DEMET İLCE | KARAR
Elif Çakır ve Yıldıray Oğur, haftanın ilk 3 günü Bi'Karar Ver'de yazılı, görsel ve dijital medyada öne çıkan haberleri yorumluyor. Bu kez konuk, Ankara Enstitüsü Araştırma Direktörü Hatem Ete oldu. Ete Sedat Peker'in videolarındaki iddialar üzerine çarpıcı çıkarımlarda bulundu. Ete üçüncü ittifak tartışmalarına da değindi.
"SOYLU'NUN STRATEJİSİ PEKER'DE DUVARA ÇARPTI"
Suç örgütü lideri Sedat Peker 7. videosunu da yayınladı. Her videosunda farklı iddialar ortaya atan Peker'in açıklamalarına iktidarın suskun olması, kamuoyu nezdinde tartışma konusu oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik iddialarına, Soylu'nun yeterli karşılık vermemesi ise dikkat çekti. Bu durumun sebebini Ete şöyle özetledi:
"Önce Berat Albayrak'la başlayan sonrasında da Albayrak ile devam eden, AK Parti içerisinde 'Süleyman Soylu'nun üstlendiği işlev nedir?'e yönelik bir durum vardı. Bu bir kararsızlık durumuydu. Fakat bu durum, AK Parti iktidarında yeni yaşanan bir durum. O yüzden özgün bir anlamı da var. Diyelim ki önceki dönemlerde bir Cumhurbaşkanı'nın bir bakanı görevden alması, Süleyman Soylu'nun dediği gibi gerçekten iki satırlık bir kararnameyle yapılan bir şeydi, bunun örneklerini gördük. Fakat bu tartışmanın ortasında Soylu'yu görevden almak siyasi bir tavır anlamına da gelebilir. Bu işi zorlaştırdı bence.
Soylu'nun kritik dönemlerde en öne atlayıp, sansasyonel açıklamalarla meseleyi kendisine bağlaması, bakanlığını tahkim eden bir şey. Bugüne kadar sürekli sürdürdüğü bir strateji. Burada beklemediği bir yöne doğru gidiyor. TRT Haber'deki performansı ve açıklamalarıyla süreci siyaseten iyi yönetmediği için bu biraz daha kronik bir hale geldi. Mesela Boğaziçi Rektörlüğü ile ilgili tartışmalarda mesele Milli Eğitim Bakanlığı ilgili olmasına rağmen, konu Süleyman Soylu üzerinden tartışıldı. Pandemi dönemi boyunca çıkan genelgelerde öncelikli olan bakanlar var. Fakat kamuoyu bu meseleleri sürekli Soylu üzerinden tartışıyor. Bu bir, Soylu'nun bakanlık yapma ve siyaseten etkinliğini koruma stratejisi. Bu strateji Peker örneğinde duvara çarptı."
İKTİDAR VE PEKER ORTAKLIĞI NEDEN BOZULDU?
"Bu tamamen, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü sonrası kurgulanan siyaset anlayışının patlamasının, çok somut bir örneği. Hukuk ve siyaset anlayışının, iktidar mimarisinin ürettiği çok beklenir ve olağan bir yansıması. Neden bugün patlıyor? Bu patlamaya mukadder bir durumdu. Bu kurgu, bunu üretecekti. Tam da çok zamansal olması gereken, belli bir zaman için kurgulanması, siyasal teori açısından anlaşılabilir görünen bir durum. Bir istisna halinin, zamanla sağladığı avantajlar dolayısıyla, kalıcı bir iktidar anlayışına dönüştürülmesi. Demokrasinin, özgürlüklerin, medyanın vs. belli bir süreliğine emaneten razı olunan bir desteğin, bu tür siyasetleri sürdürmek üzerinden kalıcılaştırılmasının üreteceği patlamalar, bugün değilse de yarın patlayacaktı.
