ABD’nin New York kentinde Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın yargılandığı davada tanık olmayı kabul eden Rıza Sarraf, dün ilk kez jürili duruşmada hakim karşısına çıktı. Elleri kelepçeli olarak ve turuncu cezaevi elbisesiyle mahkemeye getirilen Sarraf, ifadesini Türkçe verdi. İran’a yönelik yaptırımların delinmesi çerçevesindeki 7 suçlamayı kabul ettiğini duruşmada beyan etti.
Sözlerine 2016 yılında Florida eyaletinde gözaltına alınması sürecinde yaşananları aktararak başlayan Sarraf, “Neyle karşı karşıya olduğumu bilmiyordum. Uzun bir yolculuk sonrası şoktaydım. Doğru cevapları veremedim. Korkuyordum” dedi. Neden ‘itirafçı’ olduğu sorusuna ise, “Sorumluluğu kabul etmek ve cezaevinden çıkmak için en hızlı yol ABD ile işbirliği yapmaktı. Türkiye’ye iade edilmem için avukatlar tuttum. Kabul edilmeyince suçumu itiraf etmeye karar verdim. Cezamın ne olacağı konusunda kimse bana söz vermedi” dedi. Savcılıkla yaptığı işbirliği anlaşmanın üç koşula bağlı olduğunu söyleyen Sarraf bu şartları, “Tamamen gerçekleri anlatmak, savcılıkla işbirliği yapmak ve bundan sonra hiçbir suç işlememek” şeklinde açıkladı. İtiraçı olduktan sonra otelde kaldığı iddialarının doğru olmadığını söyleyen Sarraf, ‘İki haftadır FBI gözetiminde Metropolitan Cezaevi’nde tutuluyorum” dedi. Tutukluyken bir hapishane memuruna rüşvet vermek suçunu da kabul ederek, “Bir memura bana alkol getirmesi ve cep telefonunu kullanmama izin vermesi için rüşvet verdim” dedi.
Sarraf, savcının, İran yaptırımlarının etrafından dolaşma yapısının neden oluşturulduğu sorusuna, “İranlılar doğalgaz ve petrol satışından elde ettikleri gelirleri kullanamıyordu. 2010 ve 2011 yıllarında İran Merkez Bankası’nın eski lideri Mahmud Bahmani ile iki kez doğrudan toplantı yaptım. İran merkez bankasına doğrudan nakit teslimatı yapmak için anlaşma yaptım. İran Merkez Bankası ile yaptığımız anlaşmanın bozulmasından sonra aralarında Hüseyin Necefizade’nin de bulunduğu Bank Mellat yetkilileriyle görüşüp Amerikan yaptırımlarını delmeye başladık” cevabını veren Sarraf, 2010-2011’de Bank Mellat, 2012’nin başına kadar Aktifbank ile çalıştığını, bu anlaşmanın bozulması üzerine Halkbank’a başvurduğunu anlattı. İran eski cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile bağlantısını kabul eden Sarraf, Aktif Bank’ta hesap açmak için ilk girişiminin başarısız olmasının ardından Egemen Bağış’ın aracı olarak Aktif Bank CEO’su ile görüşme ayarladığını söyledi.
Sarraf, aleyhinde tanıklık yaptığı Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında ise “Yaptırım kuralları hakkında bankadaki en bilgili kişi olduğu için kendisini aradım. Oluşturduğumuz yapının Amerikan yaptırımlarıyla uyumlu gözükmesi için katkıda bulundu. İran yaptırımlarını ABD’ye fark ettirilmeden delme konusunda yardımcı oldu” suçlamasını yöneltti.
Halkbank ile ilişkinin nasıl başladığı sorusuna cevap veren Sarraf, Ahmet Alacacı adlı bir kuyumcunun kendisine altın ihracatı yöntemi ve Halkbank’ta açılan hesapla transferlerin gerçekleştirilebileceğini söylediğini aktardı. Halkbank’ın önce kendisiyle çalışmak istemediğini, çünkü ‘fazla ünlü’ olduğunu söylediklerini belirten Sarraf, “Eşim Türkiye’de ünlü bir sanatçı. Her zaman kamuoyu önünde olan bir insandım. Genel müdür Süleyman Aslan bana ‘Altın ticareti yapmak için fazla popülersin’ dedi. Buna rağmen bu işi yapmak için ısrarcı oldum” şeklinde konuştu. “Süleyman Aslan seni geri çevirince neden Zafer Çağlayan ile irtibata geçtin” diye sorulan Sarraf, “Çünkü o ekonomi bakanıydı. Halkbank ile bağlantının kurulması için Çağlayan’a 45-50 milyon Euro, 7 milyon dolar ve yaklaşık 2,5 milyon Türk Lirası rüşvet verdiğini iddia etti. Çağlayan’ın ailesine de ödeme yaptığını ileri süren Sarraf, eski bakanın İran’a para transferi karşılığında elde edilecek kârı yüzde 50-50 paylaşmak istediğini de söyledi.
Sarraf’ı önce savcılar sorguluyor. Ardından Hakan Atilla’nın avukatları tarafından sorgulanacak Sarraf’ın ifade verme işleminin 3 gün sürmesi bekleniyor.