ERKUT TEZERDİ
Üçü de afroamerikan ve kadın... Katherine G. Johnson matematikçi, Dorothy Vaughan bilgisayar uzmanı, Mary Jackson mühendis. Eğer bu üç kadın olmasaydı, ABD soğuk savaş yıllarında Rusya’ya karşı uzay yarışını kaybederdi. Şu zamana kadar adları pek bilinmeyen bu kadınların gerçek başarı öyküsünü izleyiciyle buluşturan ‘Gizli Sayılar’ (Hidden Figures), ABD’li yazar Margot Lee Shetterly’nin çok satan romanından beyazperdeye uyarlandı. 60’lı yılların başında Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nde (NASA) görev alan siyahi kadınların sosyo-ekonomik mücadelesine dramatik ve mizahi bir dille yaklaşan film, 89. Akademi Ödülleri’ne ‘en iyi film’, ‘en iyi yardımcı kadın oyuncu’ ve ‘en iyi uyarlama senaryo’ kategorilerinde aday. Tıpkı 2005 yılında Oscar Ödülü’nü kucaklayan ‘Crash’ gibi ‘Gizli Sayılar’ da Oscar töreninde bir sürpriz yaşatabilir.
ABD TOPLUMU İKİYE AYRILMIŞ
Amerikan tarihi ‘gördü ve yükseltti’ misali artışa geçen soykırımlar, ırkçılık ve ötekileştirmelerle dolu. 1965’te afroamerikan, yurttaş hakları hareketi savunucusu Martin Luther King önderliğinde ünlü özgürlük yürü- yüşü gerçekleşene dek de abartılı durum devam ediyor... 60’lı yılların başında eyaletlerin neredeyse tamamında siyahilerin çeşmeleri, tuvaletleri, kurumsal dairelerde yemek yeme bölümleri, çalışma alanları, otobüste oturacakları yerler, kütüphaneleri, okulları, hastaneleri, kuaförleri, hatta iş yerlerinde demlikleri bile farklı. Araç ve gereçlerin üzerinde ‘siyahlar için’ ibaresi yer alıyor. Bu, başlı başına bir dram. ABD toplumu siyah ve beyaz diye ikiye ayrılıyor. İşte böyle bir dönemde üç kadın NASA’da varolma savaşı veriyor.
RUSLAR ASLA ÖNE GEÇMEMELİ
Üç kadının tek silahı orantısız zeka. Matematikten, bilgisayar yazılımlarından ve roket biliminden çok iyi anlayan kadınlar, ataerkil düzenin getirisi erkek hegemonyasıyla mücadele ediyor. Fakat mevzu NASA yani roketlerin uzaya gönderilmesi oldu mu en azından işler bir nebze kolaylaşıyor. Tabii bu basit olduğu anlamına gelmiyor, yalnızca Rusların başarıları karşısında çaresiz kalan ABD’de fırsat eşitliğine dayalı liberal vizyon benimseniyor. Kadınlar ten rengi önemsenmeksizin NASA’da işe alınıyor. Ancak o yıllarda hem siyahi hem de kadın olmak, hayata doğuştan 10-0 geride başlayacağınız anlamına geliyor. ‘Gizli Sayılar’ bu farkı zekayla kapatırken eşitliğe dikkat çekmeye çalışıyor. Uzaya astronot gönderilecek roket için algoritma ve koordinatların yazılması gerekiyor. Bunu matematikçi Katherine G. Johnson yapıyor. Hesaplamalar için kullanılan IBM bilgisayarın programlanmasından Dorothy Vaughan anlıyor. Dayanıklı roketlerin tasarlanmasında da Mary Jackson etkin rol oynuyor.
SEN SİYAHSIN ÇAYI BAŞKA DEMLİKTEN İÇ
‘Gizli Sayılar’ın yönetmeni Theodore Melfi, akıcı bir film çekmiş. Keza oyuncuların seçimi de adeta nokta atışı. Filmde Katherine G. Johnson rolündeki Taraji P. Henson’ın merkez ofiste herkesin içinde tuvalet mevzusu üzerinden yaşadıklarını sert ama üzücü dille anlattığı sahne gözleri yaşartıyor. İzleyici o zaman siyahilerin haklarını hiç kolay kazanmadığını anlıyor. Ayrıca bu hak kazanma alametifarikası filmin başından sonuna kadar ek görüntülerle destekleniyor. En basitinden ‘Sen siyahsın, çayı git başka demlikten iç’ ne demek? Bu nasıl bir cehalet örneğidir? Pes!
FEMİNİZM FİLMİN MOTİFLERİNE İŞLENMİŞ
Film dramatik kırılma noktaları bakımından zaman zaman düşüşe geçse de genel açıdan etkisini yitirmiyor, mesajından ve temasından ödün vermiyor. Senaryoyu romandan uyarlayan Allison Schroeder ile Theodore Melfi ikilisi özellikle buna dikkat etmiş. Zaten ‘Gizli Sayılar’ bu nedenle de ‘uyarlama senaryo dalında’ Oscar’a aday oldu. Derinlikli karakterler filmin seyir keyfini artırırken doğal olay örgüsü inandırıcılığı sekteye uğratmıyor. Ancak tutarsız olduğu kısımlar da yok değil hani. Mesela ‘NASA’da çalışıp da kafası basan hiç mi erkek yok?’ diyebilirsiniz. ‘Gizli Sayılar’ feminizmi motiflerine yediren bir film.