CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye'de yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin, "Şehit haberlerini almak gerçekten hepimizi üzüyor. Keşke hiç şehidimiz olmasa ama eğer Türkiye kendi geleceğini güvence altına almak açısından böyle bir operasyon başlatmışsa, belli acılara katlanmak gerekiyor. Umarız bundan sonraki operasyonlarda şehitler gelmez." dedi.
Kılıçdaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyindeki hedeflere yönelik sürdürdüğü Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin değerlendirmede bulundu.
Türkiye'nin izlediği dış politikanın doğru olmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, dış politikanın "milli" olması gerektiğinin altını çizdi.
Dış politikada "iktidar-muhalefet" ayrımının olmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, geçmişte dış politikada yapılan hataların olduğunu savundu.
Fırat Kalkanı Harekatı'nda şehitlerin olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Şehit haberlerini almak, gerçekten hepimizi üzüyor. Keşke hiç şehidimiz olmasa ama eğer Türkiye kendi geleceğini güvence altına almak açısından böyle bir operasyon başlatmışsa, belli acılara katlanmak gerekiyor. Türkiye olarak bütün şehitlerimizi anıyoruz, Allah'tan rahmet diliyoruz, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyoruz. Umarız bundan sonraki operasyonlarda şehitler gelmez, Türkiye bölgesinde etkin ve güçlü bir ülke konumunu sürdürmüş olur." diye konuştu.
"UMARIZ BÜTÜN BU ACILAR UNUTULUR"
"Dış politikada bir düzelme var, özellikle Suriye konusunda. Geç kalmış bir düzelme var. 'Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı' sözleri iktidar yetkilileri tarafından dile getiriliyor, biz bunu öteden beri dillendiriyorduk." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"IŞİD'in, El Nusra'nın terör örgütü olduğuna dair Dışişleri Bakanının imzaladığı bir metin var. Oysa, daha önce El Nusra'dan, 'Türkiye telefon etsin de Halep'ten çekilsin bunlar.' diye Putin'in yaptığı ricalar vardı. Türkiye üzerinden bunlar yapılıyor ve bu Türkiye'nin El Nusra'yı desteklediği anlamına geliyor. Bu çok acı bir gerçek. Umarız bütün bu acılar unutulur, bütün bu yanlışlardan dönülür ve Türkiye, Ortadoğu'da eski günlerde olduğu gibi barışın egemen olduğu, sözünün dinlendiği saygın bir ülke konumuna yeniden kavuşmuş olur."