CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir'in Gülşehir ilçesindeki bir otelde düzenlenen CHP İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, seçimlerden sonra il başkanlarıyla ilk kez bir araya geldiğini belirtti.
Seçimlerde belirli bir mesafe katettiklerini, sadece toplumun değil, Türkiye'yi dikkatle izleyen bütün kesimlerin derin bir nefes aldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Onlar da şunu söylediler, 'Türkiye'de halk her zaman yeri ve zamanı geldiği zaman demokrasiden yana bir ağırlık koyuyor.' Biz bu ağırlığı hissettirdik, dolayısıyla mutluyuz ama asıl görev bundan sonra başlıyor." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, herkesin sorumluluğunun bulunduğunu ve özellikle il başkanlarının ayrı bir sorumluluk taşıdığını kaydetti.
MARMARA DEPREMİ MESAJI
Marmara Depremi'nin 20. yılı olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bugün Marmara Depremi'nin 20. yılı. Dolayısıyla 17 bin 480 vatandaşımız hayatını kaybetti bu depremde. Tarihimizin en büyük depremlerinden biri. 23 bin 781 vatandaşımız yaralandı, 96 bin 808 konut yıkıldı, 231 bin 364 konut hasar gördü. Marmara Bölgesi'nin acısı sadece Türkiye'nin değil, dünyanın ortak acısı oldu. Biz üzerimize düşen görevi yaptık mı? Bu acıdan ders çıkarttık mı? Aradan 20 yıl geçti hala İstanbul'da kentsel dönüşümü tartışıyoruz. Bu bile ülkeyi yönetenlerin geleceğe bakış açılarını gösterir. Geleceği yeteri kadar düşünmediklerini gösterir. O nedenle İstanbul'da Sayın Ekrem İmamoğlu'na da ilçe belediye başkanlarımıza da büyük görevler düşüyor. Kentsel dönüşümün bir an önce tamamlanması, kaynakların bu alanlara aktarılması, 17 yıldır yapılamayan pek çok şeyin 5 yıla sığdırılması bizim ortak arzumuzdur. Biz doğal olarak bunu yapacağız, yapmakta da kararlıyız."
'BAŞARIMIZ VAR AMA EKSİKLİKLERİMİZ DE VAR'
Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerden dolayı bütün il ve ilçe başkanlarını yürekten kutladığını, herkesin elinden gelen çabayı gösterdiğini vurgulayarak, "Eksiğimiz var mı? Elbette var ama önemli olan eksiğimizi görüp, onu tamamlamak. Başarımız var ama eksikliklerimiz de var. Şimdi o eksiklikleri görüşme ve bir daha ki seçimlerde eksiklikleri tamamlama sürecini birlikte hayata geçirmek zorundayız." değerlendirmesinde bulundu.
Demokrasi kültüründen yana toplumu aydınlattıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Toplumun her kesimine, bize oy versin, vermesin hiçbir ayrım yapmadan her kesimine demokrasinin erdemini, adaletin erdemini, birlikte yaşamanın erdemini anlatmaya çalıştık. Birlikte eğer Türkiye'yi güzelliğe doğru giden bir trene benzetiyorsak, o trende hepimiz varız ve o güzelliğe hep beraber yolculuk yapmak zorundayız. Farklı düşünebiliriz, farklı kimlikler, farklı inançlar olabilir ama sonuçta bayrak bizim bayrağımız, vatan da bizim vatanımız. Bu bayrağın altında, bu vatanda hepimiz huzur içerisinde yaşamak istiyoruz. Bizim daha alacağımız çok mesafe var. Dün bir yerde yaptığım konuşmada yine adalet vurgusu yaptım. Dünya siyaset tarihinin en uzun yürüyüşü Adalet Yürüyüşü'dür. Bu toplumun belleğine adaletin ne kadar değerli bir kavram olduğunu, kavramın ötesinde bir insan, bir toplum, bir devlet ve bir ülke için ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalıştık."
'GETİRİN ADALET REFORMUNU...'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, adaletin olmadığı yerde demokrasinin, demokrasinin olmadığı yerde de adaletin olmayacağına işaret ederek, "Bugün bu ülkenin hapishanelerinde suçsuz insanlar yatıyorsa bunların suçsuz olduğuna dair Cumhuriyet Başsavcılarının kararları varsa ve bu kararlara rağmen bu gazeteciler hala hapisteyse bu ülkede temel bir adalet sorunu var demektir. 'Adalet sorununu çözeceğiz, adalet reformu yapacağız.' Masum insanlar hapiste, beyler eğleniyorlar. 'Efendim, Meclis açılsın da ondan sonra adalet reformunu yapalım.' Niye Meclis açılsın da sonra yapalım. Milletvekilleri gelebilir, toplanabilir. Getirin adalet reformunu hep birlikte gerçekleştirelim. Masum insanların hapishanelerde ne işi var." ifadelerini kullandı.
