atı dünyasında IŞİD terörü ve sığınmacı krizi nedeniyle yükselen İslamofobi’den Okyanusya da nasibini aldı. Ancak aşırı sağcıların hedefinde bu kez Müslümanlar değil, onlarla dayanışma gösteren solcular vardı. Avustralya’nın Melbourne kentinde aşırı sağcı Birleşik Vatanseverler Cephesi (UPF) ile ırkçılık karşıtı sol grupların aynı noktada eylem düzenlemesi çatışmaya neden oldu. Morelan bölgesinde UPF taraftarları “Aşırı solu durdur” sloganıyla bir araya gelirken, sol gruplar “Moreland ırkçılığa hayır diyor” pankartının arkasında toplandı. Gösteriler kısa sürede çatışmaya dönüştü.
Olayların ardından Avustralya siyasetinde ‘ırkçılık’ tartışması başladı. Başbakan Malcolm Turnbull, ırkçılığın üstesinden gelmenin halen “Devam eden bir süreç” olduğunu belirtirken, ülkesinin başarılı bir ‘çok kültürlülük’ örneği sergilediğini savundu.
‘IRKÇILIK ÇOK YAYGIN’
Muhalafetteki İşçi Partisi’nin lideri Bill Shorten, ülkede ırkçılığın yaygın olduğunu ve son olayların da bunu gösterdiğini dile getirdi. Avustralya’da geçen yıl IŞİD’in rehine eylemi ve ülkeye gelen göçmenler, aşırı sağcı hareketlerinin yükselmesine neden olmuştu.
MÜLTECİLER BAHANE KADIN DÜŞMANLIĞI ŞAHANE
New Statesman dergisinin yazarı Laurie Penny, Batı’daki aşırı sağ hareketlerin kendilerine ‘kadınları koruma’ misyonu biçmesini eleştirerek “Kadınları ‘koruyan’ şovenistlerden bizi kim koruyacak?” diye sordu. Yazar, ABD Başkan adayı Trump ve Almanya için Alternatif gibi siyasiler ve kurumların, Müslümanları kadınlarına bir tehdit olarak gösterdiğini, bu şekilde kendi erkek egemen eylem ve söylemlerini örtmek istediklerini savundu. Irkçılığın tarihte de kadınları koruma söylemiyle meşrulaştırıldığına dikkat çeken Penny, geçmişte Amerika’da pek çok siyahinin bu gerekçeyle ırkçı cinayetlere kurban gittiğini hatırlattı. Penny ayrıca siyahi, göçmen ya da feminist kadınlarınsa bu ‘koruma’dan nasibini alamadığını dile getirdi.