Kırım’ın ilhakı Ankara-Moskova ilişkilerinin bam teli

Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesinin üzerinden iki yıl geçti. Kırım Tatarlarına yönelik baskılar tüm hızıyla sürüyor. Yaşanan insan hakları ihlalleri, Ukrayna ile Türkiye’yi yakınlaştırırken Ankara-Moskova hattında gerilimi artıyor. Kırım gerçeğini, İstanbul Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü’nden Doç. Dr. Fatih Özbay anlattı.

[Karar]
GÖRÜŞLER: DOÇ. DR. FATİH ÖZBAY

Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Türkiye ile Ukrayna arasındaki 5. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı çerçevesinde geçtiğimiz haftalarda Ankara’ya resmî bir ziyaret gerçekleştirdi. Ukrayna-Rusya ve Türkiye-Rusya ilişkilerinin tarihinin en kötü dönemlerini yaşadığı bir zamanda gerçekleştirilen bu ziyaret dikkatle takip edildi. Türkiye-Ukrayna 5. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı sonrası yapılan iki ülke liderinin ortak basın toplantısı beklenildiği gibi, Türkiye-Ukrayna ilişkilerini tazeleyen görüntülere ve Rusya’ya yöneltilen tepkilere sahne oldu.

Ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Kırım’ın gayrimeşru ilhakını tanımadığını ve bundan sonra da tanımayacağını bir kez daha dile getirdi. Rusya’nın Kırım’da yaptığının uluslararası hukukun ayaklar altına alınarak hiçe sayılması olduğunu belirtti. Açıklamalardan, iki liderin baş başa görüşmelerde Kırım Tatarlarının sorunlarını ele aldıkları ve bu konuda da mutabık kaldıkları anlaşıldı. Toplantıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kırım’da yaşanan hak ihlallerinin uluslararası toplumun gündeminde tutulması gerektiğine ve Kırım’daki yasa dışı durumun aşılması için diplomasi ve hukuk çerçevesinde atılacak adımlarda eş güdüm içerisinde hareket edileceğine dair vurgusu öne çıktı.

Rusya’nın entegrasyon vaadlerine karşılık Kırım Tatarlarına yönelik baskılar biat ettirme mantığıyla iki yıldır tüm hızıyla sürüyor.

Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesinin üzerinden iki yıl geçti. 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopartılan, 1783 yılında Rusya İmparatorluğu tarafından ilhak edilen ve 1954 yılında Sovyetler Birliği içerisindeki Ukrayna’ya bağlanan Kırım bir kez daha Rusya tarafından ilhak edildi. Rusya’nın Kırım’ı ilhak politikası Moskova yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in fiilen iktidardan uzaklaştırılmasıyla Şubat 2014’den itibaren uygulamaya konuldu. Kırım önce Rusya’nın Karadeniz Donanması’na bağlı askerler tarafından kontrol altına alındı. 16 Mart 2014’de Rusya’nın desteğiyle Kırım’ın yeni statüsü için referandum yapıldı. 18 Mart 2014’de Kremlin’de Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını içeren anlaşma imzalanarak ilhak tamamlandı.

Bu oldu-bittiyi hiçbir şekilde tanımayanlar öncelikle Kırım’ın gerçek sahipleri olan Kırım Tatarları oldu. Anavatanları Kırım’da sistematik baskı ve asimilasyon politikalarına direnen Tatarlar en büyük darbeyi Mayıs 1944’de yaşanan sürgün ile yemişlerdi. Kırım Tatarlarını bu sürgünde bir arada tutan tek şey, bir gün yeniden vatanlarına dönecekleri düşüncesi oldu. Bu uğurda büyük mücadeleler vererek kısmen de olsa Kırım’a geri dönebilmeyi başardılar. Mart 2014’de Kırım yeniden Rusya tarafından ilhak edildiğinde Kırım Tatarları nüfusun sadece %12’sini oluşturuyorlardı. Tarihi hafızalarından Rusya’nın izlediği politikanın sonunun nereye gidebileceğini kestirebilen Kırım Tatarları bu oldu-bittiye başından itibaren karşı çıktılar.

Kırım’da Rusya tarafından ortaya çıkartılan fiili durumun en büyük kurbanları yine Kırım Tatarları oldu. Az bir kısmı yeni yönetimle işbirliği yapmayı kabul etse bile, Kırım Tatar Milli Meclisi’ni otorite olarak kabul eden çoğunluk, Rusya’nın ilhak politikasını kabul etmediler. Bunun üzerine Rusya tarafından Kırım Tatarlarına yönelik cezalandırma ve yıldırma amaçlı baskılar da başladı. Rusya’nın resmi ağızlardan ifade ettiği rehabilitasyon ve entegrasyona yönelik vaatlerine karşılık uygulamada Kırım Tatarlarına yönelik baskılar biat ettirme mantığıyla iki yıldır tüm hızıyla sürüyor.

