Karar Gazetesi Yazarı Oğuz Demir KARAR TV'de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un konuğu oldu. Gündemden düşmeyen döviz endeksli mevduat sistemine talebi değerlendiren Demir, ''Dövize endeksli mevduat sistemi açıklanalı bir hafta oldu henüz çok erken ama BDDK'nın verdiği rakamlara göre hesaplayanlar çok büyük bir çözülme olmadığı söylüyor. Ben sisteme ilgi olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar sistemi anlamadım diyor.'' dedi.
DÖVİZ KURUNUN DÜŞMESİ FİYATLARA NE ZAMAN YANSIR
Döviz kurunun yükselmesiyle artan fiyatlara dövizde yaşanan sert düşüşün ne zaman yansıyacağı sorusunu Demir, ''Doğrudan ithal tüketim mallarında fiyat düşüşü beklemek normal, yerli girdide tam tersi bir durum var yerli girdi pahalı, maliyetlerine yeni yansıtmaya çalışıyor. TÜİK'in enflasyon rakamları yüz de 21'lerde ama biz biliyoruz ki insanlar yüzde 30-40 enflasyon yaşadı. Üretici maliyetleri yüzde 55-60'larda artı. Daha hala orada fiyatlara yansıyan bir maliyet var. Devlet akaryakıtta dolar çok artıyor ben ÖTV'den vazgeçiyorum dedi, ithal girdinin fiyatı düştü biz fiyat düşüşü bekledik Devlet bu kez de millet bu fiyata alıştı dedi ve ÖTV'yi aldı. Aynı şey iş dünyası içinde geçerli, iş dünyası devletten daha az acımasız olan duygusal bir yer değil ki, üzerindeki maliyet yükü var. Yerli maliyet derken şuanda fiyata yansımıyor bunun stokçulukla bir ilgisi yok. Ekonominin matematiği işliyor aynı matematik devlet için işlerken iş dünyası için işlemiz mi?'' şeklinde yanıtladı.
NACİ AĞBAL BU İŞİ HALLETMİŞTİ
Ekonomi de geldiğimiz son durum için Demir, ''Cumhurbaşkanı biraz sabretseydi Naci Ağbal bu işi halletmişti. Mart ayının 18'inde dolar 7.20'lerdeydi. Politika faizi yüzde 19'daydı, hazine tahvilleri yüzde 17'lerdeydi. Haziran ayında Merkez Bankası enflasyondaki gevşeme ile beraber faiz indirim sürecine başlayabilir diye konuşuyorduk. En kötü Eylül ayında enflasyon 10'lara doğru gevşer dolayısıyla faizde gevşer diyorduk. Kabaca her şey eşitken enflasyonun 10'a doğru geldiği, bu fiyat artışlarını görmediğimiz faizlerinde 12 olduğu bir ortam dolayısıyla 5 yıllık tahvil faizlerinin daha aşağıda olduğu, kredi faizlerinin 13-14 olduğu, mevduat faizlerin 11-12'lerde olduğu bir ortamda girecektik sonbahara, ne oldu anlamış değiliz'' dedi.
MEVDUAT SİSTEMİNE İLGİ OLDUĞUNU SANMIYORUM
Gündemden düşmeyen Döviz endeksli mevduat sistemine talebi değerlendiren Demir,
''Mevduat sistemi açıklanalı bir hafta oldu henüz çok erken ama BDDK'nın verdiği rakamlara göre hesaplayanlar çok büyük bir çözülme olmadığı söylüyor. Bakanın söylediği 40 milyar liralık bir TL mevduatının arttığı. Bu dövize endeksli mevduat mı TL vadeli mi onu çok anlamıyoruz. Ben sisteme ilgi olduğunu düşünmüyorum. İbrahim Turan hesaplamış 4 milyar civarı bir rakamdan bahsediyor. Döviz hesapları çözülüyor mu çözülmüyor mu perşembe günü göreceğiz. İnsanlar ben sistemi anlamadım diyor. Sistemi anlamadıklarını söylüyorlar. Yüzde 14 politika faizi var, 3 puan banka veriyor, en fazla toplam yüzde 17, baktın ki dolar 20 arttı bir yılda sana yüzde 3 daha verecek bunun nesini anlamıyorsun diyorum'' dedi.
