[Karar]
İDRİS ŞAHİN
Gündem; dokunulmazlıkların kaldırılması. Toplumun her kesiminde bu konu tartışılmakta. Kimisi siyasi saiklerle hadiseye yaklaşmakta, kimisi hukuki açıdan konuyu değerlendirmektedir. Bize düşen ise konunun sükûnetle değerlendirilmesi ve bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasi sonuçlarını hiçe saymadan dokunulmazlıkları hukuki çerçevede değerlendirmektir.
Şu an itibariyle Ak Parti’nin Meclis Başkanlığı’na sunmuş olduğu Anayasa değişikliği teklifi geçici mahiyette olup, dokunulmazlıkların sadece bugüne ilişkin kaldırılmasını kapsamaktadır. Yani kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle Meclis Genel Kurulu’na, Anayasa- Adalet Karma Komisyonu’na, Meclis Başkanlığı’na, Başbakanlık ve Adalet Bakanlığı ile Cumhuriyet Başsavcılıklarına intikal etmiş mevcut milletvekillerine ilişkin şikâyetlerin kovuşturulmasına veya soruşturulmasına başlanılmış olmak kaydı ile bir defaya mahsus olarak Anayasa’nın 83. maddesi ile Anayasa’nın 85. maddesinde belirtilen esaslara göre TBMM İçtüzüğünde sayılan şekil şartlarına uyulmadan, dokunulmazlık dosyalarının doğrudan Cumhuriyet savcılarına ve mahkemelere teslimini öngörmektedir.
Yani, bu düzenlemenin yürürlüğe girmesini müteakip milletvekillerinin yeniden bir suç işlemesi halinde yine mevcut Anayasa’daki dokunulmazlık imkânlarından yararlanabileceklerdir. Bu nedenle mevcut teklifin çok iyi irdelenmesi gerekmektedir. Parlamentomuzu uzun süre tartışılacak bir hatalı işlemin merkezine taşımak, ne iktidara ne de mevcut muhalefet partilerine yakışmaz.
Milletvekilinin dokunulmazlık hakkını sandıkta kazandığını düşünenlerdenim. Bunun kaldırılması için yine adresin sandık olduğu kanaatindeyim.
Eğer gerçekten dokunulmazlıkların kaldırılması isteniyorsa ki; izlenecek yol asla geçici madde ile Anayasa değişikliği değildir. Siyaseten gelinen noktada HDP milletvekillerinin sergiledikleri tutum ve davranışlar asla dokunulmazlık zırhı ile ifade edilemeyecek ölçüdedir. Prensip olarak bir milletvekilinin dokunulmazlık hakkını sandıkta kazandığını düşünenlerdenim. Bu hakkın kaldırılması için yine adresin sandık olduğu kanaatindeyim. Ancak bu imkândan yalnızca bu ülkesi ve milleti ile, vatanın bölünmez bütünlüğüne, hukuk devletine ve demokrasiye tam olarak inanmış milletvekillerinin sahip olması gerektiğine inanıyorum. Terörü bir yöntem olarak seçmiş, terör örgütüne yardım ve yataklık edenler ile bizzat onlara taşeronluk edenlerin bağlı olduklarını ifade ettikleri Anayasa’nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında da ifade edildiği üzere dokunulmazlıklardan yararlanamamasına yürekten katılıyorum.
Bunun için açıkça Anayasa’ya aykırı palyatif bir tedbir olan Anayasa’da geçici madde değişikliği değil Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fıkrasında yapılacak bir ilave ile sorunun çözülmesi gerektiğini ifade ediyorum. Anayasa 83. madde 2. fıkraya “suçüstü halleri ve Anayasa’nın 14. maddesine aykırı davranan ibaresinden sonra gelmek üzere Terörle Mücadele Kanunu’nda belirtilen suç tiplerinden terörü bir yöntem olarak seçmiş olanlar ile terör örgütlerine bilerek yardım ve yataklık edenler, işlemiş oldukları suç nedeniyle milletvekili seçilmeden önce veya sonra soruşturulmalarına başlanılmış olmakla dokunulmazlık hakkından yararlanamaz” ibaresi eklenmek suretiyle meseleye kalıcı bir çözüm bulunmuş olacaktır.
Yapılacak olan bu düzenleme ile ülkemizin her daim birinci önceliği olan, terörle etkin mücadele konusunda parlamento üzerine düşen edimi yerine getirmiş olacak. Ayrıca bu düzenleme ile terörle arasına mesafe koymayan teröre destek olan milletvekilleri açısından dokunulmazlık imkânını tamamen ortadan kaldıracaktır.
Parlamento bugün iktidar ve muhalefet partilerinin gelmiş olduğu uzlaşı noktasıyla pekala geçici Anayasa değişikliği yapmadan da mevcut Anayasanın 83. ve 85. maddesindeki düzenlemelerle fezlekesi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarını makul bir sürede Anayasa ve Adalet Komisyonlarının oluşturduğu karma komisyonda, ve TBMM Genel Kurulu’nda görüşüp ilgili dosyaları Cumhuriyet savcılıklarına ve mahkemelerine gönderebilir. Bu husus Anayasa’da mevcut iken var olan düzenlemeyi aşmak için geçici madde ile Anayasa değişikliği cihetine gidilmiş olması, hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Parlamentodaki mevcut hava bu Anayasa değişikliğine son derece müsaittir. Zira geçici Anayasa değişikliğine CHP ve MHP destek vereceklerini net bir şekilde belirtmişlerdir. Açıkça Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade ettikleri değişikliğe destek veren muhalefet partileri hiç şüphesiz terörle mücadele adına atılacak olan son derece önemli bir Anayasa değişikliğine asla kayıtsız kalmayacaklardır.
