Kılıçdaroğlu: 16 milyon İstanbul'da destan yazdı

Meclis'te 23 Haziran seçim sonuçları değerlendiren Kılıçdaroğlu "16 milyon İstanbullu demokrasi destanı yazdı. Destanı yazan sandığa gidip oy kullanan, tatillerini yarıda kesenlerdir. Erdoğan'a da seslenen CHP lideri "Eğer bir kişi tarafsız olacağına dair namusu ve şerefi üzerine ant içmişse tarafsız kalmalıdır. Biz yine söylüyoruz, seçimlerde cumhurbaşkanı tarafsız kalmalı" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis'te partisinin grup toplantısında konuştu. Yenilenen İstanbul seçimleri için Kılıçdaroğlu "Hiçbir tahrike gelmedik. İstanbullu'ya güvenmeyip kime güveneceksin? Onun bürokratlarına valilerine güvenmiyoruz ama 16 milyon İstanbullu'ya güveniyoruz dedik. Çünkü biz bir adalet yürüyüşü yapmıştık. Haktan hukuktan ve adaletten bahsedenler sokağa çıkıp yasa dışı eylem yapmaz, camı çerçeveyi kırmaz" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları kısaca şöyle:

"Gezi'de yeşili korumak için meydana çıktılar kimsenin burnu kanamadı. Dünyanın en demokratik eylemlerinden biriydi. Hazmedemediler, valinin talimatı üzerine polisler saldırdı. Şimdi içerde. İddianamalar hazırlandı, altının boş olduğu ortaya çıktı. Osman Kavala'yı tutukladılar. 601 gündür içeride. 600 gün yargı önüne çıkarılmadı, daha dün çıkarıldı. Ne yaptı bu insanlar? Ağaca sahip çıkmak demokrasinin olmazsa olmazıdır. Hiç kimse şiddete başvurmadı. Osman Kavala neden içeride? FETÖ'cülerin hazırladığı iddianamelerde beraat verildi. İntikam için aynı iddianamelerden yola çıkıldı, yeniden kıymetlendirme denildi adına.

Gezi davasının çökmesine yol açacak en önemli cümleyi Osman Kavala kurmuş: 'Madem Soros'tan talimat alarak yapmışım bunu, Soros'un davada şüpheli olması garip değil mi?' Çünkü amaç gençlerden intikam almak. Gezi'ye katılan bizim insanımız. Her kesimden insan vardı orada. Nedir bu davalar? FETÖ'nün taktikleri aynen devam ediyor. Kim ne derse desin Osman Kavala, Eren Erdem boşuna yatıyor.

"31 MART'TA KUMPAS KURDULAR"

31 Mart'ta seçim yapmıştık, güzel bir sloganımız vardı. Martın sonu bahar diye. Gerçekten de öyle oldu. Martın sonunu getirdik, baharı getirdik. İstanbul'a baharı getirdik, hazmedemediler. Binbir türlü iftira, efendim oyları çaldılar. Nerede bu hırsız? elimizde kamera kayıtları var dediler, nerede bu kayıtlar? Çaldılar demek asla ve asla doğru değildir. Bu milletin bir vicdanı ahlakı var dedik. 18 gün sonra mazbatayı verdiler. Ekrem İmamoğlu 18 gün belediye başkanlığı yaptı. Sonra kumpas yapıldı. Seçim iptal edildi. Dilekçe verdik 39 ilçede seçime gidilsin dedik. Hayır ilçelerde değil büyükşehirde seçime gidilecek dediler.

"BİZDEKİ DEMOKRASİYİ SORGULAMAYA BAŞLADILAR"

Hiçbir tahrike gelmedik. İstanbullu'ya güvenmeyip kime güveneceksin? Onun bürokratlarına valilerine güvenmiyoruz ama 16 milyon İstanbullu'ya güveniyoruz dedik. Çünkü biz bir adalet yürüyüşü yapmıştık. Haktan hukuktan ve adaletten bahsedenler sokağa çıkıp yasa dışı eylem yapmaz, camı çerçeveyi kırmaz. 13 bin 729 oyla kazanmıştı İmamoğlu. 23 Haziran'da sandığa gittik ve 800 bini aşkın oyla Ekrem İmamoğlu yeniden seçildi. Bu milletin ahlakına güveniyoruz dedik. Bir hakkın bir kişinin elinden kapalı kapılar ardında nasıl alındığını gördük. Bütün dünya gördü. Bizdeki demokrasiyi sorgulamaya başladılar.

