Gümrük ve Ticaret Bakanlığının resmi olmayan geçici dış ticaret verilerine göre, temmuzda ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15,41 azalarak 11 milyar 173 milyon dolar oldu.
Söz konusu dönemde ithalat ise yüzde 8,48 gerileyerek 18 milyar 250 milyon dolara düştü.
Haziran ayında ise ihracat yüzde 6,26 düşerken ithalat yüzde 12,35 gerilemişti.
Geçen ay dış ticaret hacmi yüzde 11,24 azalışla 29 milyar 423 milyon dolara gerilerken, dış ticaret açığı ise yüzde 5,14 artarak 7 milyar 78 milyon dolara yükseldi.
İhracatın ithalatı karşılama oranı da geçen yılın temmuz ayında yüzde 66,2 iken bu yılın aynı ayında yüzde 61,2 olarak gerçekleşti.
Geçen yıl temmuz ayına göre bu yıl enerji ithalatına ödenen fatura 1 milyar 841 milyon dolar düşmesine rağmen, ithalattaki düşüş 1 milyar 690 milyon dolar ile daha sınırlı kaldı.
Kur nedense sadece ihracatı çarpıyor
Türkiye İhracatcılar Meclisi (TIM) ihracat birliklerinin kayıtları üzerinden sadece ihracat verilerini açıklarken bu verilerde altın ve küçük çaplı bazı ihracat verileri olmuyor. TIM son aylarda her ihracat verisini açıkladığında doların değer kazanmasına bağlı "kur etkisine" dikkat çekiyor. Ve ihracattaki kaybın sanki kur etkisi ile oluştuğüu algısı oluşuyor.
Oysa dış ticarette kur etkisi aynı zamanda ithalatta da gerçekleşmesi gerekirken her nedense ithalat bir türlü hıoz kesmiyor.
Hatta en büyük ithalat kalemimiz olan enerji fiyatlarındaki büyük düşüş haricinde ithalatımızda bir gerileme de yaşanmıyor.
Bu yılın Ocak-Temmuz dönemi ihracatı 93,3 milyar dolardan 84,7 milyar dolara düşerken yüzde -10,15 gerileme yaşandı.
Aynı dönemde ithalatımız 139,7 milyar dolardan 125 milyar dolar geriledi. İthalat yüzde -11,78 gerilerken bu gerileme yüzde -36,1 oranında azalan enerji faturasından kaynaklandı.
Ocak-Temmuz toplam ithalat düşüşü -14 milyar 729 milyon dolar olurken enerji faturasına ise -8 milyar 568 milyon dolar daha az para ödedik.
İthal mal tüketimimizi hiç bir risk düşüremiyor
İthalat Temmuz ayında yüzde -8,48 ve ilk yedi ayda yüzde -10,54 gerilerken belki de hiç etkilenmeyen ana mal grubu tüketim malları oldu.
Türkiye tüketim malları ithalatına temmuz ayında 2 milyar 650 milyon dolar öderken geçen yıl bu rakam 2 milyar 488 milyon dolardı. Tüketim malı faturamız seçim riski, belirsizlik riski gibi binbir türlü risklerden etkilenmeden temmuz ayında geçen yıla göre yüzde 6,53 artış gösterdi.
Tüketimde yabancıların ürünlerine düşkünlüğümüz yılın ilk yedi ayında da devam etti. Tüketim malı ithalatı yüzde 2,24 artışla 16 milyar 911 dolara yükseldi.
İthal araç çılgınlığı
İthalatta çok dikkat çekici bir ayrıntı otomotiv ihtalat ve ihracatında görülüyor.
Motorlu kara taşıtları ihracatı yılın ilk yedi ayında 11.084 milyon dolardan 9.957 milyon dolara geriliyor. Buna karşılık aynı dönemde yabancı arabalara ödediğimiz fatura 8.451 milyon dolardan 10.218 milyon dolara yükseliyor.
İhracatta kur ve otomotiv sektöründe iki ay önce yaşanan eylemler gerekçe gösterilebilse de ithalattaki büyük artışın izahı oldukça zor. Çünkü bu yılın Şubat ayından bu yana hem kurlarda yaşanan artış, hem de ekonomik belirsizlik ve risk artışı algısı insanları temkinli olmaya ittiği belirtiliyordu.
Ekonomi yetkililerinin sıkça izah ettiği bu argüman her nasılsa ithal araç sektöründe kendini gösteremedi ve ithal araç faturası 1.761 milyar dolar artış gösterdi.