Ağbal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de finansal piyasalarının derinleşmesini sağlamak için Türkiye Varlık Fonu, gayrimenkul sertifikası, İslami finans olarak adlandırılan yeni enstrümanları peyder pey sisteme dahil ettiklerini belirterek, bunun sermaye piyasaları, sermayenin tabana yayılması ve uzun vadede tasarrufların özendirilmesi bakımından önemli olduğunu söyledi.
İstanbul Finans Merkezi ile ilgili çalışmaların devam ettiğini belirten Ağbal, bu konuda Maliye Bakanlığı olarak kanun hazırlıklarına başladıklarını bildirdi.
Söz konusu merkezin İstanbul'da belli bir bölge içinde yapılandırıldığını hatırlatan Ağbal, "Binaları yapmak tek başına yetmez, (yatırımcılara) 'gelin' demekle de gelinmez. İstanbul Finans Merkezi eğer ileriye dönük iddialı bir proje olacaksa, diğer rekabet içinde olduğumuz finans piyasaları ne imkanlar sunuyorsa, biz o imkanları aynen, hatta daha fazlasıyla sunacağız." görüşüne yer verdi.
Bu kapsamda finansal piyasalardaki işlemler üzerindeki vergi yüklerini diğer ülkelerden daha rekabetçi hale getireceklerini söyleyen Ağbal, şunları kaydetti:
"Bu piyasalar çok nitelikli insanların, nitelikli çalışanların bulunduğu piyasalardır. Bu piyasalara, bu alana nitelikli insanları çekecek birtakım teşvikler getirmemiz lazım. Bu insanlar o kadar hassas ki istediği ülkede istediği parayla zaten kazanç elde edebiliyor. Şu anda rekabet içinde olduğumuz finans piyasalarında, oradaki çalışanlar hangi sistemde avantajlılarsa biz onların daha fazlasını vereceğiz. İstanbul Finans Merkezi Kanunu Tasarımızın temel amacı bütün bu avantajları, imkanları, buradaki aktörlere sunmak. Uluslararası finans kuruluşları buraya gelecekler. Buraya geldikleri zaman onlara birtakım koşullar sağlamamız lazım. Diğer finansal piyasalardaki avantajları gözden geçiriyoruz, paydaşlarımızla istişare yapıyoruz. Yakın bir zamanda inşallah bir çerçeve, İstanbul Finans Merkezi Kanunu'nu çıkaracağız. Bu işin kurumsal yapısı, yatırımcılara sağlanacak destekler ve teşvikler, vergisel avantajlar, vergi benzeri konularda sağlanacak avantajlar, burada yapılacak finansal işlemlerde, o işlemlerin yapılmış olduğu platformlarda güvencelerin, standartların oluşturulması... Bunların hepsini yani bütün eksenlerde ne yapmamız gerekiyorsa, bu kanunla düzenleyip inşallah Bakanlar Kuruluna getireceğiz."
2017'DE HAZIR
Hükümetin 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki dönemde yaptığı önemli düzenlemelerden birinin de Türkiye Varlık Fonu Kanunu'nun yürürlüğe girmesi olduğuna işaret eden Ağbal, buna ilişkin çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Türkiye Varlık Yönetim Şirketi'nin kanunla oluşturulduğunu ve bunun altında da fonlar kurulacağını anımsatan Ağbal, şöyle devam etti:
"Bu şirketin çalışma usulü ve esaslarının Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmesi gerekiyor. Bu noktada Özelleştirme İdaresi Başkanlığımız (ÖİB) gerekli çalışmaları tamamladı. Bakan olarak Başbakanlığa, Türkiye Varlık Yönetim Şirketinin çalışma usul ve esaslarına ilişkin Bakanlar Kurulu kararını sevk ettim. Çok yakın bir zamanda Bakanlar Kurulunda bu kabul edildikten sonra şirketin çalışma esas ve usulleri belirlenmiş olacak. İkinci önemli adım da şirketin kuruluşu. Kanunla şirket kurulmuş oldu, ama Türk Ticaret Kanunu'na göre bir ana sözleşmesinin üretilmesi gerekiyor. ÖİB bu çalışmaları tamamladı. Önümüzdeki günlerde şirketin ana sözleşmesi de oluşmuş olacak. Ardından bu şirketin yönetim organları teşekkül ettirilecek. Kanuna göre yönetim kurulu başkan ve üyeleri ve genel müdür, Başbakan tarafından atanacak."
