Çeşitli programlara katılmak üzere Ordu'ya gelen Ağıralioğlu, partisinin il ve Altınordu ilçe başkanlığını ziyaret etti.
Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ağıralioğlu, Türkiye'nin otomobilinin çok gecikmiş bir hamle olduğunu belirterek, bu adımların daha evvelden atılması gerektiğini söyledi.
Ağıralioğlu, milli otomotivi üretme iradesinin kıymetli bir irade olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanlığı makamı dahil devletin bütün üst düzey bürokrasisinin 146 bin makam aracı var. Bu kadar makam aracı olan bir ülkenin çok ciddi bir iradeyle kendi otomobilini üretmesi lazım. Bu kıymetli bir iştir. Bizim milli otomobilimize, bizim ürettiğimiz Türk markası ürüne dünyanın diğer devletlerinin binmesi ve tercih etmesi lazımdır. İnşallah bunun başlangıcı olur. İradeyi kıymetli görüyoruz ama bu iradeyle birlikte fabrikayı ve üretimi de görmek istiyoruz."
Süreci oldukça dikkatli izlediklerini dile getiren Ağıralioğlu, bu anlamda atılan olumlu adımları da desteklediklerini aktardı.
- Libya tezkeresi
Ağıralioğlu, Libya'ya asker gönderme tezkeresine ilişkin soru üzerine, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yarın gelerek genel başkanlarına bilgi vereceğini belirterek, parti olarak brifing alacaklarını, gerekli hassasiyetlerin burada dillendirileceğini söyledi.
Prensip olarak sınır ötesi operasyonlarla ilgili Türkiye Cumhuriyeti devletinin sorumluluklarını taşıması gereken her yerde bu yetkiyi vermekten imtina etmediklerini kaydeden Ağıralioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye'de bunca ağır bedel ödemişken Türkiye Cumhuriyeti devletinin menfaatlerini korumak için her türlü şeyi göze alalım ama bir maceraya atlamayalım. Bizim orada hassasiyetimiz şu. Asker gönderme işine negatif bakıyoruz. Akdeniz'deki haklarımızı korumak için Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücü ve kuvvetinin bu işe yeteceğine inanıyoruz. Bunun için masada gücümüzle kuvvetimizle bulunalım ama Libya'daki bir iç savaşın unsuru haline getirecek riskli adımlara karşı da temkinli olalım."
Ağıralioğlu, devleti sadece kalbinin değil, aklının da yönettiğini ifade ederek, "Suriye meselesinde bizim bir kalbimiz vardı. Biz Suriye'de toprak kazanmak, petrol hevesiyle ya da oranın kaynaklarını suistimal etmek gibi bir hevesle orada hata yapmadık. Biz orada kalbimizle hata yaptık. Bizim merhameti suistimal ettiler ama biz çok büyük bir bedel ödedik. 40 milyar dolar bir paradan bahsediliyor. 4 milyon misafir ağırlıyoruz. Bu da kaldırılamaz bir yük haline geldi. Biz oradaki kalbimize bir şey demiyoruz ama şimdi bu kalbe bir akıl lazım. Biz maceraya atılamayız." diye konuştu.