Suriye ordusu Rusya’nın da desteğiyle ülkedeki silahlı muhaliflerin elinde kalan son büyük yerleşim yeri olan İdlib’i geri almak için kapsamlı bir harekâta hazırlanıyor. ABD’nin yaklaşık 3 milyon sivilin yaşadığı İdlib için diplomatik çözüm arayışlarının şu ana kadar sonuç vermediği ifade ediliyor.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, haftasonu paylaştığı Twitter mesajlarında Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’u işaret ederek “Lavrov İdlib’e yönelik Suriye ve Rusya saldırısını savunuyor. Ruslar ve Esad bunun önüne geçilmesi gerektiğini kabul etmişlerdi. ABD yaşananları zaten tehlikeli boyutlarda olan şiddeti tırmandırıcı adımlar olarak görmektedir” demişti. İdlib konusunda gerilim tırmanırken, Batılı ülkeler ve Rusya’dan operasyonların başlamasının ardından yaşanabilecek kimyasal silah saldırıları tehlikesi konusunda da karşıt açıklamalar geliyor. Beyaz Saray, kimyasal silah kullanımının kırmızı çizgi olduğunu ifade ederken ABD’li yayıncı kuruluş CNN ABD’li istihbarat birimlerinin İdlib’de kimyasal silah kullanılması halinde vurulacak Suriye ordusu hedeflerini belirlediği haberini geçti. CNN’in ABD’li yetkililere dayandırdığı haberinde “İstihbarat birimleri ve ordu hedefleme uzmanları, Başkan Donald Trump’ın Suriye’de yeni hava operasyonları emri vermesi halinde vurulacak olan hedefleri belirledi. Hazırlanan hedef listesinde Suriye’nin kimyasal silah tesisleri var” deniyor. Ancak Rusya, İdlib’de sahte bir kimyasal silah saldırısının tezgahlanacağını ve Suriye ordusunun suçlanacağını iddia ediyor. Geçen hafta Rusya’nın Suriye Ulusal Uzlaşı Merkezi Başkanı Tümgeneral Aleksey Tsigankov, Beyaz Baretliler büyük miktarda toksik maddeyi İdlib’e soktuğunu ve Ahar uş Şam’a ait depolara yerleştirdiğini öne sürmüştü.
Bu arada uluslararası haber ajanslarına konuşan Hudson Enstitüsü analisti Jonas Parello-Plesner, “Yeni bir kimyasal silah saldırısı durumunda Batılı güçler Nisan ayındaki gibi sınırlı bir hava operasyonu başlatabilir. Ancak bu gelişme de ABD’nin Suriye’de askeri angajmandan kaçınan tavrında bir değişiklik anlamına gelmez” yorumunu yapıyor. Atlantic Council araştırmacısı Faysal Itani ise ABD’nin İdlib harekâtına çok fazla direnmeyeceğini öngörüyor ve “Suriye’nin güneyinde, Şam çevrelerinde, Halep’te düzenlenen harekâtlara karşı çıkmayan ABD’nin İdlib’e karşı çıkmasını gerektirecek bir neden yok” diyor ve Rusya’nın da bu yaklaşımın farkında olduğunu vurguluyor. Itani, askeri operasyonların ardından Washington’un müzakerelerle çıkarlarını gözetmeye çalışacağını ancak şu anda askeri gelişmelerin ışığında avantajın Suriye ordusu ve Rusya’nın elinde olduğunu ifade ediyor.
ARAP MEDYASINDA ÜÇ SENARYO
Arap dünyasında bütün gözler beklenen İdlib operasyonuna çevrilmiş durumda. Arap basınında, İdlib’e yönelik bir operasyonun artık an meselesi olduğu belirtilirken, İdlib’in geleceğiyle ilgili senaryolar ise geniş bir şekilde yer alıyor. Rai Al Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atwan’a göre ABD İdlib’teki durumun değişmesini istemiyor ve operasyonu engellemeye çalışıyor: “Zira İdlib’teki mevcut durumu, İran’ı Suriye’den çıkarmak ve onunla nükleer müzakereler konusunda bir koz olarak kullanmak istiyor. İdlib, Suriye’deki savaşta bir dönüm noktası olacak. Belki de bunun sonucu öyle veya böyle Ortadoğu’dan askeri ve siyasi haritanın yeniden çizilmesine neden olacak.” Suriyeli muhaliflerden Mişel Kilo, El Arabi el Cedid gazetesindeki yazısında İdlib’in geleceğini belirleyecek olan birkaç faktöre, özellikle de Ankara-Moskova hattına vurgu yapıyor. Kilo’ya göre, Türkiye, Moskova için İdlib’ten de daha önemli konumda. Yazar ayrıca İdlib’le ilgili yapılan bütün hesapları boşa çıkaracak bir senaryonun olduğunu, bu senaryonun da Moskova-Washington uzlaşısı olduğunu kaydetti. Bu senaryoya göre her iki ülke Kürt mevzusunu kapatacak, Ankara da Esad’ın Kuzey Suriye’ye geri dönmesine müsaade edecek. İdlib için farklı senaryolara yer veren bir diğer gazete de Mısır’da yayımlanan Mısr Al Youm gazetesi oldu. Gazeteye göre, İdlib’in geleceğiyle ilgili üç muhtemel senaryo mevcut. Bunlardan ilki Suriye ordusunun askeri olarak İdlib kentini kontrol altına alması. İkinci senaryo İdlib konusunun uzlaşı yoluyla çözülmesi. Üçüncü senaryo ise oldukça dikkat çekici. Buna göre, İdlib, Rusya’nın şartlarının yerine getirilmesi halinde Türkiye ile Esad yönetimi arasında paylaştırılır veya tamamen Türkiye’nin kontrolünde kalır.