İŞTE İNFAZDAN CEZASIZLIĞA GİDEN DÖRT YIL
2 EKİM 2018: Veliaht Prens’i köşe yazılarıyla eleştiren Kaşıkçı, girdiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’ndan çıkamadı.
20 EKİM 2018: Önce iddiayı reddeden Riyad, Kaşıkçı’nın konsolosluktaki arbedede öldüğünü açıkladı. Kaşıkçı’nın cesedi bulunamadı.
114 ARALIK 2018: Cumhurbaşkanı Erdoğan “Riyad bizden belgeleri almak istedi. O kadar da değil. Verelim de onu da mı yok edin” dedi.
7 EYLÜL 2020: Riyad’daki davada 5 kişiye idam cezası verildi, ardından hapse çevrildi. Prens’in sağ kolu Kahtani, Asiri ve bedeni parçalayan Adli Tıp Uzmanı Tubaigy ceza almadı.
7 NİSAN 2022: Sürpriz bir şekilde savcı dosyanın Riyad’a devredilmesini istedi. Mahkeme Adalet Bakanlığı oluruyla bu isteği kabul etti.
DAVA RESMEN FAİLİN ELİNDE
İstanbul’da katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın infazına ilişkin görülen dava kapandı. Dosya, ilişkilerde normalleşme süreci yürütülen Riyad’ın talebi üzerine Suudi Arabistan’a gönderildi. Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz’in avukatları “Kuzuyu kurda emanet etmeyelim. Türk milletinin onurunu zedelemeyelim” dedi. Muhalefet, iktidara “Para için yapmayacakları şey yok” tepkisini gösterdi.
Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin 26 sanığın yargılandığı davada mahkeme, Adalet Bakanlığı’nın olumlu görüş belirtmesi üzerine Suudi Arabistan’ın talebini kabul ederek dosyanın Riyad’a devredilmesi kararı verdi. Sekizinci duruşmada söz alan Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz’in avukatları Suudi Arabistan’da soruşturma bulunmadığına dikkat çekti. Davanın durdurularak gönderilmesinin hukuka aykırı olacağı vurgulandı. Avukat Ali Ceylan, Suudi Arabistan makamlarının Türk adli makamlarına yardım etmediğini, tam tersine engel olduklarını dile getirerek “Buna ilişkin eski Başsavcı İrfan Fidan’ın da eski Adalet Bakanı’nın da Sayın Cumhurbaşkanı’nın da açıklamaları var. Kuzuyu kurda emanet etmeyelim. Türk milletinin onur ve şerefini koruyalım” diye konuştu. Bazı sanık avukatları da müvekkilleri hakkında devam eden bir soruşturma veya dava olmadığını belirtti. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, davanın durdurularak, dosyanın devredilmesine oybirliğiyle karar verdi. Karara karşı 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edilebileceği belirtildi.
‘ÜLKELER ANLAŞSA DA SUÇ DEĞİŞMEDİ’
Adliye önünde açıklama yapan Hatice Cengiz “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir Cumhuriyet ve demokrasiyle yönetiliyor. Hukukun üstünlüğü olan bir ülke. Biz Suudi Arabistan gibi bir aile tarafından yönetilmiyoruz. Karara itirazlarımızı yapacağız. Bu bana şunu hatırlattı. Mavi Marmara davasında da buna benzer iki ülke anlaşmasından sonra bazı davalar düşürülmüştü. Fakat orada altını çizmek gereken bir şey var. İsrail devlet olarak Türkiye’den işlemiş olduğu cinayetlerden ötürü özür diledi” dedi. Cengiz, şunları söyledi: “İki ülke anlaşıyor olabilir, yeni bir sayfa açmak için yeni bir döneme giriyor olabilir ama suç aynı suç. Suç hiçbir şekilde değişmedi ve suçu işleyen kişiler de değişmedi. Hükümetler ve devletlerin bir ilkesel duruşu olması lazım. Hukuk bunun için var. Siz bu davayı Suudi Arabistan gibi hiçbir şekilde hukukun geçerli olmadığı bir ülkeye devrediyorsunuz. Ve hukuktan, adalet arayışından vazgeçmiş oluyorsunuz. Ben buna karşı olarak hukuki süreci devam ettireceğim” ifadelerini kullandı. Davayı Cengiz’le birlikte takip eden AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay ise Halk TV’ye yaptığı açıklamada “Bu konuda bir şey söylemek istemiyorum. 4 yıldır bu dava ile yatıp kalkıyorum. Çok üzgünüm. Belki de benim bilmediğim bir şeyler vardır” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'NİN KARARLILIĞINA NE OLDU
