Dört yıldır tutuklu yargılanan Osman Kavala üzerinden Batı’yla yaşanan emsalsiz krizin önüne geçmek için Dışişleri iki gün formül aradı. Sonunda 10 elçilik, ülkenin iç işlerine karışmamayı taahhüt eden Viyana Sözleşmesi’nin 41’inci maddesine riayet ettiklerini duyurdu. Bakanlar toplantısı devam ederken gelen açıklamalar tansiyonu düşürdü. Beştepe kaynakları da açıklamanın Erdoğan tarafından olumlu karşılandığını bildirdi.
ERDOĞAN: NİYETİMİZ KRİZ ÇIKARMAK DEĞİL ARTIK DAHA DİKKATLİ OLURLAR
Cumhurbaşkanı ise büyükelçiler krizine ilişkin “Niyetimiz asla kriz çıkarmak değil, ülkemizin egemenlik haklarını korumak. Açıklamalarla iftiradan geri dönüldü. Bu büyükelçilerin artık beyanlarında daha dikkatli olacaklarına inanıyoruz” dedi. Erdoğan şöyle devam etti: Türkiye gibi misyon sahibi bir ülkede hiçbir karar tesadüfen alınmaz, hiçbir eylem bilinçsiz yapılmaz. Biz ne yaptığımızı, sonucunda nelerin ortaya çıkacağını iyi biliyoruz.
Kabine öncesi sürpriz görüşme
Cumhurbaşkanı, bakanlar toplantısı öncesi MHP liderini kabul etti. Beştepe’de gerçekleşen görüşmeye ilişkin kareler Cumhurbaşkanlığı’nın sosyal medya hesabından paylaşıldı. Erdoğan ve Bahçeli, son olarak 1 Ekim’de TBMM’de bir araya gelmişti.
DAVUTOĞLU'NDAN 10 BÜYÜKELÇİ TEPKİSİ
Biz bu krizi niye yaşadık?
10 büyükelçi bir araya gelip açıklama yaparsa bunun adı diplomatik rezalet olur. Gereken cevap verilir ama diplomatik ilişkiler kesilmez. Erdoğan’ın en üst perdeden başlattığı kriz tek cümleyle yumuşadı. Elçiler zaten uymaları gereken anlaşmayı teyit etti. Ne oldu şimdi? ‘Pişmanız’ mı dediler? Hayır. 10 ülke de dahil herkes Cumhurbaşkanı’nın zaten atacağı geri adıma zemin oluşturdu.
BEŞTEPE’DE SÜRPRİZ ZİRVE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti. Elçiler krizinin ele alınacağı Bakanlar Toplantısı öncesi yapılan görüşme bir saat sürdü. Liderlerin programında yer almayan görüşmenin ardından herhangi bir açıklama yapılmadı.
KAVALA KRiZi BiTTi
Erdoğan’ın Kavala bildirisine imza atan 10 elçinin istenmeyen kişi ilan edileceğini duyurmasıyla başlayan kriz sona erdi. Elçiliklerin paylaşımıyla yumuşayan gergin atmosfer, Ankara’nın hamleye olumlu yaklaşımıyla bitti. Kurun rekor üstüne rekor kırdığı beş günlük bıçak sırtı süreçte 9.85’i gören dolar 9.57’ye indi.
Kanada, Fransa, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve ABD Ankara büyükelçilikleri 18 Ekim’de iş insanı Osman Kavala’nın tutukluğunun dördüncü yılında yaptıkları ortak açıklama ile “Kavala serbest bırakılsın” çağrısında bulunmuştu.
Elçilerin Dışişleri’ne çağrıldığı kriz, içişlerine müdahale tartışmaları sonrası tırmandı. Erdoğan, 21 Ekim’de “Bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” sözleri ile persona non grata (istenmeyen kişi) ilanının sinyalini verdi. Ardından üç gün sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdiğini kamuoyuna duyurdu. Dışişleri’nin Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen talimat karşısında iki gün boyunca girişimde bulunduğu ancak başarılı olamadığı ileri sürülmüştü.
ERDOĞAN’A BRİFİNG VERİLDİ:
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik “Erdoğan büyükelçiler konusunda çok kararlı” dedi. Bloomberg haber ajansına konuşan kaynaklar ise 10 büyükelçinin ‘istenmeyen kişi’ ilan edilmesinin ekonomik zararları konusunda Cumhurbaşkanlığı’na brifing verildiğini söyledi. Bloomberg ‘Ankara’da bu kararın hayata geçirilmemesinin’ yollarının arandığını duyurdu. Haberde “Erdoğan’ın yönetimi 10 ülkenin büyükelçilerinin resmen persona non grata ilan edilmemesi için seçeneklerini değerlendiriyor” denildi.