Söz konusu şirketin kuruluşu için ÖİB'den 50 milyon liralık bir kaynağı transfer edeceklerini belirten Ağbal, 2017 yılı başında, Türkiye Varlık Fonu'nun kurumsal düzenlemelerini tamamlamış, örgütsel düzenlemelerini hayata geçirmiş, çalışmaya hazır bir vaziyete geleceğini bildirdi.
"KAYNAK ÜRETİLMESİ İLGİLİ HAZIRLIKLAR DEVAM EDİYOR"
Fon'un kanunda öngörülen kaynakları bulunduğuna dikkati çeken Ağbal, ÖİB'nin özelleştirme gelirlerinden elde ettiği nakit fazlasının, özelleştirme programındaki varlıkların, kamunun elindeki nakit fazlasının ve finansal piyasalardan yapılacak borçlanmaların Fon için kaynak olduğunu kaydetti.
Ağbal, bu konuda gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcılar nezdinde çalışmaların devam ettiğini bildirdi. Birçok ülkenin varlık fonlarıyla ilgili birbirleriyle iş birliği yaptığına dikkati çeken Ağbal, Türkiye Varlık Fonu'nun da dışarıda yatırımcılar nezdinde ilgi, çekim merkezi haline geldiği söyledi.
Bu konuda farklı farklı teklifler, görüşmeler olduğunu, ülkeler arasında zaman zaman istişareler yapıldığını anlatan Ağbal, "Daha önce Rusya ile de böyle bir ortak yatırım fonu kurulması konusu görüşülmüştü." dedi.
Fon'un bir an önce hayata geçmesi, amaçlanan işlerin yapılması noktasında, kaynak üretilmesiyle ilgili hazırlıklara devam ettiklerini dile getiren Ağbal, "Özelleştirme kanalından gelecek kaynakların artırılması için özelleştirme portföyüne alınabilecek diğer varlıklar ve şirketler neler olmalıdır noktasında Maliye Bakanlığı, ÖİB olarak çalışmalarımız var. Bu varlıkların menkul kıymetleştirilmesi suretiyle Türkiye Varlık Fonu'na nasıl kaynak edebiliriz, bu konuda çalışmalar var." ifadelerine yer verdi.
"TASARRUF ORANLARI YUKARIYA ÇEKİLECEK"
Türkiye'de tasarruf oranlarının istenilen seviyede olmadığına da değinen Ağbal, bu oranları yukarıya çekecek düzenlemeleri art arda yaptıklarını hatırlattı. Ağbal, Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) devlet katkısının yanı sıra son olarak otomatik katılıma dayalı BES'i hayata geçirdiklerini, Ocak 2017'de uygulamaya girecek sistemle orta ve uzun vadede çok ciddi bir kaynağın birikmesini beklediklerini ifade etti.
BES'e mevcut yapısı itibarıyla her sene devlet bütçesinden kaynak aktardıklarını anımsatan Ağbal, gelecek yıl da bütçeden sisteme 3,9 milyar liralık katkı vereceklerini söyledi. Ağbal, "Türkiye Varlık Fonu uygulaması, BES sistemi, BES'e otomatik katılım, çeyiz hesabı, konut hesabı, sermaye piyasalarında vadeye bağlı olarak vergi oranlarının aşağı düşürülmesi gibi yaptığımız bütün düzenlemeler orta ve uzun vadede tasarruf oranlarını yukarıya çekecek." dedi.
ANKARA/AA