Kararın ardından Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, Türkiye’yi sert bir dille eleştirdi. Callamard “Kendi topraklarında işlenen bir cinayetin davasını devretmekle Türkiye, suçun sorumlularına davayı bilerek ve isteyerek geri göndermiş oldu. Aslında Suudi sistemi Türkiye’deki savcılarla iş birliği yapma konusunda defalarca yetersiz kaldığı için adaletin bir Suudi mahkemesinde sağlanamayacağı çok açık. Türkiye’nin bu korkunç cinayette adaletin sağlanmasına ve bu davanın asla siyasi hesaplara ve çıkarlara kurban gitmeyeceğine yönelik kararlılığına ne oldu?” diye sordu. İnsan Hakları İzleme Örgütü de yaptığı açıklamada “Suudi Arabistan’da yargı bağımsızlığının kesinlikle var olmadığını, adalet sisteminin adaletin temel standartlarını bile sağlamadaki başarısızlığını, adaleti yanıltma çabalarını ve Kaşıkçı cinayetinde Suudi yönetiminin rolünü düşünecek olursak Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’da adil şekilde görülmesi şansı sıfıra yakın” ifadelerini kullandı.
‘SWAP’LA ÖDÜLLENDİRME’ İDDİASI
Ekonomist Timothy Ash, davanın devredilmesinin Türk yetkililerin prens Muhammed aleyhindeki davayı fiilen kapattığı anlamına geldiğini belirterek “Bu Erdoğan’dan büyük taviz-barış teklifi. Erdoğan’ın Ramazan ayında Suudi Arabistan’a ziyareti bekleniyor ve Türkiye’nin bu ziyarette büyük bir Suudi finansman programı ile ödüllendirilmesini bekliyorum. Bunun en az Katar’ın TCMB’ye sağladığı 15 milyar dolarlık swap imkanına eşdeğer olmasını bekliyorum” dedi.
‘3-5 MİLYAR DOLARA EGEMENLİK HAKKINDA VAZGEÇİYORLAR'
SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI TEMEL KARAMOLLAOĞLU: Bunu kabullenmek doğru değil. Siz, Türkiye’de işlenmiş cinayetle ilgili bir davayı bu noktaya kadar getireceksiniz, arkasından hukuki değil siyasi neticeleri dikkate alarak havale edeceksiniz. Bu devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz. Aynı zamanda Erdoğan’ın ne kadar çok zikzak yapabileceğini gösteriyor. itibarımızı sarsan bir konu. Türkiye’nin itibari bu zikzaklarla artmaz, maalesef zarar görür.
DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN UYSAL: Adaletin batsın AKP. 3-5 milyar dolar için Suudi Arabistan’a sattınız davayı. AKP’nin çürümüşlüğünün zirvesi. Tüm iddialarınızla sınandınız ve kaybettiniz.
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI OĞUZ KAAN SALICI: Dava adamı her zamanki gibi ‘davasına’ sahip çıktı. Para için yapmayacakları şey yok. Hukuk, siyasetin maşası oldukça uluslararası alanda da Türkiye’ye olan güven tükeniyor.
GELECEK PARTİSİ GENEL SEKRETESİ KANİ TORUN: Cemal Kaşıkçı davası onu vahşice öldürenlere havale edildi. Bu iktidarın bir davası yoktur. İktidarın devamı için satamayacağı bir değer yoktur. Bu iktidarı davası için savunduğunu söyleyen AK Partili dostlar daha ne kadar bu rezilliği savunacak? Kendinizi kandırmayı bırakın artık.
İYİ PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI BAHADIR ERDEM: Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devri, cinayetin işlendiği Türkiye’nin yargı hakkından yani mahkemeleriyle uyguladığı ‘egemenlik hakkından’ vazgeçmesidir. Ülkeyi batıran AKP, para için Suudi Arabistan’a bu hakkı devrederek Türkiye’nin egemenliğinden vazgeçiyor. Yazıklar olsun.
