KENAN BUTAKIN/İSTANBUL
Cambridge Analytica adlı veri analiz şirketinin Facebook hesapları üzerinden topladığı 50 milyon kişiye ait özel bilgileri, ABD Başkanlık seçimleri ve İngiltere’deki Brexit referandumunda kullandığının ortaya çıkması tüm dünyada sosyal medya alarmına neden oldu. Skandalın ardından tüm dünyada başta Facebook olmak üzere sosyal medya plartformlarına gösterilen tepkiler giderek büyüyor. Sadece Facebook değil, tüm sosyal medya platformlarınde kişisel verilerin güvenliği de tartışmaya açıldı. Peki bu mecralar nasıl çalışıyor, ihlal nerede başlıyor. Bilişim uzmanları KARAR’a milyarlarca dolarlık bir sektör oluşturan ‘data çarkı’nı anlattı. Bilişim alanında çalışmalar yürüten Avukat Mehmet Pehlivan, dikkat çeken bir tehlikeye değinerek, görünürde para vermeden kullandığımız birçok sanal hizmetin bedelini kişisel verilerimizle ödediğimizi kaydetti. Bu konuda neredeyse hiçbir kullanıcının okumadığı kullanıcı sözleşmelerine dikkat çeken Pehlivan, şunları kaydetti: “İnternette bize sunulan arama motoru, e-mail, sosyal ağ gibi ücretsiz ve aynı zamanda günlük hayatımızın neredeyse tamamını kapsayan hizmetlere sonsuz güveniyoruz. Ama görünürde para vermeden kullanıyor olsak da aslında bu hizmetlerin bedelini mahremiyetimiz ve kişisel verilerimizle ödüyoruz. Bu konuda kullanıcı sözleşmeleri ön plana çıkıyor. Öyle ki, ortalama 47 sayfadan ve 3294 kelimeden oluşan ve hiç kimsenin okumadığı fakat okunmamasına rağmen herkesin onayladığı sözleşmeler bunlar. Onaylamanız yeterli oluyor. İşte bizim için karanlık tarafa geçiş böyle başlıyor.”
Onaylanan kullanıcı sözleşmelerinin ardından başlayan süreci anlatan Pehlivan, birkaç tıkla onaylayıp geçtiğimiz bu sözleşmelerin tehlikelerine dikkat çekerek, “Onay verdiğimiz sözleşmelerinin ardından, kimleri aradığımız, kimlerle mesajlaştığımız hepsi rahatlıkla takip edilebilir” dedi. Pehlivan ayrıca, popüler uygulamalar dışında interneti sadece kullanırken de kişisel verilerimizi fark etmeden aktardığımızı söyledi. İnternetteki gezinmeler sırasında kullanıcı profilimizin oluşturulup takip edildiğini kaydeden Pehlivan, “Diyelim ki bir arkadaşınız tatile gidelim diye bir e-posta gönderdi. Bu mesajı açtığınız anda, hemen yanında tatil ve uçak şirketleri ile ilgili reklamları görmeye başlıyorsunuz” örneğini verdi.
İNTERNETTE OLDUĞUMUZ HER AN PROFİLLENİYORUZ
Siber Güvenlik Uzmanı Celil Ünüver, internet gezintilerinden de kolaylıkla profil çıkarıldığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Kişisel verilerimiz sadece internette takip ettiğimiz internet sitelerinden, gazete ve yazarlardan da profillenebilir. Siyasi görüşümüz de aynı şekilde profillenebilir. İstihbarat örgütleri de insanları profillemek açısından bunu yapabiliyor. Örneğin Mescidi Aksa’yı ziyaret eden bazı kişilerin Whatsapp konuşmalarından ve internet gezintilerinden dolayı profillenip Filistinli örgütlere yardım ettikleri gerekçesiyle sorguya alındıkları durumlar da ortaya çıkmıştı.”
ÖRTBAS EDEMEYİNCE ÖZÜR DİLEDİ
Cambridge Analytica skandalından sonra ortadan kaybolunca tepki çeken Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’den özür açıklaması geldi. Ancak Facebook patronunun, ihlalleri iki yıldır örtbas ettiği ve son skandal haberini de yayından kaldırtmaya çalıştığı ortaya çıktı. Zuckerberg, önce yazılı bir açıklamayla, sonra da CNN kanalına verdiği röportajda 2016 başkanlık seçimlerine Rusya’nın müdahalesi ve Facebook üzerinden yalan haberlerin yayılması gibi konulara yeterince hakim olmadıklarını söyledi. Zuckerberg, Cambridge Analytica gibi usulsüz olarak kullanıcı verilerini toplayan uygulamalar olup olmadığını da ‘adli tıp’ hassasiyetiyle inceleyecekleri sözünü vererek özür diledi. Ancak skandalı ortaya çıkaran Guardian ve Observer muhabiri Carole Cadwalladr, Twitter’dan yazdığı mesajlarda durumun bilinmeyen yüzünü ortay akoydu. Cadwalladr, “Zurk ortaya çıktı. Ama gazetecilerin bu konuya ilişkin sorularını iki yıldır neden yanıtlamadığını ve son haberimizi neden yasal yollarla yayından kaldırtmaya çalıştığını açıklamadı” diye yazdı.