AB’DEN ANKARA’YA AİHM MESAJI:
Alman hükümeti, Fransa Dışişleri ve Finlandiya Cumhurbaşkanı konuya ilişkin açıklamalar yaptı. Alman hükümet Sözcüsü Steffen Seibert “Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından yapılan yorumlar karşısında endişeli ve şaşkınız, anlamakta güçlük çekiyoruz. Ancak Türkiye tarafından henüz resmi bir bildirim yapılmadı. Bekleyip görmek zorundayız. Benzer tehditlerden etkilenen ortaklarla yakın istişare halindeyiz” dedi. Fransa Dışişleri Bakanlığı da resmi bir bilginin gelmediğini açıkladı. Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto benzer açıklamayı yaptı. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ise spekülasyonlara girmeyeceğini belirterek “Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olarak da bütün üye devletlerin olduğu gibi Türkiye’nin de bu konseyin kurumlarına riayet etmesi gerekiyor. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bu kurumlarından bir tanesi, onun kararlarına uygun hareket etmesi bekleniyor” diye konuştu.
EN SON ALMANYA VE FRANSA PAYLAŞTI:
‘Diplomaside görülmemiş kriz’ riskini barındıran gerilim öncesi Türkiye, Beştepe’deki Bakanlar Toplantısı’nda kilitlendi. Toplantıyla eş zamanlı olarak önce ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden yapılan ardından Almanya ve Fransa hariç diğer yedi ülkenin de sosyal medyadan paylaştığı Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine atıfta bulunulan açıklama gerilimi yumuşattı.
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 18 Nisan 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesini hatırlattı. “ABD, Viyana Sözleşmesi’nin 41. Maddesi’ne riayet etmeyi teyit eder” ifadesine yer verdi. Ardından Kanada, Hollanda ve Yeni Zelanda elçilikleri de çevirisine ilişkin çeşitli tartışmalar yapılan mesajı paylaştı. Finlandiya, Danimarka, Norveç ve İsveç elçilikleri ise ABD’nin mesajını retweetledi. Birkaç saat sonra Almanya ve Fransa elçilikleri de ABD’nin açıklamasını paylaştı.
Söz konusu 41. maddenin özellikle ikinci kısmında yer alan ‘içişlerine müdahale’ kısmını vurgu yapılarak ‘elçiliklerin geri adım attığı’ şeklinde değerlendirmeler yapıldı. 41. madde yer alan “Ayrıcalıklarına ve bağışıklıklarına hâlel gelmeksizin, bu gibi ayrıcalıklardan ve bağışıklıklardan yararlanan bütün şahıslar kabul eden Devletin kanunlarına ve nizamlarına riayet etmekle yükümlüdür. Anılan Devletin iç işlerine karışmamakla da bu şahıslar keza yükümlüdür” ifadelerine dikkat çekildi. Ayrıca, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price de 18 Ekim’de Osman Kavala’ya yönelik açıklamanın Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesiyle tutarlı olduğunu belirtti.
AK PARTİ ‘NET DURUŞ’ DEDİ:
Anadolu Ajansı, Cumhurbaşkanlığı kaynaklarının ABD ve diğer büyükelçiliklerin açıklamalarının Erdoğan tarafından olumlu karşılandığını bildirdi. Yaşanan gelişmeler sonrası güne 9.85’ten başlayan dolar kuru 9.57 seviyesine geriledi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise Türkiye’nin diplomatlara karşı misafirperverliğine işaret etti. ‘Kurallara riayet ederek bağları güçlendirmek için çalışan diplomatların her zaman takdir edildiğini’ kaydeden Çelik “Ülkemizin içişlerine ve egemenlik haklarına karışma anlamına gelen her beyanı en güçlü şekilde reddettik ve reddedeceğiz. Cumhurbaşkanımız devletimizin başı olarak bu duruşu en net ve en güçlü şekilde ortaya koymuştur. Türkiye’nin bu hassasiyeti, Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesinde açıkça ifade edilmektedir” paylaşımı yaptı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ise “Ülkemizin dirayetli duruşu sayesinde, 10 büyükelçi içişlerimize ve yargı bağımsızlığımıza müdahale girişiminden geri adım attı. Türkiye’yi masada dizayn etmeye çalışan bu tür girişimler, bugün olduğu gibi bundan sonra da boşa çıkacaktır” görüşünü savundu.
