KENAN BUTAKIN / İSTANBUL
FETÖ’nün hain kalkışmasını tüm Türkiye 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün darbeciler tarafından kapatıldığı anda öğrendi. Köprünün Anadolu yakası gişelerine gelen darbeciler ilk önce Avrupa yakasına girişleri kapattı. Televizyonlardan kalkışmayı gören vatandaşlar da köprüye akın etti. Hem Anadolu yakası hem de Avrupa yakasından gelen aralarında kadın ve yaşlıların da olduğu binlerce kişi, canlarını hiçe sayarak darbecilere karşı yürüdü. Sabaha kadar süren mücadelede 34 sivil darbeciler tarafından şehit edildi. Reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok da şehitler arasındaydı. Günün ilk ışıklarında teslim alınan darbecilerin başında Kuleli Askeri Lisesi’nin 2. Tabur Komutanı Yarbay Turgay Ödemiş ile Binbaşı Ahmet Taştan vardı. 135’i tutuklu 143 sanık köprü davasında geçen hafta yargılanmaya başlandı.
Silivri Cezaevi’nde FETÖ yargılamaları için yapılan 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonuna sanıklar jandarma eşliğinde özel bir geçitten alınıyor. Duruşmayı mağdur müştekiler dışında çok sayıda vatandaş izliyor. Salonun bir yanında mağdurlar, gaziler ve müştekiler ile avukatları oturuyor. Diğer tarafta ise sanık yakınları ile avukatları... Sanıkların etrafında yüksek güvenlik önlemleri dikkat çekiyor. ‘Robocop’ kıyafetli jandarma ekipleri hem sanıkların etrafında hem de salon dışında gün boyunca görev yapıyor. İki büyük projeksiyon ekranı ile sanık ifadelerinin tüm salon tarafından izlendiği salonda, sanıkların rahat tavırları dikkat çekiyor. Öyle ki bazıları, zaman zaman yer değiştirip diğer sanıklarla sohbet edebiliyor.
Bugün ara kararın verileceği davada diğer FETÖ yargılaramalarında olduğu gibi sanıkların tamamının ‘inkar’ stratejisiyle hareket ettiği göze çarpıyor. Şehit yakınlarının psikolojisini bozacak kadar ‘pişkin’ tutumlarını göstererek gerilime neden olan sanıkların bu stratejisinin “Biz emir aldık” “Darbeden haberimiz yoktu” gibi ifadeler veren erlere de sirayet ettiği görülüyor.
Avukatlar erlere “Mevzi alanları tanımıyor musunuz? Hangi erler darbeci komutanlarının emriyle halka ateş etti? Her biriniz ben havaya ateş ettim diyor. Peki darbeci komutanlar dışında erlerden ve öğrencilerden kimler ateş etti? Ateş edenleri teşhis edin” şeklinde sorular yöneltiyor. Ancak sorulara verilen cevaplar hep aynı: “Bilmiyorum, görmedim, duymadım, ateş etmedim”... Bu sorulara bazı erlerin verdiği yanıtlar ise izleyenleri isyan ettirdi. “Ben havaya ateş ettim, mevzi alanları da tanımıyorum, sadece arkadan gördüm” diyen bir sanık er’e müşteki avukatı dayanamayarak “Şu an hepsi salonda, bak ve kimleri gördün, söyle” diyerek tepki gösterdi. Şafak Kaya adlı sanık er ise, sivillere ateş edildiği sırada sabaha kadar gişeler bölgesinde bekleyen askeri aracın arkasında saklandığını söylüyor. Köprüdeki ihanette hangi askerin silahından çıkan merminin kimi şehit ettiğinin tespitinin balistik incelemelerde netleşmemesi de sanıkların rahatlıkla ‘inkar’ strateji izlemesine neden oluyor.
AİLELERE EN BÜYÜK DESTEK BAKANLIKTAN
Sanıkların olabildiğine rahat tavırları ve inkar stratejileri ister istemez şehit yakınlarının sinirlerinin gerilmesine neden oluyor. Sanıklar salonda gerginlik çıkarmak için her fırsatı değerlendirirken, şehit yakınlarına en büyük desteği Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın özel ekipleri veriyor. Aralarında psikolog, doktor ve hemşirelerin bulunduğu bir ekip şehit yakınlarını bir an olsun yanlız bırakmıyor.
‘ŞEREFSİZLER BİZLERİ KANDIRDI’
Gergin bir şekilde devam eden duruşmalarda ifade veren erlerin kendilerini köprüye götüren eski Yarbay Turgay Ödemiş ile eski Binbaşı Ahmet Taştan’a yönelik sözleri de dikkat çekiyor. Bazı erler, her iki darbeci komutan için, “Şerefsizler bizleri kandırdı” diyerek sözlerine başlıyor. Er İbrahim Sezer, Binbaşı Ahmet Taştan’ın emriyle tankın içindeki askerin sivil binalara ateş ettiğini itiraf etti. Sanık erlerden İsmail Yurdakul ise Ödemiş’in kendisine gözaltına alınan bir sivilin kafasına basmasını istediğini, sivilin vatan haini olduğunu söylediğini anlattı.