Yaklaşık 40 yıldır İtalya’da yaşayan yönetmen ve senarist Ferzan Özpetek’in “İlk Türk filmim” dediği İstanbul Kırmızısı’nın İtalya tanıtımı yapıldı. Türkiye’de 3 Mart’ta gösterime girecek olan İstanbul Kırmızısı’nın oyuncu kadrosunda Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün, Mehmet Günsür, Nejat İşler, Çiğdem Onar, Serra Yılmaz ve Zerrin Tekindor gibi isimler yer alıyor. Film, 20 yıldır Londra’da yaşayan yazar Orhan Şahin’in, yönetmen Deniz Soysal’ın ilk kitabı üzerine çalışmak için birkaç günlüğüne İstanbul’a gelişi, yönetmenin aniden ortadan kayboluşu ve burada tanıştığı Neval’le birlikte aşkı buluşunu konu ediniyor.
Ferzan Özpetek’in, iki ay önce vefat eden annesi Nesrin Subaş Özpetek’e adadığı ve aynı adlı romanından yola çıkarak tamamını İstanbul’da çektiği 11’inci filmi İstanbul Kırmızısı’nın (Rosso İstanbul) basın gösterimi Roma’da yapıldı. Özpetek, İtalya’da 2 Mart’ta, 200 salonda gösterime girecek olan filmin başrol oyuncuları Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün ve Mehmet Günsür ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Yönetmen ve oyuncular toplantı öncesi fotoğrafçılara poz verirken, özellikle Tuba Büyüküstün büyük ilgiyle karşılaştı. Büyüküstün, “Çok güzel bir kadın” şeklinde yorumlar yapan fotoğrafçılara uzun süre poz verdi.
İNSANLARIN DUYGU DURUMUNU ANLATTIM
İlk filmi 'Hamam’dan 20 yıl sonra ilk kez İstanbul’da film çeken Özpetek basın toplantısında, Türkiye’deki gelişmeler ve orada film çekerken nasıl bir atmosfer bulduğuna ilişkin sorularla karşılaştı. Ünlü yönetmen bunlara, “Bugün buradaki gazetelerde okuduğunuz ve TV’lerde gördüğünüz hiçbir şeyi bulamazsınız orada. İnsanların duygu durumları ve havası önemli, çünkü şehri şehir yapan insanlardır. Beni ilgilendiren de bu. İnsanların polisle çatışmasını filmime taşımak çok kolay olurdu. Siyasi bir söyleme girmek yerine, ben insanların duygu durumunu; karakterlerin huzursuzluğunu, şehirdeki belirsiz duygusunu anlatmayı tercih ettim” diye karşılık verdi.
JAMES BOND’TAKİ GİBİ KAPALIÇARŞI ÇEKMEK İSTEMEDİM
James Bond gibi Türkiye’de çekilen birçok filmde Kapalı Çarşı ve bilindik bazı yerlerin kullanıldığını söyleyen Özpetek, kendisinin ise çok etkileyici bulduğu gökdelenlere de yer vererek, İstanbul’un başka yüzünü de gösterdiğini anlattı. İlk kez bir filminde yok denecek kadar az müziğe yer veren ve çekimlerden önce 18 gün boyunca kaydettikleri İstanbul’daki iş makinelerinin, ezanın, martıların, Boğaz'ın sularının sesini filminde kullanan Özpetek, Türkiye’deki gösterimi için hazırlanan versiyonunda ise daha fazla müzik olacağını söyledi.
İSTANBUL’U İLK KEZ BU FİLM SAYESİNDE GÖRDÜM
Halit Ergenç de, henüz filmi izlemediğini ve çok merak ettiğini söyleyerek, “Çekimler sırasında Ferzan’ın görmek istediği ve sevdiği şekilde bir İstanbul yaşadık. Bu da benim için bir sürü yenilik barındırıyordu içinde. Bunlardan bir tanesi, bir yalı hayatıydı. İstanbul’dan bildiğiniz gibi bir deniz geçer ve ikiye böler, aynı zamanda Asya ile Avrupa’yı birleştirir. Fakat siz İstanbul’da yoğun çalışan ve yaşayan bir insan olarak bu özelliğini görmezsiniz” diye konuştu. Ergenç, kendisini en çok etkileyen şeyi, “Sabah erken saatte yalıya çekime gittiğimizde, İstanbul Boğazı’nı kimse yokken ve insanların küçük kayıklarla boğazda gezdiğini görmek oldu. Doğduğumdan beri İstanbul’da yaşıyorum, ama ilk defa İstanbul’u bu şekilde, bu film sayesinde gördüm” diye anlattı. Ergenç, “Çok güzel, aşık olduğunuz bir kadını, sabah uyurken yatakta izlemek gibi. Hepinize tavsiye ederim, İstanbul’a gelirseniz sabah erken saatte Boğaz’ı bir kayıkla dolaşın” diye İtalyan gazetecilere tavsiyede bulundu.
HALİT ERGENÇ İÇİN 'ARJANTİN’İN BRAD PITT’İ' DİYORLAR
Basın toplantısının ardından Ferzan Özpetek, Tuba Büyüküstün ve Halit Ergenç Doğan Haber Ajansı’na (DHA) söyleşi verdi. Filmin başkahramanı Orhan karakteri için ilk olarak Halit Ergenç’le görüştüğünü anlatan Ferzan Özpetek, şöyle devam etti: “Sonra hikaye tamamen değişti. İngiliz bir oyuncuya (Colin Firth) gittik. Sonra o olmadı. Tuba ve Halit’in ne kadar meşhur olduklarını daha yeni yeni anlıyorum. Benim yönetmen yardımcım Halit için “Arjantin’de o Brad Pitt gibi, onun ismine dükkanlar var, diyor. Onları filme almak iyi oldu.”
FERZAN’A SENELER ÖNCE CV’Mİ GÖNDERMİŞTİM
İlk defa çalışma fırsatı bulduğu Ferzan Özpetek’in hiçbir filmini kaçırmadığını söyleyen Halit Ergenç, şöyle konuştu: “Seneler evvel Betül Mardin vasıtasıyla kendisine, ‘bu dünyada ben de varım’ demek için bir CV’mi göndermiştim, kendisiyle çok çalışmak istemiştim. O, benim için özel bir insan. Sonra kendisiyle bir görüşme yaptım, sonradan bu film için olduğunu anladım. Ama sonradan bir ses çıkmayınca çok üzülmüştüm.” Ergenç, Özpetek’le çalışmaktan keyif aldığını şu sözlerle ifade etti: “Dizide çalışınca belli bir noktaya kadar karakter size ait. Karakterin gelişiminde ve yaratımında çok ciddi bir payınız oluyor bazen, yazardan ve yönetmenden de fazla olabiliyor. Ferzan’la birlikte benim hayatımda bambaşka bir kapı açıldı. Bütün karakterlere ve hikayeye Ferzan hakim olduğu için sete hiçbir şey hazırlamadan, boş bir kâğıt gibi gitmek ve Ferzan ne istiyorsa o yöne evrilmek gerçekten çok keyifliydi.”
Ferzan Özpetek’in, çok takip ettiği yönetmenlerden biri olduğunu anlatan Tuba Büyüküstün ise “Takip ettiğin bir yönetmenle çalışmak büyük bir şans. Ferzan’ın filmlerinde sanki hep yeni biriyle tanışıyormuşum hissi yaşıyorum. Onunla çalışmak heyecan vericiydi. Ferzan, gören ve ne istediğini iyi bilen bir yönetmen” ifadesini kullandı.