Bahsettiğimiz şekilde Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi halinde de bugün fütursuzca terör örgütüne destek veren milletvekilleri, pozisyonlarına dikkat edecek ve terörle mücadele konusunda parlamentoda azami ölçüde dikkatli davranacaklardır. Kamuoyunun göstermiş olduğu hassasiyet de hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde karşılanacak ve parlamento da kendi varlığını borçlu olduğu Anayasa’ya aykırı hareket etmeyecektir.
Aksi halde mevcut geçici madde ile Anayasa’nın 83. maddesine aykırı bir düzenleme yapılmış olacaktır. Şöyle ki; kişi hak ve hürriyetleri açısından kişinin sahip olduğu dokunulmazlık hakkının ceza yargılaması muafiyeti geriye dönük bir işlemle kaldırılmış olacak ki bu düzenleme açıkça Anayasa’ya aykırıdır. Zira ceza yargılamasında şüpheli, sanık ve hükümlü hakkında aleyhine yapılan bir düzenleme geriye yürütülemez. Geriye yürümeme ilkesi nedeniyle Anayasa’da yapılacak bir geçici madde değişikliği ile mevcut milletvekilleri hakkında var olan fezlekelerin parlamentoda içtüzük ve Anayasa’ya aykırı olarak Cumhuriyet Başsavcılıkları ve mahkemelere gönderilmesine dair karar verilse dahi, söz konusu ilke gereğince yargı mercileri ceza yargılaması usulüne göre milletvekilinin aleyhinde olan bu düzenleme gereğince işlem yapabilmeleri mümkün değildir.
Sözün özü, iktidarı ile muhalefeti ile açıkça Anayasa’ya aykırı olduğu dillendirilen bir düzenlemeden yol yakınken dönülmelidir.
Yine Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen Hukuk Devleti ilkesine de yapılacak düzenleme aykırıdır. Mevcut Anayasa’ya ve TBMM İçtüzüğü’ne göre her bir fezleke Anayasa ve Adalet Komisyonlarının birlikte oluşturduğu karma komisyonda ve Meclis Genel Kurulu’nda ayrı ayrı görüşülüp karara bağlanmakta ve Genel Kurul kararı sonrasında da gerek milletvekillerinin kendisi gerekse herhangi bir milletvekili Genel Kurul kararına karşı 7 gün içerisinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurma imkânına sahiptir. Mevcut Anayasa’nın 85. maddesine göre eğer geçici Anayasa değişikliği gerçekleşir ise milletvekilinin bu hakkı da elinden alınmış olacak ki bu husus “Kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz, hiç kimse suçun işlendiği zaman uygulanması gereken usulün aleyhinde bir düzenlemeye maruz bırakılamaz” ilkelerine aykırı bir düzenleme olacaktır.
Teklif ile Anayasa’nın 85. maddesinde belirtilen dokunulmazlık ile milletvekillerinin sahip olduğu tüm savunma ve itiraz hakları yok sayılmaktadır. Bu düzenleme ile kısaca geçici Anayasa 20. madde kalıcı Anayasa’nın 83. ve 85. maddelerine açıkça aykırı olacaktır. Suçların ve cezaların şahsiliği ilkesi ceza yargılamasının temel ilkelerindendir. Yine Anayasa madde 38’e göre ceza sorumluluğu şahsidir. Milletvekillerinin suçun işlendiği zaman diliminde sahip olduğu hakkını geriye götürecek hiçbir düzenleme ceza yargılamasında karşılık bulmayacaktır.
Velev ki parlamentodan böyle bir düzenleme geçse dahi Anayasa’nın 152. maddesine göre bağımsız mahkemelerin bu düzenlemenin açıkça Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptalini isteme yetkisi mevcuttur. Böyle bir iptal talebinin Anayasa Mahkemesi önüne gelmesi halinde de mahkemenin vereceği karar son derece nettir. Bu nedenle parlamento üyelerinin bile bile lades deme hakkı olmadığını düşünüyorum.
Sözün özü, iktidarı ile muhalefeti ile açıkça Anayasa’ya aykırı olduğu dillendirilen bir düzenlemeden yol yakınken dönülmeli, parlamentoda Genel Kurul gündemine getirilmeden geçici madde değişikliği teklifinden geri dönülmelidir. Anayasa’ya uygun Ak Parti, CHP ve MHP’nin uzlaşısı ile Anayasa’nın 83. maddesine milletimizin arzuladığı terörle mücadelede kahramanca duruş sergileyen güvenlik güçlerimizin ve sabır ve duaları ile onlara destek olan 78 milyon vatan evladının yüreğine su serpecek kalıcı bir düzenlemenin Anayasa’ya dercedilmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki geçici düzenlemelerle açıkça ihlal ettiğimiz Anayasa’da palyatif çözümlerle iğdiş ettiğimiz hukuk sistemi de bize her zaman lazım olacaktır. Milletimizin acele ile verilen kararlara değil suhuletle yapılan düzenlemelere ihtiyacı vardır.