Western filmleri, Hollywood’un tarihi kadar, hatta sinemanın kendisi kadar eskidir. İsmi, ondokuzuncu yüzyılda halk tarafından sıkça okunan ucuz romanlara dayanmaktadır. Platolar üzerine inşa edilen Amerikan film endüstrisinin temel türlerinden olan westernlerin izlenmesindeki kolay yapısı, gişede yüksek başarılar elde etmesine ve çok sayıda western yapılmasına olanak sağlamıştır.
Westernler, vahşilik ve uygarlaşma arasında yer alan, genişleyen Amerikan sınırlarının erken dönemlerine yönelik methiyeler olarak kabul edilebilir. “At operası” veya “kovboy filmi” olarak da bilinen western, Amerika’nın geçmişini resmeder.
Westernleri, sadece doğa’da geçen olaylar, iki ırkın mücadelesi veya doğa-insan savaşı gibi algılamamak gerekir.
Televizyonların reyting değerlerinde de gördüğümüz üzere toplumumuz kanun karşında erkeklik onurunu yücelten anlatıları seviyor. Kendi çevreleri, aileleri ya da sadece kendileri dışında hiçbir sosyal düzene uymak zorunda olmayan insanların resmi, işte bu anlatıya hizmet ediyor. Sosyal hiyerarşinin yokluğu vahşi davranışlar içerse de, ne yapıp edilir ve bir şekilde konu “adalet” duygusuna dayandırılır. Bu anlamda westernler aslında birer intikam filmi olarak görülebilir.