AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Haber, vize muafiyetine ilişkin yol haritasında hiçbir değişiklik olmadığını söyledi. Alman Büyükelçi Haber gelinen noktayı “Biz de bir atasözü vardır; Türk gibi başlanır Alman gibi bitirilir. Ama burada tersi oldu. Alman gibi başlandı, Türk gibi bitirildi” sözleriyle değerlendirdi. Haber, Türkiye’deki terör tanımının çok geniş olduğunu belirtirken, “Beklentimiz terörle ilgili ortak anlayışın oluşturulmasıdır” dedi. Haber, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AB konusundaki açıklamalarının hatırlatılması üzerine “Biz bireylerle değil, devletlerle anlaşma yaparız” diye konuştu.
Milliyet'in haberine göre, AB, Türkiye’nin bu konuda adım atmayacağını bildirmesine rağmen vize muafiyetinin sağlanmasına karşılık Türkiye’nin yerine getirmesini istediği 72 kriter arasında yer alan “terör tanımının değiştirilmesi” konusunda ısrarcı. Tartışmalar devam ederken AB’nin Ankara Delegasyon Başkanı Haber, medya kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Yaşanan süreç ve AB’nin beklentileriyle ilgili konuşan Haber, özetle şu değerlendirmeleri yaptı:
GERİ KABUL ANLAŞMASI: 2013’te zaten yol haritası benimsenmişti. Geri kabul anlaşması o noktada imzalanmıştı. Yürürlüğe girmemişti ama imzalanmıştı. Buradaki amaç, Türkiye ile AB’nin göç politikalarının uyumlaştırılmasıdır. Gümrük Birliği’nde olduğu gibi vizeyle ilgili yapılan bir anlaşma Türkiye ile uzun süredir yürüttüğü vizyoner bir politikanın sonucunda ortaya çıktı.
DEĞİŞME-YEN YOL HARİTASI: AB ile Türkiye, konunun iki farklı yönüne birbirine farklı ama birbirini tamamlayan 2 noktasına vurgu yapıyor. Türkiye’nin vurgusu, vize serbestisinin gündeme gireceği süre. Bizim vurgumuz ise vize serbestisi sağlanması için hangi kriterlerin karşılanması gerektiği. Bu yol haritasında belirtilmişti. 2013’ten itibaren ortaya konulan bu kriterlerde hiçbir değişiklik olmadı.
ATASÖZÜ TERSE DÖNDÜ: Süreç, 2013’te başladı. 2013’te başlamasına rağmen açıkçası biz bunun tamamlayamadık. Son dönemde bir sıkıntı meydana geldi. Bir atasözümüz var. ‘Türk gibi başlayıp Alman gibi bitirmek’, ama burada tam tersi oldu. ‘Alman gibi başlandı, Türk gibi bitiriliyor’.
TERÖR TANIMI ÇOK GENİŞ: Türkiye’de terör nedeniyle hakkında soruşturma açılan bir kişi, bu eylemlerle AB’de ifade özgürlüğü kapsamına giriyor olabilir. Böyle bir şey olursa bu kişi vize serbestisi ile birlikte Avrupa’ya iltica talep edecektir. Muhtemelen ilticayı alacaktır. Bu durum, üye devletlerin kafasını meşgul eden bir durum. Bu nedenle bu konuda uyumlaştırma yapılması ihtiyacı söz konusuydu. Burada temel durum, terörün ne olduğu konusunda üzerinde mutabakata varılmış uluslararası seviyede bir şey yok.
TERÖRÜN SINIRLARI: Türk makamları terörü çok geniş yorumluyor. Hatta ceza kanunundaki birtakım hükümler ihlal edildiğinde terör suçu işlenmiş olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla terörün tanımı konusunda bir şey yapılması gerekiyordu. Terör eyleminin ne olduğu, sınırlarının ne olduğu konusunda çok açık şekilde ortaya konulması gerekiyor. Kanun koruyucu bunu mutlaka dikkatli bir şekilde ve bilinçli şekilde dikkate almalıdır. Türkiye’nin AB sürecine katılımda uzun vadede çok derin değişiklikler yapılması gerekecek. Kısa vadede anlaşma açısından kritik kitleye ulaşılmaya çalışılmaktadır.