"HER TÜRLÜ İFTİRA YAPILDI"

Seçimler hangi şartlarda yapıldı? Her türlü iftira yapıldı. Pontus'tan diplomaya kadar. Ekrem İmamoğlu'nu hedef alarak orantısız bir şekilde seçim propagandası yapıldı. Medyaları var, Cumhurbaşkanları var tarafsızlığını unutmuş şekilde. Ama bizim de Allahımız, inancımız var. Kimseye kötülüğümüz yok, kin tutmuyoruz. İşi o noktaya taşıdılar ki Erdoğan 'Sisi'ye mi Binali Yıldırım'a mı oy vereceksiniz' deme noktasına geldi. Bazen bunlarda vicdan, ahlak ve Allah korkusu var mı diye düşünüyoruz. 82 milyonun vicdanına ve adalet duygusuna sesleniyorum; eğer bir kişi tarafsız olacağına dair namusu ve şerefi üzerine ant içmişse tarafsız kalmalıdır. Yemin metni anayasada aynen duruyor. Biz yine söylüyoruz, seçimlerde cumhurbaşkanı tarafsız kalmalı. Ya da unvanını değiştirmeli.

"16 MİLYON İSTANBULLU DEMOKRASİ DESTANI YAZDI"

Seçimlerde bütün arkadaşlarımız soğuk kanlılıkla hareket etti. Kimseyi ayırmadık, yaşam tarzlarını sorgulamadık. Herkes ama herkes güzel bir çalışma sergiledi. Baskılara ve taraflı cumhurbaşkanına rağmen. Hep beraber güzel bir demokrasi destanı yazdık. Bütün dünya bugün Türkiye'yi konuşuyorsa 16 milyon İstanbullu sayesinde konuşuyordur. 16 milyon İstanbullu sandığa giderek demokrasi destanı yazdı. Demokrasi destanı siyasi tarihimizin en önemli destanlarından biridir. Destanı yazan sandığa gidip oy kullanan, tatillerini yarıda kesenlerdir. Asıl demokrasi kahramanları da sandığa gidip oylarını kullananlardır.

CHP örgütlerine de teşekkür ediyorum. AK Partili, ülkücü MHP'li kardeşlerime, Saadet Partili kardeşlerime, HDP'ye oy veren bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum. Sizden bizden demeden doğulu batılı demeden etnik kimlik üzerinden inanç üzerinden siyaset yapmadan milyonların hep beraber motorları maviliklere sürmesi kadar güzel bir şey yoktur. Bu destan sadece CHP'nin destanı değil, demokrasiye susayanların destanıdır.

"YSK ORADA İTİRAZ ETSİNLER YENİDEN SEÇİME GİDERİM"

Bu seçimlerin iki temel sonucu var. Türkiye için; seçmen Türkiye'deki siyasilere bir mesaj verdi. Siyasilerin vesayetinde olan yargıya mesaj verdi. Mazbatayı haksız bir şekilde aldınız. Biz haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmayacağız dediler. İstiyorlarsa yine YSK orada. Dilekçe yazsınlar. Vallahi itiraz etmeyeceğim yeniden seçime gideceğim. Dünyaya verdiğimiz mesaj; Türkiye'de bir dikta yönetimi var, dünya bunu kabul ediyor. Bütün dünyaya şu mesajı verdik. Yargının siyasallaşmasına rağmen bu ülkenin kültüründe ve dokularında demokrasi vardır ve biz demokrasi mesajı verdik. Dünya da bunu kabul etti. Türkiye'den demokrasi açısından umutlarını kesmişlerdi. Bizler bir destan yazarak demokrasiden yana oy kullandık mesajı verdik. Dünya Türkiye'de gerçekten demokrasi kültürü yerleşmiş durumda dedi.

