Türkiye’nin üçüncü çeyrek büyümesi belli oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, yılın üçüncü çeyreğine (temmuz-eylül) ilişkin gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) sonuçları da açıklandı. Türkiye’nin GSYH endeksi bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,9 arttı. Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH tahmini, bu yılın üçüncü 3 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11,5 artarak 1 trilyon 145 milyar 99 milyon lira olarak gerçekleşti. GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde bu yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine kıyasla zincirlenmiş hacim endeksi olarak tarım sektörünün katma değeri yüzde 3,8 sanayi sektörünün yüzde 1,6 artarken, inşaat sektörünün yüzde 7,8 azaldı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri de yüzde 0,6 artış gösterdi. TÜİK, bu yılın birinci ve ikinci çeyrek büyüme rakamlarında da revizyona gitti. Ekonomistlerin beklentilerinin ortalaması, Türkiye ekonomisinin 2019’un üçüncü çeyreğinde yüzde 1,1 büyüyeceği yönünde olmuştu. 2019 yıl sonu büyüme beklentisi de yüzde 0,4 olarak tahmin edilmişti.
Öte yandan kişi başına gelir tek hanede seyretmeye devam etti. Ekonomist Uğur Gürses “Veriler gösteriyor ki; Türkiye bu hali ile yüksek büyüme patikasına geri dönemez. İşsizliği ve yoksulluğu artıran ‘çok düşük büyüme sürecinde’ olduğumuz çok açık. Bunun adına mecalsiz büyüme denir. Yatırımların durduğu, hane halkı tüketiminin güçsüz kaldığı herhangi büyük bir ekonomi kamu harcamaları ile yol alamaz. Bu, ‘takatsiz büyüme’ olur” dedi. Dolar bazında GSYH’ye baktığımızda, 734 milyar dolar olan yıllık gelir, 9 bin doların altında seyretmeye devam etti. 2019 itibariyle milli geliri 250 milyar doların üzerindeki, gelişmekte olan ülkelerin toplam milli geliri içinde Türkiye’nin payı 2002’de yüzde 4,3 iken yüzde 2,5’e düştü. -
BU BÜYÜME İSTİHDAM YARATMIYOR
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak “Krediye krediyle takla attırarak geldiğimiz noktada büyüme falan ortada yok. Bütün dünyanın kabul ettiği bir şey var. En kırılgan kesimlerin gelirlerini artırmanız lazım ki ekonomi canlansın. Önce yüzde 22,5’lik kısmını koyacak onun üstüne de talebi artırmak için yüzde 5 kadar da ilave yapmalısınız. Bu da 2 bin 578’in biraz üstü oluyor. 3 çeyrektir süren küçülmenin ardından gelen bu binde 9’lu artışın ne kadar sürdürülebilir olduğuna bakmak lazım. Bütçe açığı çok hızlı büyüyor. Bu açıdan büyüme tartışmalı. Üçüncü çeyrekte yüzde 2 olan artışın üçüncü çeyrekte binde 4’e düştüğünü görüyoruz. Bu büyüme konusunda soru işaretlerine neden oluyor. Büyümenin hem kalitesi hem de sürdürülebilirliği açısından önemli olan bir diğer husus, yatırımlar. Yatırım yapacaksınız ki iş imkanı verebilesiniz, ki milletin tenceresi dolsun. Bu yatırımda son beş çeyrektir daralıyor. Rakamlar, büyümenin istihdam yaratmadığını ortaya koyuyor. Bu büyüme işsizlere yaramıyor. Bu sadece İstanbul’a da parasını borsaya yatıran bir avuç yandaşa ve Londra’daki bir avuç insana yarıyor” diye konuştu.