DEVLETLERLE ANLAŞMA: (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’ye dönük eleştirilerine yanıt olarak) Biz anlaşmaları şahıslarla değil, devletlerle yaparız. Vize yol haritası 2013’te kabul edildiğinde Cumhurbaşkanı halen Başbakan’dı. Burada değişen şey sadece yürürlük tarihleridir. Bu süreç, Cumhurbaşkanı’nın 5 Ekim’de Brüksel’e ziyaretiyle başlatılmıştır.
BEKLENTİMİZ ORTAK ANLAYIŞ: Türkiye, vize serbestisi konusunda yeterli olgunlukta değildi. Koşullar karşılanmış değildi. Ama yine de iyimser olmamız lazım. Bu koşulların karşılanacağı konusunda biz ciddiyiz. Terör mevzuatı konusu da uzmanların değerlendireceği bir noktadır. Gerekli adımlar atılmazsa vize serbestisinin yürürlüğe girmesi daha düşük olabilir. Şu an itibarıyla biz Türkiye’nin ifade özgürlüğü ile ilgili AB müktesebatının tamamının kabul etmesini beklemiyoruz. Beklentimiz, terörle ilgili ortak anlayışın oluşturulmasıdır.
YENİ BAŞBAKAN: Burada devletlerde süreklilik esastır. Dolayısıyla biz devletlerle çalışıyoruz. Türk devletiyle de aynı şekilde olacaktır. Cumhurbaşkanı 2103’te başbakanken birtakım görüşmeler yapmıştı. Başbakan da Davutoğlu da yaptı. Yeni başbakan da aynı şekilde bir çalışma yapacaktır.
AÇIKLAMALARA KARŞI ENDİŞE: (Erdoğan’ın ‘otobüslere doldurur göndeririz’ açıklamasına yanıt) Geri kabul anlaşması ve vize serbestisi süreci birbirine paralel yürüyen bir süreç. Geri kabul anlaşmasıyla ilgili koşulların yerine getirilmesi gerekir. Vize serbestisinin sağlanmasının koşullarından birisi geri kabul anlaşmasının hayata geçirilmesidir. Tabii ki yapılan açıklamalar konusunda endişeler var. Burada ana pozisyonumuzda bir değişiklik olmayacaktır.
İkili anlaşmaya varılması konusunda belli bir stres var. Ama yapılan her açıklamayı da bir pozisyon beyanı olarak değerlendirmemek lazım. Şimdi bir müzakere yürütülüyor. Müzakere içinde tarafların birbirlerine yaklaşması gerekiyor. Ortadaki fay hattına odaklanmamız ve ortak bir şey bulmaya çalışmalıyız.
'PKK HALEN BİZİM İÇİN TERÖR LİSTESİNDEDİR’
Güneydoğu’da yaşananlarla ilgili, PKK halen bizim için terör listesindedir. Terör örgütü olarak tanımlanması noktasında Türkiye ile AB arasında işbirliği vardır. Bununla ilgili iyileştirmeler olabilir ama genel olarak işbirliği sürüyor.
PKK terör örgütü olarak listede. Durum böyleyken bu olay nasıl meydana geldi? Bir sorun var, biz de bilmiyoruz açıkçası. Ama o çadırın kurulması bizzat kendi başına terör eylemi değildir. Bu noktada mevzuatın nasıl uygulandığı konusuna geliyoruz. Biz terörü bazı eylemler olarak tanımlıyoruz. Fikirsel olarak yürütülen birtakım şeyler değil ama yapılan birtakım eylemler olarak tanımlıyoruz. Hem PKK, hem de IŞİD terör örgütü olarak kabul edilmiştir. Bizim burada baktığımız şey; bir terör eyleminin hayata geçmesi ya da planlanmasıdır.
‘KİŞİSEL VERİLERLE İLGİLİ DÜZENLEME YAPILMASI ŞART’
“Kişisel verilerin güvenliği şartının bazı nedenleri var. Vize serbestisi hayata geçerse suçlularla ilgili AB ve Türkiye arasında verilerin değişimi söz konusu olacak. Suçsuz birisi hakkında Türkiye makamlarına iletilen kişisel verilerin çok cömertçe kullanılıp kamu alanına sızması sorun olacaktır. Bu durumda bu kişi, bize dönecek, hatta AİHM’ye başvuracaktır. Bunun için kişisel verilerle ilgili düzenleme yapılması şart.”