Alaattin Çakıcı’nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tehdit ve hakaret içerikli mektubu kamuoyunda büyük tepki çekerken Ankara Savcılığı günler sonra soruşturma başlattı.
Daha önce de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Kürtler Üzerine BazıTrajikomik Deneyler” başlıklı yazısı nedeniyle Prof. Dr. Baskın Oran’a “alçak” ve “uşak” sözleriyle hakarette bulunmuştu.
İstinaf mahkemesi de bu sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ve herhangi bir ceza kararına yer olmadığına hükmetmişti.
KİŞİYE GÖRE İFADE HÜRRİYETİ
İki örneğe bakıldığında Türkiye'de yargı, özellikle son dönemde eleştirinin hakaret ya da ifade özgürlüğü olup olmadığına kişilere göre karar veriyor.
Serbestiyet.com’un arşivlerden derlediği habere göre, iktidar ifade hürriyetini en ileri seviyede kullanabilirken, muhalefet ve vatandaşlar için “yerli ve milli” standartlar uygulanıyor.
Habere göre, özellikle Erdoğan ve Soylu’nun kullandığı birçok söylem ifade özgürlüğü olarak kabul edilirken, aynı söylemlerin onlara karşı kullanılması durumunda söz sahibine hakaret nedeniyle soruşturma başlatılıyor.
Peki kimin, hangi sözü “özgürlük” ya da “suç” kapsamına girdi:
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINA GİRENLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında söylediği sözler ifade özgürlüğü olarak değerlendirildi ve bu sözler hakkında soruşturma açılmasına gerek görülmedi:
- Sus da adam sansınlar.
- Türkiye’nin bu tarihi mücadelesini sürekli fitneyle iftirayla lekelemeye çalışan her kim olursa olsun haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, alçaktır, haindir.
- Yüreksiz.
- Siyasetle alakası yok.
- Zekâ yoksunu.
- Yalanların ve iftiraların yayılmasına hizmet eden.
- Cahil, izansız, vicdansız.
- Terbiyesiz.
- Beceriksiz, çaresiz, ilgisiz.
- Tescilli yalancı.
- İftiracı.
- Kalbi kin ve nefretle kararmış mahlûk.
- İnsanlıktan nasibini almamış.
ERDOĞAN'IN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SINIRSIZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başka kişi ve gruplar hakkında söylediği sözler de ifade hürriyeti sınırları içinde kaldı:
Gezi Parkı’ndaki protestolara katılanlara: “Bunlar terörist gençler.”
ODTÜ protestolarına katılanlara: “Bunlar ateist, bunlar terörist.”
Devlet Bahçeli’ye: “Aile nedir bilmez, bunun böyle bir derdi yok.”
Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumunda ‘hayır’ diyenlere: “Bunlar bölücü terör örgütüne destek verenlerdir.”
SOYLU İKİNCİ SIRADA
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da ifade hürriyetini en geniş ölçekte kullanan siyasetçiler arasında.
Şikâyet olmasına rağmen yargı makamları Soylu’nun aşağıdaki sözleriyle ilgili soruşturmaya gerek görmedi:
Ekrem İmamoğlu’na: “Ahmağa söylüyorum, bedelini ağır ödeyecek.”
TİP milletvekili Barış Atay’a: “Tecavüzcü PKK yöneticilerinin talimatıyla HDP’den milletvekili olan PKK ve DHKP-C artığı; benden ‘tecavüzcü kollayıcı’ olmaz da senden tam tecavüzcü olur… Tuma’nın kollayıcısı dikkat yakalanma…”
Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e: “Bugünden sonra bu namus düşmanını kim muhatap alırsa, gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır, haysiyet celladıdır.”
ODA TV yazarı Müyesser Yıldız’a: “Benim üzüntüm PKK seviciliğin değil, devlet gömleği giymiş pespayelerle iş tutmandır.”
Prof. Dr. Baskın Oran’a: “alçak, uşak.”