‘ZAYIFLIĞIN TEMEL NEDENİ İŞSİZLİK’
Ekonomist Dr. Murat Kubilay “2019 yılının tamamında daralma hala oldukça olası, o veri Mart 2020’de açıklanacak. Vatandaşların tüketimi hala zayıf ama bir toparlanma var. Kredi kartı kullanımındaki artış bunun öncü göstergesiydi. Kamu harcamaları ise büyümeye en çok katkı yapan kısım, yani büyümedeki yapaylığa işaret ediyor. Asıl haber ise net ihracat ve özel sektör yatırımlarında. Özel sektör yatırımları yüzde 12,6 gibi yine yüksek bir oranda düşmeye devam etmiş. Anketle yapılan reel kesim güven endeksinde sektörel beklentiler iyimser ama nedense iyimser iş dünyası düşen faiz ve göreli istikrar kazanan kura rağmen yatırımdan açık bir şekilde kaçınıyor. En enteresanı net ihracat. Türkiye’nin büyümesinin tipik yan etkisi olan dış açık 1 yıldır daralarak büyümeye olumlu etki ederken, bu çeyrek tekrar olumsuz etki etmeye başlamış. İşsizlik ise yüzde 14 ile (Ağustos) rekor düzeyde seyrediyor, kış ayları ile birlikte yüzde 15’i geçmesi hatta yüzde 16’ya çıkması oldukça olası. Bunun sosyal sonuçlarını bir kenara bırakalım; GSYH büyümesinde hanehalkı tüketimindeki artıştaki zayıflığın ana nedeni rekor işsizlik. 2019 ikinci çeyreğinden itibaren gözlemlenen iyileşme bu çeyrekte devam etti. Ancak aşırı kırılgan; çünkü bütçe sıkıntılı kamu zorlanıyor, kur seviyesi yetersiz dış ticaret tat vermiyor, işsizlik rekor düzeyde tüketim artmıyor ve özel sektör yatırımdan kaçınıyor” dedi.
İNŞAATTA BÜYÜK KAYIP
GSYH, cari fiyatlarla yüzde 11,5 artarak 1 trilyon 145 milyar 99 milyon lira olarak gerçekleşti. GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde, temmuz-eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre tarım sektörü toplam katma değeri yüzde 3,8 sanayi sektörü yüzde 1,6 artarken, inşaat sektörü yüzde 7,8 azaldı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri ise yüzde 0,6 arttı. İktisadi faaliyet kollarına göre cari fiyatlarla en yüksek büyüme hızı yüzde 30,5 ile “tarım, ormancılık ve balıkçılık” sektöründe görüldü. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,6 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH, zincirlenmiş hacim endeksinde de bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,4 yükseliş görüldü.
DEVLET HARCAMALARI YÜZDE 7 ARTTI
Hane halkı ve hane halkına hizmet eden kar amacı olmayan kuruluşların nihai tüketim harcamaları yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksine göre yüzde 1,5 yükseldi. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 7 artış gösterirken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu yüzde 12,6 geriledi. Mal ve hizmet ihracatı, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre zincirleme hacim endeksi olarak yüzde 5,1, ithalatı yüzde 7,6 arttı. İş gücü ödemeleri yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 19,8, net işletme artığı/karma gelir yüzde 6,2 yükseldi. İş gücü ödemelerinin cari fiyatlarla gayrisafi katma değer içindeki payı geçen yılın aynı çeyreğinde yüzde 31,3 iken söz konusu oran bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 33,4 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 52’den yüzde 49,3’e düştü.
2020’DE KIRILGANLIK YAŞANABİLİR
Virtus Glocal Yönetici Ortağı İnanç Sözer, gelecekteki kritik hedefin; yatırımcı algısını iyileştirmeye odaklanarak ülke risk primlerinde yeniden 2018 başındaki seviyelere dönebilmek olduğunu ifade etti. Bu sayede işsizliği düşürecek kadar büyüyebilmek anlamına gelebilecek yüzde 5’e yakın potansiyel büyümeye ulaşabileceğini dile getiren Sözer “Bankacılık sektöründe son dönemde arz yönlü desteklerle finansal koşullar iyileşiyor olsa da, 2020’de dış talebin bu yıla kıyasla daha zayıf kalacağını ve toparlanmada kırılganlığa yol açacağını tahmin ediyoruz” diye konuştu.
BAZ ETKİSİYLE TOPARLANMA GÜÇLENDİ
Ekonomist Haluk Bürümcekçi, yılın üçüncü çeyreğinde milli gelirin yüzde 0,9 ile beklentiye yakın artış kaydettiğini belirtti. Böylece, 9 aylık milli gelir daralması yüzde 0,9’a indiğini ifade eden Bürümcekçi “Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) 2019 yılı büyüme tahmini yüzde 0,5 olarak revize edilmiş, Merkez Bankasının son Beklenti Anketinde ortalama beklenti yüzde 0,3’e kadar yükselmişti” dedi. Baz etkisinin üçüncü çeyrekten itibaren devreye girmesiyle büyümedeki toparlanmanın güçlendiğini dile getiren Bürümcekçi “Son çeyrekte de yakalanan bu ivme ve baz etkisinin katkısı ile yüzde 5 civarı büyümenin yakalanması olası görünmektedir. Sonrasındaki görünüm ise, finansal koşullarda gözlenen belirgin gevşemenin ne ölçüde kalıcı olacağı ve kamu bankaları öncülüğünde yükselmeye başlayan ve trend büyümesi bağlı olacak” açıklamasını yaptı.