Bu anlayışla adalete olan güvenin biteceğini savunan Kılıçdaroğlu, "Yargıtay Başkanı söylüyor, 'Adalete olan güven yüzde 38'lere düştü.' Gene iyi, 38'ler. Eğer bir ülkede sade bir vatandaş adalete, yani adalet dağıtan mekanizmaya güvenmiyorsa orada adalet yoktur. Peki güvenmemenin kaynağı nedir? İktidar olanların yani devleti yönetenlerin adaleti baskı altına almalarıdır. Adaletin bağımsız düşünmesini engellemeleri, önlemeleridir." dedi.
'BEDELİ NE OLURSA OLSUN...'
"Hakim, karar verirken 'yukarıya bakayım yukarıdaki ne söylüyor veya yukarıdakinin avukatı var, avukatına sorayım ne düşünüyor ona göre karar vereceğim' derse o ülkede adalet biter. Ve adalet bitmiştir." diyen Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Hepimizin yapması gereken büyük görevler var. Bedeli ne olursa olsun adaleti sağlamak hepimizin ortak görevi. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını adalet ortamında ararsınız. Vatandaşın ödediği vergilerin nerelere harcandığını adalet ortamında ararsınız. Adaletin olmadığı yerde bunlar sorulamaz, sorulamıyor ama biz soracağız, mutlaka soracağız. Yargının çöktüğünü gösteren en temel olay Yüksek Seçim Kurulunun kararıydı. Bütün dünya zaten var olan sistemle dalga geçiyor, alay ediyor. Talimat gelmiş iptal edilecek ve iptal edildi. Nasıl bir yargıçtır, nasıl bir anlayıştır, nasıl bir hukuk fakültesi, nasıl yetişmiş bu insanlar burada. Kendi vicdanını satan, görüşünü satan, makamı veya para için satan bir kişiye yargıç denmez. Özgür iradesi, vicdanı ile karar alacak. Hukukun üstünlüğüne bakacak, ona göre karar alacak. Halkın iradesini atıyorsunuz, vicdanınızı bir köşeye koyuyorsunuz, okuduğunuz bütün dersleri, kitapları bir tarafa atıyorsunuz bir kişinin talimatına göre karar veriyorsunuz. Sonra halktan bir Osmanlı şamarı yiyorsunuz. Bu halkın bir vicdanı var."
Kılıçdaroğlu, vicdan siyaseti yaptıklarını belirterek, adaletli vicdan siyaseti yaptıklarını aktardı.
Toplumun vicdanının kanatıldığını, ahlakın yozlaştırıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ahlak kavramı, adalet kavramı kadar yücedir. Dolayısıyla il başkanları olarak hepinizin bu konuda ciddi bir sorumluluğu var. İlçe Başkanlarının da sorumluluğu var. Kadın Kolları, Gençlik Kolları başkanlarımızın da sorumluluğu var. Bu sorumluluk içinde hep birlikte hareket edeceğiz. Düzgün insan hangi görüşten, hangi kimlikten, hangi yaşam tarzından olursa olsun başımızın tacıdır. Adaleti çöp kutusuna atan bir kişiden ülkeyi sağlıklı yönetmesini bekleyemeyiz. Şimdi o nedenle asıl görev bundan sonra başlıyor. Demokrasiye, hakka ve hukuka mutlaka ve mutlaka riayet eden bir süreci başlatmak zorundayız. Bu politikamızı, Millet İttifakı çerçevesinde yaptık. Sizler de alacağınız kararlarda, davranışlarınızda nasıl tepede bir Millet İttifakı kurduysak ilinizde, ilçenizde de aynı ittifakı sürdüreceksiniz. Beraber, biz bir vicdan politikasını yürütüyoruz, bir kader birliği içinde yürütüyoruz bunu. Hakka, hukuka ve adalete saygı duyan bir kitleyle yürütüyoruz. O nedenle son başarılar, bir Millet İttifakı başarısıdır. Bu gerçeği de bütün il başkanlarımın bilmesini isterim."
NEVŞEHİR/AA