"CHP ARTIK 82 MİLYONUN PARTİSİ"

İstanbul seçimleri sadece İstanbul seçimi değil. Kazanan sadece Ekrem İmamoğlu değil kazanan demokrasi ve Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Adalet yürüyüşünde Maltepe'ye geldiğimizde gazeteciler bundan sonra ne olacak diyordu, Maltepe'de bir duvar var onu yıkmamız lazım dedim. O duvarı yıktık. Birçok yerde bu duvarı kırdık. 60 yıldır alamadığımız yerde yeni belediyeler aldık. Mustafa Kemal'in cumhuriyetini demokrasiyle taçlandırdığımızda asıl o zaman görevmizi yapmış olacağız. Seçimlerde çalıştık ama asıl görevimiz şimdi başlıyor. Şimdi iş başa düştü. Belediye başkanlarımıza çok önemli görevler düşüyor. CHP artık sadece CHP'lilerin değil 82 milyonun partisidir. Türkiye'nin sorunlarını da çözmeye talibiz."

"BELEDİYE BAŞKANLARI İÇİN 7 KURAL"

Şimdi Belediye Başkanlarımıza büyük görevler düşüyor. 7 kuralımız var. Bu 7 kurala bütün Belediye Başkanları uyacak. Yönettiğimiz belde insanlarının inançları, kimlikleri itibari ile ayırmayacağız. Hizmeti belli kişiler zümreler akrabalar için değil halk için yapacaksınız. Beldenizde fakir mahallere pozitif ayrıcalık yapacaksınız. Yoksullara yardım yaparken insan onurunu koruyacaksınız. Yoksulları teşhir etmeyeceksiniz. Harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Bu aynı zamanda israfla mücadeledir. Belediyede yönetici atamalarında liyakat esasına uyacaksınız. Belediyeyi adalet ile yöneteceksiniz. Biz boşuna mı adalet yürüyüşü yaptık.

"EKONOMİ TEPETAKLAK GİDİYOR"

Demokrasi törpülendiği için ekonomi kan kaybediyor. Demokraside çıtayı aşmak ekonomide de çıtayı aşmayı zorunlu kılıyor. Demokrasiyi önceleyerek ekonomik standartlar geliştirilirse Türkiye kalkınır. Ekonomide ciddi sorunlarımız var. Erdoğan bir yıl önce 'Siz 24'ünde bu kardeşinize yetkiyi verin, dolarla faizle nasıl mücadele yapılır göreceksiniz' dedi. Ekonominin sorumlusu benim dedi, doğru. Her şeyin sorumlusu o. Tek adam rejimi var zaten. Demokrasi yok, ekonomi tepetaklak gidiyor. Sorumlusu benim demek dış güçler sorumlu değil demektir. Yetkiyi aldı ne oldu, devlet aile şirketi gibi yönetilmeye başladı. Sarayda beyefendi, damadı da hazinenin başında. Ekonomide kriz var. Faturayı kim ödeyecek?

"SEVGİ AYRI MEMLEKET AYRI"

Saraya bakıyorum, fatura öder mi? Hayır. Ejder meyvesine kadar her şey var. Rantiye sınıfı var, faizciler. Onların durumu da çok iyi. Faiz arttıkça daha çok para kazanıyorlar. havuz medyası da ekonomik krizden etkilenmiyor. Faturayı kim ödeyecek? Sadece sıradan vatandaş değil, çiftçi ve sanayici. 8 aydır sanayi üretiminde düşüş var. Çünkü talep yok. Son 4 ayda 600 binden fazla kişi icralık oldu. Ekonominin sorumlusu benim diyen kişiye soracaksınız. Sevdiğinizi biliyorum, sevmek ayrı memleket ayrı. Bir kişi işsizlik nedeniyle intihar ediyorsa hepimiz bunu sorgulamak zorundayız. Memleketi bu hale yönetenler getirdi. AK Partili kardeşim bilmelidir ki tek adam rejimi bu ülkeye huzur getirmedi. Devletin çalışmadığını gördük. Ekonominin kontrol edilemediğini gördük. Vatandaşın borç batağında olduğunu gördük. Tek adam rejiminde FETÖ borsası kurulduğunu gördük. Parası olanın dışarıda garibanın içeride olduğunu gördük."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Kılıçdaroğlu'ndan İmamoğlu yorumu: 1989 travması yaşamak istemiyoruz
Ekrem İmamoğlu mazbatasını ne zaman alacak?
Ekrem İmamoğlu, malvarlığını açıkladı

Seçim 2019 Haberleri