İlhakı tanımayan Kırım Tatar Milli Meclisi kapatıldı, mensuplarına Kırım’a giriş yasağı getirildi. Vakıflarının mal varlıklarına el konuldu.

Kırım Tatarları günümüzde kendi anavatanlarında ifade özgürlüğü, dil, eğitim, adil yargılanma, temsil ve güvenlik gibi konularda birçok hak ihlalleri yaşamaktalar. Rusya vatandaşlığı alma konusunda baskı altında tutuluyorlar. Vatandaş olmayanların sağlık ve eğitim dahil her türlü kamu hizmetinden mahrum bırakılması yüzünden ya kabul etmek ya da vatanlarını terk etmek zorunda bırakılıyorlar. Tatarca’nın Kırım’da Rusça ve Ukraynaca ile birlikte üçüncü resmi dil olduğu belirtilmesine rağmen uygulamada tek dil Rusça. Tatarca sistematik olarak eğitimden ve öğretimden çıkartılıyor. İlhakı tanımayan Kırım Tatar Milli Meclisi kapatıldı ve mensuplarına Kırım’a giriş yasağı konuldu. Kırım Tatarlarının vakıflarının mal varlıklarına el konuldu. Muhalif isimler ve aktivistler tutuklanıyor, bazıları kaçırılıyor veya kayboluyor. Kaçırılan ve kaybolan bazılarının cesetleri bulunuyor. Kırım Tatarlarının basın-yayın ve medya organları basit bahanelerle birer birer kapatılarak sesleri susturuluyor. Güvenlik güçleri, yasak yayın bulundurulduğu bahanesiyle sık sık Kırım Tatarlarının evlerini, medreselerini ve camilerini basıyor. Kırım’ın ilhakını kabul etmeyenler düşman ilan ediliyor ve yeni bir sürgün ya da hapis ile tehdit ediliyorlar.

Kırım Tatarları konusu Türkiye-Ukrayna ilişkilerinde yakınlaşmaya sebep olurken, Türkiye-Rusya ilişkilerinde uzaklaşmaya sebep oluyor. Son iki yılda yaşananlar ortaya koyuyor ki, uçak krizi yaşanmasaydı bile, Türkiye-Rusya ilişkilerinin doğası gereği Kırım’ın ilhakı ve Kırım Tatarlarının maruz kaldığı insan hakları ihlalleri sebebiyle ilişkilerin bir gün gerilmesi kaçınılmazdı. Uçak krizi sadece bu kaçınılmaz süreci hızlandırdı. Türkiye-Rusya ilişkilerinde kısa ve orta vadede bir düzelme zor görünüyor. Kırım konusu 1774’den beri Türk-Rus ilişkilerinin hassas noktalarından birisi. Türkiye, tarihi ve kültürel bağlarla bağlı olduğu Kırım’ı ve Kırım Tatarlarının durumunu yakından takip etmek zorunda. Türkiye ile Rusya arasında 24 Kasım’da yaşanan uçak krizi ile ikili ilişkilerde tırmanan gerilim Moskova tarafından dolaylı olarak Kırım Tatarlarına da yansıtılmakta.

Uçak krizi yaşanmasaydı bile Kırım Tatarlarının maruz kaldığı insan hakları ihlalleri sebebiyle Türkiye-Rusya ilişkilerinin gerilmesi kaçınılmazdı.

Rus basını Türkiye’nin ilhakı kabul etmeyen Kırım Tatarlarına çok yönlü destek verdiği iddiaları ile dolu. Rusya fırsat buldukça Türkiye’yi uluslararası alanda zor duruma düşürmek için çeşitli açıklamalar yapıyor. Türkiye’nin de Kırım Tatarlarına yönelik hak ihlallerini dikkatle takip etmesi, özelde Rusya’ya genelde uluslararası kamuoyuna yönelik düzenli açıklamalarda bulunması önemli bir konudur. Diğer taraftan, dünyanın en ücra köşesindeki ilgili-ilgisiz haberleri gündeme taşıyan Türk basınının da yanı başımızda yaşanan bu hak ihlallerini daha fazla gündemine alması gerekiyor. Bütün bunları yaparken Kırım’daki Tatar varlığını zor duruma düşürecek adımlar atmaktan ise dikkatle kaçınmak lazımdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

Görüşler Haberleri