ARTIK BEYANLARINDA DİKKATLİ OLACAKLARINA İNANIYORUZ
Erdoğan, 3 saat 40 dakika süren Bakanlar Toplantısı’nın ardından daha önce istenmeyen kişi ilan edilmeleri yönünde talimat verdiği 10 büyükelçi hakkında konuştu.
Yapılan açıklamalarla ‘bühtan dönüldüğünü’ söyledi:
“Geçmişte ülkemizi istedikleri gibi yönlendirebilenler, Türkiye artık kendi duruşunu sergilemeye başladığında paniğe kapıldılar. Kendi yasama ve yürütme organlarımızın bile anayasa gereği işine karışamadığı yargımızı, bir grup büyükelçinin sigaya çekmesine tahammül edemeyiz. Bağımsız ve tarafsız yargımızla, yargı mensuplarımıza yönelik bu saygısızlığa gereken cevabı vermek devletin başı olarak herkesten önce bizim görevimizdir. Türkiye’nin nezaketini zaaf görerek eski alışkanlıklarına yönelenler, yaptıkları yanlışı kabul etmedikleri sürece hak ettikleri cevabı alacaklardır. Ülkemizin bağımsızlığına ve milletimizin hassasiyetlerine saygı duymayan hiç kimse, sıfatı ne olursa olsun bu ülkede barınamaz. Türk yargısı kimsenin emrine girmez, saygısızlığa gereken cevap verilmiştir. Büyükelçilerin hadsiz açıklamaları doğrudan ülkemizin egemenlik haklarını hedef aldı. Bizim niyetimiz asla kriz çıkarmak değil, ülkemizin onurunu ve egemenlik haklarını korumaktır. Bugün aynı büyükelçiler yaptığı açıklamayla bühtandan geri dönmüştür. Büyükelçilerin artık Türkiye’nin egemenlik hakları konusundaki beyanlarında daha dikkatli olacaklarına inanıyoruz.”
KAPICIDA ARABA VAR
Türkiye’ye ekonomik saldırı yapıldığını öne süren Erdoğan “Ülkemizin izlediği ekonomi politikasını hâlâ anlamamış olanlar, dönüp Milli Mücadele’ye bakmalıdır” dedi ve ekledi:
“Dünyayı ve ülkemizi okurken insanlarımızın yaşadığı sıkıntıları asla görmezden gelmiyor, çözümü için çalışmaktan geri durmuyoruz. ‘Evine götürmeye ekmek yok’ diyor, yok böyle bir şey. Kim diyor bunu, CHP’lisi, İP’lisi. Bunlarda edep, haya yok. Ne ar kaldı, ne namus kaldı, ne haya kaldı. Her evde araba var, kapıcısında araba var, şu anda ikinci el araba yetişmiyor zaten. Bunları nasıl görmemezlikten geliyorsunuz. Ama bunu televizyon ekranlarından vatandaşa anlatır, vatandaşı kandırabilirsiniz ama bizi kandıramazsınız. Çünkü hepsinin istatistiklerini tutuyoruz.
Maliyetlerdeki yükselişin ötesinde fırsatçılık yapanlara da göz açtırmayacağız. Bu konudaki denetimleri ve müeyyideleri sıkılaştırıyoruz. Bu dönemdeki talihsizliğimiz küresel kriz ile ülkemize yönelik saldırıların zirve yapmış olmasıdır.”
‘YARGI BAĞIMSIZ KİMSE MÜDAHALE EDEMEZ’
10 ülkenin büyükelçilikleri tarafından yapılan Osman Kavala açıklamasına, Yargıtay ve HSK’den yanıtlar geldi. Her iki kurum da yargının bağımsız olduğunu savundu. Hakim ve Savcılar Kurulu’nun açıklamasında “Tüm resmi ve özel kurum ve kuruluşlar ile birey ve toplulukların yargı bağımsızlığına saygı göstererek, yargılama süreçlerine müdahale niteliği taşıyacak her türlü eylem ve söylemden kaçınması önem arz etmektedir” denildi. Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca da “Bağımsız yargıya hiçbir makam, merci, güç içeride veya dışarıda tavsiye ve telkinde bulunamaz, emir ve talimat veremez” dedi.
‘BU DİPLOMASİNİN BAŞARISIDIR GARABETTEN DERS ÇIKARILSIN’
CHP’li Ünal Çeviköz:
On büyükelçinin persona non grata ilan edilmesi gibi bir hatanın önüne geçilmesine yönelik çabaların sonuç verdiği anlaşılıyor. Diplomasinin başarısı bir kez daha görüldü. Bu çözüme emek veren ve sonuca yardımcı olan Dışişleri Bakanlığımızın mensubu olmakla gurur duyuyorum.
