MELEK GEDİK | KARAR
Elif Çakır ve Yıldıray Oğur, Bi'Karar Ver'de yazılı, görsel ve dijital medyada öne çıkan haberleri yorumladı. Bu kez programa Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi İbrahim Turhan konuk oldu.
Türkiye'de 2014'ten beri yapısal reform ortamının olmadığını, buna seçimlerin izin vermediğini vurgulayan Turhan, şunları kaydetti: "Bir sistemde var olan şey; kendi kendine yok olmaz. Bu basit bir demagoji. Merkez Bankası rezerv sattı, biz de yok oldu demiyoruz ki...
"2019'A KADAR MERKEZ HİÇ GİZLİ DÖVİZ SATMADI"
Merkez Bankası'nda yöneticilik yaptım, Merkez Bankası tabii ki döviz satar. Nasıl satar? Şeffaf bir şekilde satar. Çünkü kamu kurumudur. Özel hukuk hükümlerine tabidir, merkezi idare hükümleri içinde de yer almaz ve para politikalarının bağımsız olması gerekir ama kullandığı kamu kaynağıdır. Kamu imtiyazıdır. Herkes kamuyu devlet zannediyor ama kamu tüm toplumdur, halktır.
Merkez Bankası'nın, tarihinde gizli döviz sattığını hiç bilmiyorum. Bu konu ilk kez 2019'da gündeme geldi. Ve akabinde 'Merkez Bankası rezervlerine ne oluyor?' diyerek gündem oldu. O günden beri bütün Merkez Bankası başkanlarına, her basın toplantısında bu soru soruldu.
"SWAP İŞLEMLERİ BİLANÇODA YER ALMAZ"
Merkez'in varlıkları ile borçlarının çıkardığımız zaman ortaya net rezerv çıkıyor. Net rezerv, bilançoda görülüyor. Swap ise bilanço içinde görünmeyen bir işlem. Neden? Çünkü bir takas işlemi. Borç almadan dövizleri verip aynı miktarda Türk Lirası alıyorsun, vade olmadan da aynı işlemin tersini yapıyorsun. Dolayısıyla bu Merkez'e ait, tüm bunlara baktığımızda bir rakam buluyoruz.
2020 Ocak sonu itibarıyla 13 milyar dolar, kendisine ait parası varmış. Kasım ayında ise 57 milyar eksiğe geçiyor. Demek ki 70 milyar dolara yakın bir para yok. Soru basit: Nasıl yaptınız bunu? Çünkü duyurmadınız, söylemediniz. 2019 Nisan'ından itibaren Merkez Bankası başkanlarına da her basın toplantısında bu soru soruldu. Bunlara cevap vermediler. Bizler, Merkez Bankası'nın yakasına yapışmadık ki: Nasıl yaparsınız böyle işler? Yapabilir de. Satıyorlar fakat kime, nasıl sattıklarını söylemiyorlar."
MERKEZ BANKASI NEDEN BAĞIMSIZ OLMALI?
Merkez Bankası'nın ekonomi yönetimi için önemli bir kurum olduğunu hatırlatan Turhan, şöyle devam etti:
"Merkez Bankası paranın değerini koruyorsa, enflasyonla mücadeleyi ciddiye alıyorsa mutlaka bir fark yaratır. Siyaset, Merkez Bankası'na müdahale etmemeli. İşin karıştığı yer de burası. Merkez Bankası'na müdahale etmekten ne alıyoruz? Karşılıksız para basmayı anlıyoruz. Yapılan o. Merkez Bankası'nın bağımsızlığının gerekçesi nedir? Gerekçesi şudur: Siyaset, karşılıksız para bastırmasın. Dün para ile satın aldığım şeyi, bugün alamıyorsam... Ki şu an Türkiye'deki durum bu. O zaman bu paranın bir kısmını çalmışlardır demek. Merkez Bankası'na karşılıksız para bastırıp ve paranın satın alma gücünü aşındırıyorsanız, bu kanunsuz vergi toplamaktır. Daha açığını söyleyeyim; bu hırsızlıktır. Devletin böyle bir şey yapmaması gerekir. Onun için Merkez Bankası bağımsızdır."
"DEVLET VATANDAŞIN VERGİSİ İLE GÖSTERİŞ YAPMAZ"
Yeni yaptırımların yapılmasından yana olduğunu fakat öncelikle esnafın, çiftçinin sorunlarının çözülmesi gerektiğini aktaran Turhan, Çanakkale Köprüsü'nü hatırlatarak şunları kaydetti:
"Milletvekiliyken Çanakkale Köprüsü'nün rasyonel olmadığını söyledim. 1071 metre olacakmış köprü. Bunun bir metre uzamasının ne kadar maliyeti olduğunu biliyor musunuz? Kusura bakmayın ama demokrasilerde devlet, vatandaşın ödediği vergi ile böyle gösterişler yapamaz."
"BOĞAZİÇİ'Nİ PAMUĞA SARIP KORUMAMIZ LAZIM"
Boğaziçi protestolarını da değerlendiren Turhan, şunları söyledi:
"Kabe fotoğrafı benim de hoşuma gitmedim ama özgürlük dediğimiz şey tam da böyle bir şey. Tabii ki insanların duyarlılıklarına özen gösterilmemişse bu bir sorundur ama bundan beka sorunu çıkarmak. Bu meseleyi bir beka sorunu haline getirmek, aslında iktidarın sorununu ortaya çıkarıyor. Her konu, Türkiye'de bir varoluşsal sorun. Varoluşumuzun temeli bu kadar zayıfladıysa hakikaten bu çok vahim bir durum. Lütfen, siz kendi sorumluluğunuz yerine getirin, Kabe'nin sahibi var. Çünkü bu, çok basit bir demagojiydi gerçekten. Fakat buralara devlet gücü ile müdahale etmek... Devlet, gücünü vatandaşına karşı göstermez.
Boğaziçi Üniversitesi gibi aynı şekilde ODTÜ'yü, İTÜ'yü ve yine bazı vakıf üniversiteleri çok başarılı yerler. Bizim bunları pamuğa sarıp korumamız lazım. Sayılarını artırmaya çalışmamız lazım ama bu talimatla olmaz. Boğaziçi'ne özgü düşünmüyorum, genel olarak akla, bilime, bilgiye ve nitelikli insana karşı bir tutum var. Bu da sadece Türkiye'deki iktidarın sorunu değil, popülist politikaların izlendiği bütün ülkelerde görülen bir sorun."
"NE OLDU BU PARALARA?"
2016 yılında bir toplantıda iktidar temsilcileri ile muhatap olduğunu aktaran Turan, kaynakların dağıtımı ile ilgili ciddi sorunlar olduğunu hatırlattığını ifade ederek Turhan, şunları kaydetti:
"Önce harcadığınız paranın hesabını verir. 128 milyar dolar rezervi 'yer değiştirdi'. Hazine, Merkez Bankası'ndan 2 yılda 82 milyar lira temettü aldı. Yetmedi. Kara gün parası dediğimiz 41 milyar yedek akçeyi de aldılar. Yetmedi, bu yılın bütçesine baktığımızda toplayacağınızı söylediğiniz vergiden çok daha fazlasını toplamışsınız. Pandemi dönemine rağmen. Ama buna rağmen yılbaşında 140 milyar lira borçlanma yerine 250 milyar lira borçlanmışız. Ne oldu bu paralar diyoruz? Pandemi diyorlar."