Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Çanakkale Buluşması’na katıldı. Burada vatandaşlara seslenen Yavaş, iktidara yönelik eleştirilerde bulundu. İktidarın söylemelerinde kendisinden olmayanı 'terörist' olarak nitelediğine dikkat çeken Yavaş şu ifadeleri kaydetti:
Ama bıktık artık. Her seçim, kendileri gibi düşünmeyen; terörist. Hiçbir kusur bunların üstüne konmuyor. Pahalılık var, pazarcılar terörist; pahalılık var, soğancılar terörist. Terörist diye diye toplumun yarısını terörist diye itham ettiler. Bizler de en az onlar kadar Müslüman, en az onlar kadar vatanseveriz. Teröriste terörist, katile katil deriz.
Hiçbir zaman mevsimlik vatanseverlik yapmayız, kimse de bizim vatanseverliğimizi ölçemez. Çok daha güzel günlerde buluşmak üzere. 15 Mayıs’tan sonra bu korku iklimini üzerimizden atıp baharlar yaratmak üzere ve CHP Sayın Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu inşallah 13. Cumhurbaşkanı yaparak bütün Türkiye’ye bahar gelecek.
Mansur Yavaş'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
'VATANDAŞI SÜREKLİ KORKUTTULAR'
Kurtuluş Harbi’mizin önsözünün yazıldığı Çanakkale’deyiz. Sayın Genel Başkanımız, Ekrem Başkan ve benim bugün ilk mitingimiz. İnşallah iktidara yürüyüşümüzün önsözü de yine Çanakkale’den başlasın. 2019 yılında aday olduğumuzda, bizler için de hep şu sözleri söylediler: ‘Bunlar idare edemezler. Bunlar üç koyunu güdemezler. Belediyeleri batırırlar…’ Hatta biliyorsunuz İstanbul için, ‘İstanbul düşerse Kudüs düşer’ dediler. Hatırlayınız, bizler sosyal yardımları kesecektik, işçilerin hepsini işten çıkaracaktık, hatta Ankara’da su sayaçlarını PKK’lılar okuyacak, DHKP’liler de evlere faturaları getireceklerdi. Bunun hepsi tamamen korku siyaseti. Mevcut yağma düzenini, imar rant düzenini devam ettirmek için vatandaşı sürekli olarak korktular.
Peki neler oldu? İş başına geldik, hiçbir işçiyi işten çıkarmadık. Tam tersine artık hiçbirisi siyasi propagandaya, maçlara götürülmüyor. Alnının terini, maaşını, ikramiyesini gününde alıyor. Eski-yeni ayrımı yapmadan o işçilerle gül gibi geçiniyoruz. Sosyal yardımlara geldik, eskiden Ankara’da 3-4 ayda, sadece birer tane koli dağıtılırdı. Bu sistemi kaldırdık. ‘Başkent Kart’ diye bir kart verdik. Belediyenin verdiğini değil, o anne çoluğunun çocuğunun ihtiyacını oraya düzenli olarak yatırdığımız parayla gidiyor, bakkaldan kendi alıyor. Üstelik bunlar bir kişiden de alınmıyor. Semtlere, köylere kadar dağılıyor, bakkallar da para kazanıyor. Süt dağıtıyoruz. Destek alan ailelerden 60 bin öğrenci şu anda ücretsiz otobüs kullanıyor. 16 bin uzaktan gelen öğrencinin servis ücretini biz ödüyoruz. Yine destek alan ailelerden 15 bin tanesine aylık 330 lira para yatırarak sabah evden aç gelip öğrenme güçlüğü çekmemesi için çalışıyoruz. Bunlar hep ilk defa oldu.
'HİÇBİR AİLEYİ ÜŞÜTMEDİK'
Onlarca kreş açtık, yetmedi. Hükümet söz verdi, her yerden doğal gaz bulduk ya, doğal gaz vereceklerdi. Bakın ABB olarak geçen yıl, 220 bin aileye üç ay düzeli olarak doğal gaz yardımı yapmak suretiyle Ankara’da destek alan hiçbir aileyi üşütmedik. Şu anda ABB, çocuklar proteinsiz kalmasın, gelişimlerini tamamlasınlar diye, her ay 200 bin aileye düzenli olarak birer kilo et parası yatırıyor. Süt, ekmek yardımı gibi yardımlar yapıyoruz, amacımız şu: Her aile çoluğunu çocuğunun gıdasız, proteinsiz yetişmesini engellemek, insani ihtiyaçlarını almak. Sayın Genel Başkanımızın sık sık söylediği, aile destek sigortasının küçük bir örneğini şu anda biz Ankara’da uyguluyoruz. İnşallah 15 Mayıs’tan sonra bütün ülkede bu uygulanacak.