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA GİRMEYENLER
Ama ifade hürriyeti konusunda Türkiye’de herkes bu kadar şanslı değil. Cumhurbaşkanına hakaretten ceza alanlar ya da soruşturulanlar:
Sebahat Tuncel’in 1 yıl hapis cezası yemesine sebep olan “Recep Tayyip Erdoğan, kadın ve Kürt düşmanıdır” ifadesi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında söylediği ve 5’er bin lira para cezası kesilen sözleri:
“(Deniz Feneri davası) Bu dava aynı zamanda Sayın Başbakan’ın yakın arkadaşlarının hırsızlık, yolsuzluk yapma haklarını tescil eden davadır.”
“Sen dini istismar ediyor, sömürüyorsun. Dindarlık taslıyorsun, senin dindarlıkla bir ilgin de yok.”
“Recep Tayyip Erdoğan bir bölücüdür, toplumu böler. Erdoğan dindar görünümlü bir din tüccarıdır.”
Abdullah Gül’ün eski danışmanı ve gazeteci Ahmet Sever’in kitabında Erdoğan hakkında kullandığı ifadeler:
“Kitapları bombadan daha tehlikeli gören bir iktidar daha doğrusu tek adam vardı karşımızda.”
“Bir dediği bir dediğini tutmuyor devamlı kendisiyle çelişiyor.”
“Her şey bir kişinin doymak bilmeyen güç ve yetki açlığına kurban edildi. İlk dönemde büyük emeklerle biriktirilen krediler ve sermaye tek adam tarafından adım adım hoyratça harcandı.”
“Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarda kalmasını sağlamak amacıyla bir sistem kuruldu. Herkesi sindirmek, korkutmak, yıldırmak ve susturmak için kurulan bu sistemin her yerde hafiyeleri zaptiyeleri var.”
Ve cezaya çarptırılan ya da soruşturulan başka ifadeler:
Cem Uzan’ın 2003 yılında dönemin başbakanı Erdoğan’a yönelik söylediği ve 8 ay hapis cezası aldığı “Allahsız adam” ve “Kalleş” sözleri.
Meral Akşener’in bir mitinginde sarf ettiği “Cumhurbaşkanının terörist dediği Denizlililer, nasılsınız, iyi misiniz? Koca yürekli Denizlililer, size terörist dediler, iyi misiniz? 18 milyon seçmene terörist diyen bir Cumhurbaşkanı. Bunun ne kadar acı, kötü bir tanımlama olduğunu biliyorsunuz” ifadeleri.
Cumhuriyet gazetesi muhabiri Canan Coşkun’un Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına ilişkin yazdığı “Erdoğan buyurdu, gazetecilik tutuklandı” haberinde kullandığı ifadeler.
Alev Doğa isimli vatandaşın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda kullandığı “Tanrı belanı versin leş Tayyip Erdoğan” ifadeleri.
Halil Arda isimli vatandaşın Facebook hesabından yaptığı paylaşımda kullandığı “Erdoğan da eşcinseller gibi dönmüş, kısaca bunlara dönme diyoruz” cümlesi.
TKP üyesi Taylan Özdemir’in sosyal medyada paylaştığı ve 11 ay hapis cezası aldığı “Bu ülkenin hırsızı da katili de aynı kişi ‘Recep Tayyip Erdoğan’ ve son olarak yargılanacaksınız #HırsızKatilErdoğan…” cümlesi.
Antalya’da sokak röportajı sırasında yaptığı konuşmada iktidarı eleştiren, evi basılan ve gözaltına alınan 49 yaşındaki İsmail Demirbaş’ın kullandığı; “Recep Tayyip Erdoğan’ın vatan hainliğinden acilen yargılanması gerekiyor” ifadesi.
Eski Devlet ve Sağlık Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun gözaltına alınmasına sebep olan, bir yazısında kullandığı “Namussuzlar baştacı, namuslular namuslu olmaktan hükümlü…” ifadesi.
Tiyatro oyuncusu Metin Akpınar’ına bir televizyon programında sarf ettiği cümleler:
“Bireylerin özgür iradesiyle geleceklerini tayin edebildikleri rejim demokrasidir. Bizim polarizasyondan, bu kargaşadan kurtulabilmemizin tek çaresi de demokrasi diye düşünüyorum.
Oraya ulaşabilirsek ne ala, kavga dövüş olmaz, biz bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak her faşizmin olduğu gibi, karşılaştığı gibi belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki adı geçen başka liderlerin yaşadığı gibi kötü sonlar yaşayabilir ama bize yazık olur, biz harap oluruz”.