu arttıran abiler!" durumu var. Bence net sonuç şu: Aşıların hemen hepsi FDA’nın (Amerikan Ulusal Besin ve İlaç Dairesi) koyduğu 'yüzde 50 başarı kotasını' çoktan aşmış durumda.
O RAKAMLAR NET Mİ?
Hayır değil! Daha önce geliştirilen aşılarda olduğu gibi bu aşılar için de bilinen bağışıklık kuralları aynen geçerli: Bu aşılarla geliştirilebilecek bağışıklık gücü (korunma kapasitesi) biraz da bize, size, yani yaşımıza, bağışıklık gücümüze, sağlık durumumuza da bağlı. Örneğin ağır hastalar, yaşlılar ve düşkünler, genel durumu bozuk kişiler, ciddi kronik hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılayıcı ilaçlar kullananlarla ilgili net ve açık veriler yok. Ayrıca 15 yaş altı için de güvenilir bilgilere sahip değiliz. Özetle üretici firmalar tarafından verilen rakamlar bağımsız bilimsel çalışmalarla onaylanmadan net bir şey söylemek şimdilik doğru olmaz. Ama anlaşılan o ki öne çıkan 6 aşının tamamında yüzde 50'yi aşan bir koruma gücü sağlanabiliyor.
KORUNMA NE ZAMAN BAŞLIYOR?
En önemli soru bence bu. Zira herkeste yanlış bir 'aşırı iyimserlik' havası var. Aşı geldi, sorun bitti zannediliyor. Oysa bugün aşılansanız bile "Oh be, işi sağlama aldım çok şükür!" diyebilmeniz için bir süre daha sabretmeniz gerekiyor. Bir kere şunu iyi bilelim geliştirilen aşıların tamamında bir değil iki doz yapılması zorunlu. mRNA esaslı aşıları yaptıranların tam ve güçlü bir koruma için muhtemelen 6 hafta kadar sabretmeleri lazım. İlk aşının üzerinden -aşıya göre değişmek üzere- iki ila dört hafta geçtikten sonra takviye bir aşı daha gerekiyor. Diğerlerinde de durum aşağı yukarı aynı: Prensip olarak da aşıdan beklenen bağışıklığın kazanılabilmesi için 'ikinci dozdan sonra en az 2 hafta daha' beklenmesi gerekiyor. Kısacası maske hâlâ en etkili ve güvenli çözüm.
KORUMA SÜRESİ NE KADAR?
Aşı üreticileri maalesef bu konuda da net ve açık bir yanıt veremiyor. Aslında vermeleri de pek mümkün değil zaten. Zira burada da kişisel antikor yanıtının miktarı, gücü, antikorların bedende kalma süresi devreye giriyor yani neticeyi antikorların gücü, miktarı ve dayanma süresi belirliyor.
AŞILANAN BİRİ HASTALIĞI BAŞKALARINA BULAŞTIRABİLİR Mİ?
Can alıcı sorulardan biri de bu. Bu soru ilk kez Oxford aşısı için gündeme geldi. Hâlâ net ve açık bir cevabı yok. Uzmanların bir kısmı şimdilerde çok güvenilen mRNA aşılarının bile 'yaptıranları koruyabileceği ama herhangi bir nedenle virüs kaptıklarında kendileri hastalanmasalar da ağız ve burunlarındaki virüsleri başkalarına yayıp yaymayacaklarının garantisinin olmadığını' belirtiyorlar.
AŞIDA EŞİTLİK SAĞLANACAK MI?
Maalesef bu soruya da en azından şimdilik "Hayır!" yanıtı vermek zorundayız. Pfizer-BioNTech ikilisi "Yıl sonuna kadar en fazla 20 milyon insana yetecek kadar aşı üretebilirim" diyor. Gelecek yıl için de en fazla 600-650 milyon kişiye yetecek kadar aşıyı üretebilmeyi taahhüt ediyor. Amerika'nın 300, Avrupa Birliği'nin 200, İngiltere'nin 50, Kore ve Japonya'nın 100'er milyon doz aşı siparişi verdikleri eğer doğruysa -ki doğru olduğu anlaşılıyor- özellikle mRNA aşısına hepimizin ulaşması maalesef mümkün görünmüyor. Bu nedenle bazı ülkelerde Çin ve Rus aşılarının da kullanılacağı anlaşılıyor. Bizde zaten yola Çin aşısıyla çıkıyoruz.
PEKİ AŞILAR GÜVENLİ Mİ?
Güvenlik meselesi sağlığın her alanında önemli ama söz konusu aşı olduğunda 'önemli' sözcüğü bile yetersiz kalıyor. 'Çok önemli' vurgusunun yapılması gerekiyor. Eldeki bilgilere göre durum şu: Henüz ciddi ölçüde tereddüte yol açabilecek bir yan etki ile karşılaşılmış değil. Ama yine de dikkatli ve tedbirli olmak lazım. Uzun vadeli sonuçlar da fevkalade önemli. Bilim insanlarının ortak görüşü ve tavsiyelerini beklemek en doğru olanı. Bilelim ki şimdiye kadar hiçbir bulaşıcı hastalıkta bu kadar kısa sürede bir aşı geliştirilmesi ve kullanıma sokulması mümkün olmadı. Ve unutmayalım ki bu salgını önlemenin pandeminin üzerine kesin bir çarpı koymanın tek yolu etkili ve güvenli bir aşının bulunmasıdır.
AŞI ÜCRETSİZ Mİ YAPILACAK?
Pek çok ülke gibi (mesela Japonya, İngiltere) bizde de aşının ücretsiz uygulanacağı düşüncesindeyim. Birkaç hafta önce Sağlık Bakanı'mız Dr. Fahrettin Koca ile yaptığım görüşmede de Sayın Bakan bana açık ve net olarak uygulamaya Çin aşısıyla başlanacağını, ilk iki ay içerisinde risk grubundaki ortalama 5 milyon kişinin aşılanmasının ücretsiz olarak tamamlanacağını açıklamıştı. Kanaatim o ki aşı bizde de ücretsiz yapılacak. Ama bilelim ki öncelik risk grubundakilerin olacak.