[Karar]
ÜRÜN DİRİER
Doç. Dr. Alper Çelik, diyabetli hastalar için uyguladığı cerrahi yöntemle Avrupa Endokrinoloji Cemiyeti tarafından ‘Yılın Genç Bilim İnsanı’ ödülüne layık görüldü. Türkiye Metabolik Cerrahi Vakfı Başkanı olan Çelik, ödülünü birkaç gün önce Almanya’nın Münih kentinde düzenlenen Avrupa Endokrinoloji Kongresi’nde aldı. Dünyada tip 2 diyabet hastalığını metabolik cerrahi yöntemiyle tedavi eden ilk 8 doktordan biri olan Dr. Çelik, yöntemin ayrıntılarını Karar’a anlattı.
Sizin yönteminizin diyabeti tedavi ettiği bilinen tüp mide ameliyatlarından farkı nedir?
Tüp mide ameliyatı tek başına bir işe yaramaz. Çünkü sorun midede değil, ince bağırsaklarda. Tip2 diyabet hastalarına mide küçültme ameliyatı yaptığınızda yüzde 50’den az bir kısmında şeker kontrolü sağlayabiliyorsunuz. Çoğunda bir işe yaramıyor. Bizim yöntemimizde ise direkt insülin duyarlılığının sağlandığı bölüme yönelik bir operasyon gerçekleştiriyoruz.
TOKLUĞU KÖRELTİR
İnce bağırsakların diyabetle nasıl bir bağlantısı var?
İnsülin duyarlılığımızı arttıran, tokluk hissini veren, iştah algımızı ve yemek tercihlerimizi belirleyen hormonların büyük bölümü ince bağırsağımızın son kısmından salgılanır. Bizim ne zaman doyacağımızı belirleyen şey midemizin ne kadar geniş olduğu değil, yiyeceklerin ince bağırsağın son kısmına ne zaman ulaştığıdır. Çünkü yiyecekler bu kısma geldiklerinde oradan yola çıkan hormon ve sinirsel uyarılar, mide çıkışındaki kası kapatarak tokluk hissini sağlar. İnce bağırsaklardaki transit süreci kişiden kişiye farklılık gösterir.
Ameliyatta yaptığınız tam olarak nedir?
İnce bağırsağın son kısmıyla baş kısmının yerini değiştiriyoruz. Böylece yiyecekler sonra karşılaşacakları kısımla daha erken buluşuyor. Bunun sonucunda insülin duyarlılığı artıp hızla tokluk hissi meydana geliyor.
GIDALARI YARGILAYIN
Böyle bir ameliyat insan doğasını tersine çevirmek gibi bir şey. Yan etkisi yok mu?
Diyabet söz konusu olduğunda aslında ameliyat değil gıda sanayisi hakkında konuşmalıyız. Özellikle de ambalajlı gıdalar, şarküteri ürünleri ve tavukçuluğu sorgulamamız gerekiyor. Alışamayacağımız kadar kısa bir sürede doğamıza aykırı gıdalar ürettiler. Bu gıdalar zaten posasız, yarı işlenmiş ve sindirilmiş oldukları için, ince bağırsağın başında ve ortasında sindiriliyor. Asıl önemli olan son bölüme hiçbir iş kalmıyor. Haliyle buradaki hormonlar git gide köreliyor. Obezite ve diyabetin yükselişinin asıl sebebi işte budur. Ameliyatları yargılamadan önce gıda sanayini yargılamak zorundayız.
İlaçla diyabet tedavisi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Son 10 yılda piyasaya çıkan bütün diyabet ilaçları bağırsağın bu son bölümünü hedef alıyor. Ama bir hasta ömür boyu ilaç kullanacağına ameliyat olsa daha mantıklı bana kalırsa. Çünkü ameliyatın bedeli zaten iki yıllık ilaç masrafı kadar.
‘Yılın Genç Bilim İnsanı’ ödülünü tam olarak hangi çalışma için aldınız?
Biz diyabet hastalarında el ve ayaklarda oluşan sinir hasarının bu ameliyatlardan sonra onarılabildiğini ispatladık. Bu çalışmamıza ödül verildi.
BAKTERİLERİMİZ KÖTÜ HUYLU OLDU
Tip 2 diyabetten korunmak için neleri hayatımızdan çıkaralım?
Yapay tatlandırıcıları, fruktozu, mısır şurubunu, glioz şurubunu, ürün etiketlerinde sonu sorbitol ilebiten katkı maddeleriyle üretilmiş hazır gıdaları hayatımızdan tamamen çıkarmamız gerek.
Gıda sanayisi sadece ince bağırsaklara mı zarar veriyor?
Her yerimize zarar veriyor. En çok zarar görenlerden biri de kalın bağırsaklar. Burada yaşayan iyi huylu bakterilerin yapısı değişiyor. Özellikle doymuş yağ, bu bakterileri tamamen değiştiriyor ve gıdamızı tüketir hale getiriyor. O nedenle bir türlü doymuyoruz. İşte huy değiştiren bakteriler yüzünden! Bu bakteriler devamlı sülfür gazı açığa çıkardıkları için de şişkinlik ve gaza sebep olur.