İngiltere'de basına sızan bir belgede, İngiliz hükümetinin, ülkenin AB'den çıkışına (Brexit) ilişkin bir planı olmadığı öne sürüldü.
İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden The Times'ın sızdırdığı, bir danışmanlık firmasının hazırladığı "Brexit güncellemesi" başlıklı bilgi notu niteliğindeki belgede, hükümetin Brexit sürecinde önceliklerini belirlemesi için 6 aya daha ihtiyacı olduğu iddia edildi.
Haberde, bilgi notundaki, "Hükümet birimleri Brexit'in hayata geçirilmesi için kendi projelerini geliştiriyorlar. Şimdiye kadar 500'den fazla proje hazırlandı. Bu projeler hükümetin kapasitesinin çok dışında. Hükümetin bu projeleri hızlıca gerçekleştirme kabiliyeti yok." ifadelere yer verildi.
Hükümete tavsiye oluşturması için hazırlanan belgede ayrıca hükümetin üzerinde çalıştığı söz konusu projelerin hayata geçirilmesinde ek 30 bin devlet memuruna ihtiyaç duyulacağı öngörüsü vurgulandı.
YÜZDE 52'Sİ AB'DEN ÇIKIŞA DESTEK VERMİŞTİ
Belgeye ilişkin açıklamada bulunan İngiltere Ulaşım Bakanı Chris Grayling, hükümetin Brexit projesini "takım çalışması" olarak tanımladı. Grayling, Brexit sürecinde, belgede aktarıldığı üzere 30 bin ilave memura ihtiyaç duyulmayacağını söyleyerek, "30 bin kişinin bu süreçte ne yapacağını bilmiyorum." dedi.
İngiliz hükümetinden yapılan açıklamada, belgenin resmi bir nitelik taşımadığını ve hükümetin talebi olmadan bir muhasebe danışmanlık şirketi tarafından hazırlandığını duyuruldu.
İngiltere Başbakanı Theresa May geçen ay yaptığı açıklamada, Brexit sürecini resmen başlatacak Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesinin 2017'nin mart ayı sonuna kadar devreye alınacağını bildirmişti. İngiltere'nin bu adımı atmasıyla AB'den ayrılış anlaşmasının şartlarının belirlenmesi için iki yıllık süreç de başlamış olacak.
23 Haziran'da yapılan AB referandumunda İngiltere, İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler'den oluşan Birleşik Krallık halkının yüzde 51,9'u AB'den çıkışa destek vermişti.
İngiliz hükümetinin sürdürülebilir bir Brexit planı oluşturamadığı iddiaları, özellikle yatırımcılar ve piyasalar tarafından dikkate değer bir belirsizlik olarak değerlendiriliyor. Uluslararası bankalar, uzun vadeli yatırımcılar ve piyasa aktörleri ülkenin 2020 yılında yapılacak genel seçime kadarki uzun vadeli projeksiyonunu görebilmeyi istiyor.