"İKTİDAR KONUŞMA ZORLUĞU ÇEKİYOR"
İktidarın Peker'in iddiaları karşısındaki suskunluğu değerlendirmeye devam eden Ete, olan bitenin stratejik sessizlik değil, bir konuşma zorluğu olduğunu söyledi. Ete, "İktidarın bulabildiği tek çözüm, susmak" diyerek tepkisini gösterdi. Peker'in Soyluya yönelik ithamlarından sonra Soylu'nun istifa etmesi beklenirken, görevden alınmaması da tepki çeken konulardan oldu. Ete buna şöyle açıklık getirdi:
"Bu tartışmanın ortasında Soylu'yu görevden almak, siyasi bir tavır anlamına gelebilir. Bu, durumu zorlaştırdı bence."
Gündemden düşmeyen Peker'in açıklamalarını değerlendiren Ete, siyasi partilerin bu konuları konuştukça siyasal söylem üretemediklerini aktardı:
"Siyaset, ifşaat yapma meselesi değil. Siyaset, bunu bir siyasal duyguya dönüştürme meselesi.
Partiler tekil meseleler üzerinde konuştuklarında, asıl yapmaları gereken siyasal söylem üretme meselesinden uzaklaşıyorlar."
"ÜÇÜNCÜ İTTİFAKI RİSKLİ GÖRÜYORUM"
Ete üçüncü ittifak tartışmalarını da değerlendirdi:
"Muhalefetin siyaset kurgusuna şu yüzden itiraz ediyorum; İYİ Parti etrafında sağ blok ittifakı kurulması, bence siyasetten kaçmanın yoluna dönüşüyor. Ben bunu riskli görüyorum. Şu anda yeni bir siyasal model öneremeyen ve yeni bir söylem üretemeyen iktidarın yaşadığı sorunları yaşıyoruz. Muhalefet buna cevap değil. Buna alternatif olamıyor. Bence seçmen gözünde 'bu iktidar bizi yarına taşımayabilir' duygusu yavaş yavaş şekilleniyor. Muhalefet bizi yarına taşıyabilir mi duygusu da henüz yerleşmiş değil.
Muhalefet, 'ben seni bu iktidar döneminde yaşadığında sıkıntılardan çıkarıp, sıkıntı yaşamayacağın bir ülke yönetimine taşımanın uygun adayıyım' mesajı veremiyor. Bu yüzden bu tür elitler arası ittifak dinamikleriyle vakit harcıyor. Buraya harcanan enerjinin yeni bir Türkiye tahayyülüne ve yeni bir siyasi diline verilmesine, iktidarın herkese kabul ettirdiği defansif ve ayrıştırıcı siyaset diline alternatif bir siyaset dili üretmeye hasredilse bu mühendisliklere ihtiyaç olamayabilir. Seçim arefesinde bu meseleler tartışılabilir. Bugünden seçimlere 1-1 buçuk yıl varken bütün siyasi partileri kapattırıp yeni bir kimlikle siyaset yapmalarını önermenin, pratik nasıl bir sonucu öngörülüyor. Ben bunu anamıyorum."
Ele alınan diğer başlıklar şöyle:
Hatem Ete: Erdoğan'ın yürüttüğü siyasal strateji yürümüyor. Cumhur İttifakı'nın kurgusunun 31 Mart'ta işlemediği görüldü. Erdoğan uygun bir siyasal söylem inşa edemedi.
İktidar bugüne kadar bütün anketleri değiştirecek büyük oy kaymaları yaşamadı ama tam da yaşanmasının eşiğindeyiz.
Terör üzerinden siyaset dizayn edemezsiniz. İktidar bir zamanlar iyi sonuç aldığı durumu
kullanmaya devam ediyor. Oyuncak bozuldu. Bu oyuncağı artık rafa kaldırmak lazım. Beka siyasetinin Türkiye'de karşılığı kalmadı.
İktidarın belirlediği söylemsel sınırlara riayet ederek, muhalefet alternatif bir siyaset üretemez.
Güçlü bir iktidar var, gücü azalıyor, öte taraftan parça parça dağılan bir muhalefet var. Eğer bu muhalefet birleştirilip, ortak adayda anlaşıp, güç birliği yapabilirse, önümüzdeki seçimleri kazanıp Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı'ndan indirebilir."