'HİZMET EDEMEYELİM DİYE 1,5 MİLYAR LİRA PARA KESTİLER'
4 buçuk milyar eski dönemin borcunu ödedik. 8 Nisan’da biz görevi aldık. 28 Nisan’da bir kararname çıktı. Eskiden belediyenin yapamayıp da Ulaştırma Bakanlığı’na devrettiği metroya aylık 15-20 milyon lira para kesilecekti, öyle öyle borç bitecekti. Biz geldik ya maç oynanırken kural değişti. Şimdiye kadar 4 yılda kesilmesi gereken para 100-150 milyon lira bile değilken bizden şu ana kadar 1,5 milyar lira para kestiler ki hizmet edemeyelim diye. Ama ne oluyor, Ankara halkına yapılacak hizmeti engellemeye çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, geçen yıl kredibilitesi en yüksek belediye ABB. Bu sene de depreme dayanaklı belediyelerde Ankara, İstanbul dahil 10 belediyeden 8 tanesi Millet İttifakı belediyesi. Demek ki yönetebiliyoruz. Yeter ki vatandaş kendimizi gösterme fırsatı versin.
'3-4 YILDA 35 BİN ÇİFTÇİNİN CEBİNE 4,5 MİLYAR PARA GİRDİ'
Eskiden ziraat odalarına birer tane traktör verip biraz da anız dağıtıp kırsal kalkınma yaptık demişler. Şu anda yaptığımızı söyleyeyim: 39 bin çiftçinin tümüne tohum, gübre, sıvı gübre, mazot veriyoruz. 3-4 yılda yaptığımız bu destekler karşısında 35 bin çiftçinin cebine 4,5 milyar para geldi. Pandemi döneminde ve şu anda da Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle buğdayda sıkıntı var. Ülkemizde tarımın mutlaka desteklenmesi lazım, biz de bunun için destekliyoruz. O yetmedi, şu anda bir projeyle güneş enerjisi vermek suretiyle çiftçinin daha az maaliyetle, daha fazla üretmesini sağlayıp hem Ankara halkını aç bırakmıyoruz hem de o çiftçinin alnının terini kazanmasını sağlıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Adayımız, anayasamızda zorunlu olan tarıma destekle ilgili bütün kuralların tam olarak uygulanacağından bahsetmişti. İnşallah tamamını uygulayacağız.
Şimdi de korkutuyorlar. Hükümet değişirse şöyle olur böyle olur. Çok daha güzel olur, örneği Ankara, İstanbul, 11 büyükşehir belediyesi, 250’ye yakın il belediyelerimiz. Buralarda yaşayanların hepsi mutlu. ‘Yapamaz’ dediler, en son Avrupa Başkent Belediyeleri Başkanı oldum, dünya çapında bir ödül aldım. Söz verdik, dedik ki, ‘Şeffaf olacağız, bütün ihalelerimiz açık olacak.’ İsrafı kaldırdık, hep tasarruf sağladık. Avrupa Şeffaflık Ödülü aldık. O yetmedi, şu anda memnuniyet açısından da Ankara olarak bronz ödül aldık.
'HİÇBİR KUSUR BUNLARIN ÜZERİNE KONMUYOR'
Ben diyorum ki artık bu kavga siyaseti, korkutma siyaseti bitsin. Biz, bizlere oy vermeyenlere ağzımızı açıp tek kelime kötü söz söylemiyoruz. Herkes istediği gibi düşünebilir. Biz de istediğimiz gibi düşünebiliriz. Onlar gibi düşünmek zorunda değiliz, onlar da bizim gibi düşünmek zorunda değil. Ama bıktık artık. Her seçim, kendileri gibi düşünmeyen; terörist. Hiçbir kusur bunların üstüne konmuyor. Pahalılık var, pazarcılar terörist; pahalılık var, soğancılar terörist. Terörist diye diye toplumun yarısını terörist diye itham ettiler. Bizlerde en az onlar kadar Müslüman, en az onlar kadar vatanseveriz. Teröriste terörist, katile katil deriz. Hiçbir zaman mevsimlik vatanseverlik yapmayız, kimse de bizim vatanseverliğimizi ölçemez. Çok daha güzel günlerde buluşmak üzere. 15 Mayıs’tan sonra bu korku iklimini üzerimizden atıp baharlar yaratmak üzere ve CHP Sayın Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu inşallah 13. Cumhurbaşkanı yaparak bütün Türkiye’ye bahar gelecek.