Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) hakkındaki kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle 4 Haziran 2020'de milletvekilliği düşürülen eski HDP Hakkari Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, 22 Aralık'ta yargılandığı Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'terör örgütü üyeliği' ve 'terör örgütü propagandası yapmak' suçlarından toplam 22 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
GEREKÇELİ KARAR AÇIKLANDI
Tutuklu bulanan HDP'li Güven'in hapis cezasına ilişkin Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesince 48 sayfalık gerekçeli karar hazırlandı.
Terör örgütü PKK'nın hakkında detaylı bilgiye, sanık hakkındaki iddialara, katıldığı eylem ve etkinlikler ile Güven'in savunmasına yer verildiği gerekçeli kararda, Güven'in terör örgütü PKK'nın talimatları doğrultusunda kurulan sözde 'yasama organı' konumundaki Demokratik Toplum Kongresinde (DTK) sözde 'eş başkan" olarak görev aldığına yer verildi.
'TERÖR, DEMOKRATİK TOPLUMUN TÜM DEĞERLERİNE DÜŞMANDIR'
48 sayfalık gerekçeli kararda, terörün, ifade özgürlüğünün düşmanı olduğuna vurgu yapılarak, şunlar kaydedildi:
"Terör örgütleri ve destekçileri, görüşlerinin toplum içinde yayılmasını ve fikirlerinin kökleşmesini hedefler ve bu amacın gerçekleşmesine yönelik her türlü vasıtaya başvurabilir. Terörün veya terör örgütlerinin propagandasının da söz konusu vasıtalardan biri olduğuna kuşku yoktur. Terör, başta ifade özgürlüğü olmak üzere demokratik toplumun tüm değerlerine düşmandır. Bu nedenle terörizmi, terörü ve şiddeti meşrulaştıran, öven ya da bunları teşvik eden sözler ifade özgürlüğü kapsamında görülemez."
'KİŞİLERİN TERÖR ÖRGÜTLERİNE BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMEYİ AMAÇ EDİNMİŞ'
Güven'in yaptığı konuşmaların, terör örgütü PKK lehine olduğu, sözlerinin ise insanda saldırgan duygular oluşturacak biçimde anlamsız bir nefret yarattığı, silahlı terör örgütünün cebir ve şiddet içeren faaliyetlerini 'direniş' ve 'mücadele' olarak meşru göstermeye ve benimsetmeye çalıştığı ifade edilen kararda, Güven'in devletin silahlı terör örgütüne karşı mücadelesini sivil halka karşı yapılıyormuş gibi gösterdiğine yer verildi. Güven'in söylemlerinde şiddetin etkili bir yöntem olduğu görüşünün toplum içinde yayılmasını, terör eylemlerine neden olan fikir ve kanaatlerin kökleşmesini sağlamak amacının bulunduğu belirtilen kararda, "Sanığın eylemleriyle terör örgütüne sempatizan ve destekçi toplamaya çalıştığı, kişilerin terör örgütlerine bakış açısını değiştirmeyi amaç edindiği, cebir ve şiddet içerikli faaliyet yaparken öldürülen terör örgütü mensuplarını övdüğü, terörist başı ve avanelerinin başlattığı terör hareketini onaylamak, takipçileri tarafından gerçekleştirilen eylemleri kahramanca davranışlar olarak sunmak ve halen son derece tehlikeli olan PKK/KCK'nın silahlı çatışmalarda ölen mensuplarını eylemleri ve örgütsel rolleri bağlamında yüceltmek amacıyla hareket ettiği anlaşılmıştır."
'SUÇ İŞLEME KASTININ ZİRVESİ KABUL EDİLMİŞTİR'
Güven'in toplumsal sorunların çözümünde her tür siyasal yöntemi reddederek, terör yöntemlerini tek ve geçerli bir yöntem olarak benimseyen terörist başını ve takipçilerini överek, başkalarına benimsetmeye çalışıp insanları cesaretlendirmeye, halkın örgüte olan sempatisini artırmaya ve aktif desteğini sağlamaya olanak sağladığı kaydedilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Güven'in davranışları ve açıklamaları bir bütün olarak ele alındığında başkalarını, terörist başının takipçileri tarafından halen gerçekleştirilmekte olan şiddet eylemlerinde bulunmaya teşvik niteliğinde olduğu, dolayısıyla sanığın bir terör örgütünün sesinin başkalarına duyurulmasını sağlama çabaları ile yarattığı tehlike, bir soyut tehlike olarak görülmemiş, Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesi'nin açıklayıcı raporunun 95'inci maddesinde ifade edilen terör eylemlerini ve bu eylemlerin faillerini öven mesajlardan olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Sanığın söylemlerinin muhatap kitle üzerinde etkisi gözetildiğinde, terör örgütü PKK/KCK'nın cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek, teşvik edecek nitelikte olduğu anlaşılmakla atılı suçun yasal unsurları oluştuğundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Suçların işleniş şekli, sanığın DTK sözde yasama alanındaki üst yetkisi, ülkenin terörle mücadele sürecinde sözde 'siyasi faaliyet' adı altında halkı terör örgütü lehine yönlendirmeye çalışması gözetildiğinde kastı, suç işleme kastının zirvesi kabul edilmiştir. Sanığın eylemselliğinin hedef kitleye etkisi gözetildiğinde meydana gelen zarar ve tehlike de fahiş kabul edilerek, bu kapsamda sanığın suça katılma biçimi, etkinliği gözetilerek, bu kriterlerle orantılı olarak üst sınıra yakın ceza tesis edilmiştir."