Demir sözlerine şöyle devam etti:
''Bir yandan enflasyon artıyor. Diyelim ki döviz sıçrayacak ama sistemde en az 3 ay kendimi korumak zorundayım, bu arada paraya ihtiyacım olduğunda ne yapacağım diyor. Ev almak istediğimde yine beklemek zorunda kalacağım. Yani sisteme güven duymuyorlar. Daha önce döviz alan ben niye 12'den döviz satayım ki diyor. Döviz çözüldü de insanlar dövizden vazgeçtiler de döviz düştü değil. Ciddi bir döviz talebi vardı hiç satıcı yoktu. Şuan sistemin tek faydası şu olabilir en azından alım satım başladı.''
HAZİNE İLE BAĞ KURULMUYOR
Hazineden para çıktığında Avrupalı endişeleniyor. Biz de insanlar devlet ödeyecek hazineden çıkacak bana ne diyor. Bunun sebebi ne? sorusuna da cevap veren Demir,
''Hazine ile bağ kurulmuyor çünkü verdiğiniz vergi elinize hiç geçmiyor. İş insanı bu konuda daha bilinçli, kar yaptığında devlete veriyor ve onu çok net görüyor, bu ayrımı yapıyor ama iş insanından daha fazla vergi ödeyen biz bunu umursamıyoruz. Bu bizim hayatımızdaki vergi yükünü çoğaltıyor. Devletin harcamaları için ihtiyaç duyduğu parayı bizden ÖTV, KDV, gelir vergisiyle alıyor. Hazine nakit akışını yönetir. Bundan 3 ay önce hazine yüzde 27'lerde borçlanıyordu şimdi ise yüzde 24 ile borçlanıyor'' dedi ve sözlerine şunları ekledi:
.''Faiz aslında enflasyonu engellenmesi için bir araç, siz faizi çok düşük tutarsanız topluma bir enflasyon bedeli ödetirsiniz. Bunun üzerinden bankaların işlem faizleri var. Ekonomide harcama yapacağımız zaman kredi faizlerimiz var, enflasyonun yüksek olması sebebiyle bankalar enflasyonun yüzde 30 olduğu bir yerde yüzde 20 ile borç veriyorum olmaz böyle diyor. Bir süre sonra yukarı doğru tırmanmaya başlıyor. Böylelikle enflasyonun düşme beklentisi de düşüyor. Hükümetin mantığı, faizler düşecek bankalar düşük faizle kredi verecek, ülke bir yatırım cennetine dönecek, yatırım üretime dönecek sanılıyordu. Faiz düşünce banka faizleri de düşmüyor. Bilakis enflasyonist bir ortamda artıyor.''
TÜRKİYE EKONOMİSİNİ NE BEKLİYOR?
Önümüzdeki süreçte üzerimizdeki sistemik yükün artması dışında piyasada her hangi bir şokun olmayacağını öngören Demir, ''Şuanda yük biriktiriyorlar, sadece kura bakıp faiz indirelim onun dışında bir şeyin çok önemi yok diyor. Geldiğimiz noktada enflasyon, işsizlik, finansal ve faiz yükü birikiyor. Çok ince bir buzun üstündeyiz. Bu ince buza bir şey olmadan seçime gidebilirsek, buralarda kalabilirsek o zaman gündemimiz seçim olabilir. Kurlar piyasa ekseninde devam ederse, siyaset bir risk yaratmayacak sonra orada ne sonuç çıkarsa o zaman o sistemik yük birikmişliğinin Türkiye ekonomisi üzerinde yaratacağı sonuca bakabiliriz'' ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'DE STOKÇULUK VAR MI?
Döviz kurlarında yaşanan sert düşüşün ardından fiyatlarını düşürmeyen ve stokçuluk yaptığı belirlenen işletmelere ilişkin denetimler hızlanmasına da değinen Demir, ''Dünya üzerinde bana bir şirket gösterin ki stok tutmuyor olsun. Türkiye Ekonomisi 2020'nin 3. çeyreğinde nasıl büyüdü, stok yaparak. O zaman stoğa üretim yapılması büyümenin temel dinamiği oldu diyorlardı. Her firma stok tutar. Stokta ki sorun şudur, o mal rafa gitmiyorsa sorundur. yani üretilen mal rafa gitmiyor ve fiyatların şişmesine sebep oluyorsa ihanettir. Herkes raflarda şuan her şeyi bulabiliyor. Cumhurbaşkanı bununla övünüyordu Almanya'da insanlar mal bulamıyor bakın biz mal tedariğinde hiç bir sorun yaşamıyoruz diye. Düşününce demek ki bizde öyle bir stokçuluk yok'' dedi