İNFAZ TİMİ KURTULDU ADALET YARA ALDI
28 EYLÜL 2018: Veliaht Prens’i Washington Post Gazetesi’ndeki köşe yazılarıyla eleştiren Kaşıkçı, evlilik işlemleri için Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’na gitti.
2 EKİM 2018: Kaşıkçı işlemler için bu tarihe randevu verildi. Aradan geçen beş günde 15 kişilik cinayet timi gruplar halinde İstanbul’a geldi. Kaşıkçı son olarak 2 Ekim saat 13.08’de konsolosluğa girerken görüldü ve bir daha haber alınamadı. İnfaz timinde Kaşıkçı’yı binadan çıkmış gibi göstermek için dublör bile vardı. Ekip, cinayetin ardından iki uçakla Türkiye’den ayrıldı.
16 EKİM 2018: Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla ilgili soruşturmayı yürüten Türk yetkililer, 15 Ekim akşamından 16 Ekim sabahına kadar başkonsoloslukta arama yaptı. Yetkililer, binada ‘Kaşıkçı’nın öldürüldüğüne ilişkin deliller olduğunu’ söyledi. Erdoğan, ekiplerin yeni boyanmış duvarla karşılaştıklarını belirtti.
20 EKİM 2018: Riyad Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında yaşanan arbede sonucu öldüğünü açıkladı. Kaşıkçı’nın uyuşturulduktan sonra vahşice katledilip cesedinin elektrikli testereyle parçalanıp tandırda yakılarak yok edildiği ortaya çıktı.
23 EKİM 2018: Erdoğan “Biz, sınırlarımız içinde işlenen bu cinayeti elbette tüm boyutlarıyla araştıracak, soruşturacak ve gereğini yerine getireceğiz. Hiç kimse tüm sorular cevaplanmadan meselenin üzerinin kapatılacağını aklından dahi geçirmesin” dedi.
15 KASIM 2018: Suudi Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada 21 şüpheliden 11’ine suç isnat edildi, 5 kişinin idamı istendi.
14 ARALIK 2018: Erdoğan Kudüs Konferansı’nda yaptığı konuşmada “Suudi Arabistan delilleri almak istedi. Verelim de sonra bunları yok mu edeceksiniz? Bunlar milleti enayi sanıyor. Bu millet hesabı sormasını bilir” ifadelerini kullandı.
19 HAZİRAN 2019: BM’nin 101 sayfalık kapsamlı raporunda Riyad, Kaşıkçı’yı tasarlayarak öldürmekten sorumlu tutuldu.
26 EYLÜL 2019: Veliaht Prens Muhammed “Bu olay benim sorumluğum altında oldu. Tüm sorumluluğu üstleniyorum” dedi.
23 ARALIK 2019 - 7 EYLÜL 2020: Riyad’da 5 kişiye idam cezası verildi. Yargılananların kimliği gizli tutuldu. İdam cezaları hapse çevrildi. Ancak Prens’in sağ kolu olan Kahtani’ye suçlama yöneltilmedi. İstihbarat eski başkan yardımcısı Ahmed Muhammed el Asiri de serbest kaldı. Tubaigy ve aralarında bulunduğu A takımından hiç kimse ceza almadı.
3 TEMMUZ 2020: Türkiye’deki ilk duruşma görüldü. Cinayete ilişkin İstanbul’da hazırlanan iddianame 11 Nisan 2020’de kabul edildi.
26 ŞUBAT 2021: CIA başta olmak üzere istihbarat kurumlarının katkıda bulunduğu ve ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’nün hazırladığı “Kaşıkçı istihbarat değerlendirme raporu” yayınlandı. Raporda “Veliaht Prens bin Selman’ın, Kaşıkçı’nın İstanbul’da yakalanması ya da öldürülmesine yönelik operasyonu onayladığı sonucuna ulaştık” ifadesi yer aldı.
30 ARALIK 2021: The Guardian, Suudi Arabistan yönetiminin ağır cezalar verildiğini savunduğu suikast timinin villalarda yaşadığını ileri sürdü. Yerleşkede yaşayanlardan birinin, Kaşıkçı’nın bedenini parçalara ayıran adli tıp uzmanı Salah al-Tubaigy olduğunu iddia edildi.
31 MART 2022: 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada savcı, yargılamanın durmasını ve dosyanın Suudi Arabistan’a devredilmesini istedi.
7 NİSAN 2022: Karar duruşmasında dosyanın Riyad’a gönderilmesine karar verildi.