Türkiye’de pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumu, Avrupa’da yakından takip edildi. Halk oylamasından çıkan ‘Evet’ sonucunun ardından, kıtada “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik macerasının sona erip ermediği” en çok tartışılan konulardan biri oldu. Sonuca gelen tepkiler, Avrupa’da bu konuda iki farklı eğilim olduğunu gösterdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Hollanda Cumhurbaşkanı François Hollande’ın başını çektiği liderler ılımlı mesajlar verirken, halk oylaması sonucunun Türkiye’nin bölünmüşlüğe işaret ettiğini öne sürdüler ve Türk hükümetine ülkedeki her kesimle diyalog kurma çağrısı yaptılar. Bu kesimin söylemlerinde, Türkiye’nin izole edilmemesi gerektiği vurgusu da öne çıktı. Ancak idamın ‘kırmızı çizgi’ olarak vurgulanması da devam etti.
Avrupa Komisyonu, idam cezası geri geldiği takdirde Türkiye’nin üyelik süreceğinin duracağını bildirdi. Bazı ülkelerde ise muhafazakar, sol ve aşırı sağ partilerin, Ankara’ya yönelik tavrı ise daha sertti. Farklı eğilimlerden partilerin, Türkiye’ye karşı aynı konumda olması dikkat çekti. Bu partiler, referandumdan ‘Evet’ sonucunun çıkması nedeniyle Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin sonlandırılması gerektiğini savundu. Hollanda’daki ırkçı Özgürlük Partisi’nin lideri Geert Wilders ve Avrupa Parlamentosu Liberal Grubu lideri Guy Verhofstadt bu isimlerden bazıları.
TÜRKİYE İZOLE EDİLİRSE RUSYA’YA YÖNELİR
Referandumdan ‘Evet’ sonucunun çıkmasının ardından, AB’nin iki lider ülkesi Almanya ve Fransa’dan temkinli mesajlar geldi. Benzer açıklamalarda bulunan Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, sonuçların Türkiye’nin bölünmüşlüğüne işaret ettiğini savundu, hükümete farklı kesimlerle diyalog çağrısı yaptı. AB Türkiye raportörü Kati Piri, ‘Hayır’ oyu verenlerin yükske oranına dikkat çekerek “AB, ülkesi için farklı bir gelecek hayal eden milyonlara kapılarını kapatmamalıdır” dedi. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ise dün yaptığı açıklamada, Türkiye’nin AB tarafından dışlanmasının oluşturacağı tehilkelere dikkat çekti. Alman medyasına konuşan Gabriel, “Türkiye’nin NATO’dan ayrılmasını desteklemiyoruz. Türkiye’nin NATO’da kalmasını istiyoruz. Türkiye’yi siyasi izolasyona sürüklemeyi ve Rusya yönüne itmeyi arzu etmiyoruz” açıklamasında bulundu. Gabriel ayrıca idam cezasının geri gelmesi halinde Türkiye ile AB arasında ‘onlarca yıldır devam eden’ müzakerelerin sona ereceğini söyledi. Gabriel, “Türkiye hangi yöne gideceğine kendi karar verecek” dedi.
SÜREÇ BİTSİN, YENİ ORTAKLIK KURULSUN
Referandum sonuçlarının ardından, Avrupa’da birçok farklı siyasi oluşumdan Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin sonlandırılması çağrısı geldi. Bu oluşumların içinde pek çok konuda farklı görüşlere sahip olan muhafzakarlar, aşırı sağcılar, liberaller ve solcuların olması dikkat çekti. Eski Belçika Başbakanı ve Avrupa Parlamentosu Liberal Grubu lideri Guy Vehofstadt, “Pazar günkü referandumdan yapılacak tek mantıklı çıkarımın AB’nin Türkiye’nin üyelik sürecini derhal durdurması” olduğunu söyledi. Avusturya’nın muhafazakar Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, sonuçların AB’ye karşı açık bir sinyal olduğunu, Türkiye’nin üyelik hayalini sonlandırmanın zamanının geldiğini söyledi. Kurz, iki taraf arasında yeni bir ilişki biçimi kurulması için çalışmalara başlanmasını istedi. Belçika’daki Hristiyan Demokrat Parti ve Hollanda’daki aşırı sağcı Özgürlük Partisi, ‘Evet’ oyu verenlerin çifte vatandaşlıklarının iptal edilmesini gündeme getirdi.