DEVA Partili Mustafa Yeneroğlu:
Keskin sirke küpüne zarar verir. Hele dış politikada ülkenin menfaati gereği her zaman sağduyulu hareket etmek gerekir. Persona non grata’dan vazgeçilmesi doğru bir karar. Umarım bu yaşanan garabetten ders çıkartılır. Demek ki; Cumhurbaşkanı sonunu hesap etmeden konuşmaması gerekiyormuş.
İYİ Partili Ahmet Erozan:
Buram buram pazarlık kokuyor... Erdoğan’ın ‘Günah çıkarın, ben de tükürdüğümü yalayayım’ dediği anlaşılıyor. Diğer Büyükelçiliklerin de benzer açıklamalar yapmaları beklenir. Sonunda Erdoğan’ın ‘affedici kimliği’ öne çıkarılacaktır.
Eski Washington Büyükelçisi Namık Tan:
On büyükelçi düştüğümüz çukurdan kurtulmamız için bir ip atmışa benziyor. Bizimkilerin bu açıklamaların üzerine atlaması bir danışıklı dövüşün de işareti. Yani, bizi kendi kendimizi düşürdüğümüz çukurdan kurtarmak için attığınız ipi tutmaya hazırız diyor bizimkiler...
Emekli büyükelçi Uluç Özülker:
ABD bu açılımıyla aslında hem ilişkileri hem genel anlamda herkesi kurtarmış oldu. ABD bu açılımı yapmakla ‘Ben zaten gereğini yaptım, şikayetimi ilettim, gündem yarattım, hedefime vardım’ demiştir. Hayırlı olmuştur.
Elçilere yargının baskıyla karar alacağını kim öğretti
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, elçiler krizini değerlendirdi. “On büyükelçi sanki Osmanlı’nın son dönemindeki İstanbul sefirleri gibi Ankara’ya talimat vermeye kalkıyor” diyen Davutoğlu “Peki bu büyükelçilere siyasi baskı ile yargının karar alacağını kim öğretti” diye soru ve şöyle devam etti:
“Amerikan başkanı emri verdi, rahip Brunson’u ertesi gün serbest bıraktılar. Merkel talimatı verdi, Deniz Yücel’i serbest bıraktılar. Yabancılar yargının Cumhurbaşkanına ve iktidara dönük baskılara göre işlediği sonucuna nasıl vardılar? Bu yolu kim açtı arkadaşlar? Yargımızı başka milletlerin liderlerinin baskısı karşısında kırılgan yapanlar kim? ‘Emret Erdoğan bıraksın’ mekanizmasını gören büyükelçiler durur mu? 10 Büyükelçi de kalkıp hiçbir diplomatik teamüle uymayan, sömürge valisi edasıyla Türk yargısına ve Türkiye’ye ültimatom veriyorlar. Böyle bir rezillik olabilir mi? Siz büyükelçi misiniz aktivist misiniz? Bu rezalete gereken cevap verilir. Ama bu cevap en fazla ticaret yaptığımız ülkelerle diplomatik ilişkileri kesmek olmaz.
Erdoğan’ın en üst perdeden neredeyse 10 ülke ile tüm ilişkileri kesmeye kadar varan bir tonda başlattığı kriz tek cümle ile yumuşadı. Büyükelçilikler zaten uymakta oldukları bir anlaşmaya uymaya devam edeceklerini söylediler. Ne oldu şimdi? Kavala açıklamasından pişmanız mı dediler? Bir daha böyle açıklama yapmayacağız mı dediler? Hayır. 10 ülke dahil herkes Erdoğan’ın zaten atacağı geri adıma zemin oluşturdu. Madem istenmeyen adam ilan edeceğiz diye hamaset yapıp kendini meydanda alkışlatıyorsun; sonra da 24 saat geçince geri adım atıp ülkeyi ikinci kez rezil etmeyeceksin. Ya yapmayacağın şeyi söylemeyeceksin ya da söylüyorsan yapacaksın. Böyle bir liderin böyle bir ülkenin sözünü artık kim ciddiye alır. Bu milletin onuru bu kadar ayaklar altına alınır mı? Yarın aynı tehdidi savursanız herkes diyecek ki ‘geri adım atmaları bir satırlık, hiçbir maliyeti olmayan açıklamaya bakar’. Önemli olan bir krizi geçici bir süre için atlatmak değil, bu krize yol açan zihniyeti, yöntemi ve üslubu terk etmektir. Bu büyükelçiler nasıl böyle bir açıklama yapabilmişler? Bunun sebebi de bu iktidardır.”