Muhalifler, rejim güçlerinin İdlib'in güneyinde ele geçirdiği yerleşimleri geri almak için başlattıkları operasyonda, Serakib ilçesinin kuzeybatısında yer alan Neyrab köyüne girdi.
Köydeki rejim hedeflerine yönelik topçu atışlarının ardından karadan ilerlemeye başlayan ılımlı askeri muhalifler, rejime ait bir tank ve bir de zırhlı personal taşıyıcıyı imha ederken, bir tankı da ele geçirdi.
ŞİDDETLİ ÇATIŞMALAR SÜRÜYOR
Köyde, ılımlı askeri muhalifler ile rejim güçleri arasında şiddetli çatışmalar sürüyor. Neyrab, 3 Şubat'ta rejim güçlerinin eline geçmişti. Serakib ilçesi, Şam ile Halep'i birbirine bağlayan M5 karayolu ile İdlib-Lazkiye-Halep bağlantısını sağlayan M4 karayolunun birleştiği stratejik bir noktada yer alıyor.
RUSYA'DAN TÜRKİYE'YE TEHDİT
Öte yandan İdlib'de katliam yapan ve mülteci dramına neden olan Rusya, son açıklamasında Türkiye'yi suçladı.
Türkiye destekli militanların Kminas ve Neyrab bölgelerinde Suriye ordusunun savunmasını Türk ordusunun desteğiyle kırdığını vurgulayan Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi, şu açıklamayı yaptı:
"Bunun Türk Silahlı Kuvvetleri'nin militanlara destek verdiği ilk vaka olmadığına dikkat çekmek isteriz. Türk tarafını teröristlerin faaliyetlerine destek vermeyi ve onlara silah sevk etmeyi durdurmaya çağırıyoruz.
Türk mevzilerinden Suriyeli birliklere topçu ateşi açıldığı, Rus objektif kontrol araçları tarafından tespit edilerek çatışmaları önleme hattı üzerinden Türk tarafına bildirildi. Bunun üzerine Türk tarafı, topçu atışlarını durdurdu."
RUS DIŞİŞLERİ'NDEN TUHAF AÇIKLAMA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İdlib'de operasyon başlatmanın an meselesi olduğu yönündeki açıklamasını yorumlayan Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Türkiye'ye İdlib ile ilgili abartılı açıklamalar yapmayıp bunun yerine özel iletişim kanallarını devreye alma çağrısında bulundu.
Zaharova, “Türkiye yönetiminin açıklamaları konusuna gelince, ‘sahada’ herhangi bir gerilim halinde birçok ülke açıklama yapmanın uygun olduğunu düşünüyor, halbuki bize göre bu tür durumlarda her şeyden önce mevcut iletişim kanallarının devreye alınması gerekiyor, zira (bu kanalların) muazzam bir potansiyeli var” diye konuştu.
Rus Dışişleri Sözcüsü ayrıca, “Suriyeli yetkililerin kendi topraklarında neler yapması gerektiği yönündeki açıklamalar konusunda da egemen bir devletin söz konusu olduğunu ve Suriye silahlı kuvvetlerinin kendi toprağında bulunduklarını unutmamak gerekiyor. Baz ilke bu olmalı” ifadelerini kullandı.
"RUSYA VE TÜRKİYE İDLİB İLE İLGİLİ TEMASLARINI GÜNBEGÜN SÜRDÜRÜYOR"
Rusya’nın Türk partnerleri ile İdlib’deki durum konusundaki temaslarını günbegün sürdürdüğünü ifade eden Zaharova, “Türk partnerlerimizle birçok konuda günbegün temaslara devam ediyoruz, hem diplomatlarımız, hem de Rus askeri uzmanlar bu çalışmaları sürdürüyor. Temaslarda herhangi bir kopma söz konusu değil” dedi ve ekledi:
"Heyetler halinde karşılıklı ziyaretler konusunda ise, her an ortaya çıkabilecek ya da daha ileri bir tarihe taşınabilecek gerekliliklere göre çalışılıyor."
ASTANA ANLAŞMALARI VE SOÇİ MUTABATI
Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu. Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden 3'ünü Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi ve İdlib'e yoğunlaştı. Rejim güçlerinin Eylül 2018'de askeri yığınağına hız vermesi üzerine, Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018'de ateşkesi güçlendirmek için Soçi'de ek mutabakata vardı. Saldırılarına kısa bir süre ara verdikten sonra yeniden başlayan rejim güçleri, Mayıs 2019'da bölgeyi tümüyle ele geçirmek için kara operasyonu düzenledi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 10 Mayıs 2019'da yaptığı açıklamada, rejim unsurlarının İdlib’in güneyine yönelik artan saldırı ve tacizlerinin 6 Mayıs’tan itibaren kara harekatına dönüştüğüne dikkati çekmişti.
Rejim ve destekçileri bu tarihten itibaren, Kefrenbude, Han Şeyhun, Maraatinüman, Serakib gibi büyük ilçelerin yanı sıra İdlib'in güneyi ve güneydoğusu, Hama'nın kuzey ve doğu kırsalı ile Halep'in güney ve batı kırsalında çok sayıda yerleşimi yoğun topçu ve hava saldırıları neticesinde ele geçirdi.
17 Eylül 2018'deki Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi. Ocak 2019'dan bu yana göç edenlerin sayısı 1 milyon 942 bini buldu.
İDLİB/AA