Gelecek Partisi ve Saadet Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) grup kurma konusunda 14 Mayıs ve 28 Mayıs Seçimleri sonrasında görüşme içerisine girdiler. Görüşmeler sonucunda geçtiğimiz hafta uzlaşma sağlandı. Yeni kararla birlikte mecliste Saadet Partisi çatısı altında bir meclis grubu kuruldu.
Saadet Patisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, mecliste ilk ortak grup toplantısını düzenledi.
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:
"Hepimiz heyecanlıyız. Çok uzun bir aradan sonra bir araya geldik. İnşallah hayırlı hizmetlere imza atacak arkadaşlarımız.
Bu ilk grup toplantımıza bizleri kırmayarak iştirak eden bütün kardeşlerimize şükranlarımızı arz ediyorum. Siyaset tarihimize kayıt düşecek bir gündeyiz. Uzunca bir aradan sonra, buradayız. TBMM'nin 28 Dönemi'nde Saadet Partisi Meclis Grubumuzun ilk grup toplantısını yapıyoruz. Saadet Partisi Meclis Grubumuzun önceliği önce ahlaktır.
Sayın Davutoğlu'na ve arkadaşlarına tevazu ve özveriye dayalı, birlikte siyaset yapma süreci için şükranlarımı iletmeyi görev biliyorum. Siyaseti kişisel kazan imkanı kabul edenler bizi anlayamazlar. Biz siyaseti; millete hizmet üretme fırsatı kabul edenleriz. Bizim için siyasi makamlar kudret sahibi olmaya değil, adaleti kurmaya bir araçtır. İnanıyorum ki bu grup; milletin beklentilerinin mecliste söz, ses ve siyaset olarak vücut bulmasını sağlayacaktır. Matematik hesapların, politik kurnazlıkların öznesi olmayacaktır.
'MİLLİ GÖRÜŞ'Ü GÖMLEK SANANLAR, ANLAYAMAZLAR'
Bu meclis grubu; Milli Görüş siyasetinin meclisteki karargahıdır. Bu meclis grubu Erbakan hocamızın özümsediği ve hedef edildiği adil devlet ideallerinin meclis grubudur. Milli Görüşü gömlek sanıp çıkaranlar, kesinlikle bizi anlayamazlar, kavrayamazlar.
Seçimden bu güne kadar yapılmayanlara baktığımız, yalanla seçim kazanıyorlar demekten kendimiz alamıyoruz. Seçimlerin üzerinden iki ay geçti. İktidar tarafından bu süreçte ortaya konan icraatlar var. Şunu görmek gerekir ki; Sayın Erdoğan, dile getirmediği birçok icraata da girişmiş bulunuyor. Seçim beyannamelerinde yer almayan birçok husus kısa sürede icraata koyuldu. Seçimden sonra iktidar, milletin kesesine el atmaktan çekinmedi. 2023 yılında ödenecek MTV'nin iki kata çıkarılması vaatlerde yoktu. Ama hemen hayata geçirildi. KDV'nin artması da yoktu. Ama hemen artış yapıldı. Politika faizini yüzde 75 artırmakta geçirmediler, vergi harçlarında yüzde 58 artış yaptılar. Vergi muafiyeti vaat ettiler. Yurt dışından telefonların kayıt ücreti 6 bin liradan 20 bin liraya çıkartıldı. İktidarın 45 günlük icraatlarıyla enflasyon yükselmeye devam ediyor.
Hayatı pahalılaştıran iktidar, emeği ucuzlaştırmayı başarmış görünüyor. İktidarın, seçim sürecinde ve sonrasında siyasi gelişmelere yönelik haddi aşan hak ve adalet sınırlarını zorlayan haksız ithamlarda bulunduğu söylemlerine şahit olmuştuk. İktidarın kendisini seçim sürecinin sonuna doğru yolda gördüğü herhangi bir partiye 'sen de katıl' kimliğine bürünmesi şaşkınlık yaratan bir manzaraya sebep oldu. Milletin kesesine el uzatan, milletin emeğini değersizleştiren, emekçinin umudunu azaltan siyasi tokatçının kim olduğunu açıkça söylemeye gerek yoktur. Kimden bahsettiğimi herkes anlamıştır.
'Biz sizin NATO'ya girmeye vesile olalım, siz de bizim borçlarımızın ertelenmesine vesile olun' dediler. Seçimden önce AB'ye muhtaç değildik ama o da seçimden önceymiş. İki ülkenin NATO Üyeliğine Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak mı yoksa Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanı olarak mı 'evet' demek zorunda kaldınız? Fakında mısınız, her adımınızla bu projeye destek veriyorsunuz ve bundan da vazgeçmiyorsunuz. Biz inanıyoruz ki; bu dönemde bu proje, hemen ülkemiz hem de dünya barışı için en büyük tehdittir. Biz sadece Allah akıl fikir versin demekle yetineceğiz.
Bugün, ilk toplantımızlar Davutoğlu ve milletvekili arkadaşlarımızla yapacağımız çalışmalar için "Bismillah" diyoruz. Bugün Türkiye siyasetinde de yeni bir dönem başlıyor. Yeni bir dünya kuruluşunun ilk tohumlarını atıyoruz. İnanıyoruz ki, Saadet çatısı altında oluşan grupla adalete önem veren 20 milletvekili arkadaşımız, meclisteki bütün çalışmalara hayra motor, şerre fren olacaklardır. Buradan ilan ediyor ve söz veriyoruz ki; bizler algının değil, hakikatin mücadelesini vereceğiz. Milleti adalete ve gerçek kalkınmaya ulaştırmanın derdinde olacağız. Gösteriş ve şatafatla övünenleri değil, ekmek kuyruklarında olanların mücadelesini, vereceğiz. Saadet Partisi Grubu, ihale paylaşanların değil, kömür madenlerinde ekmeğini paylaşanların mücadelesini verecektir.
Bu grup, bu parlamentoda dört-beş yerden maaş alan torpillilerin değil, atanamayan öğretmenlerin, öğrencilerin mücadelesini verecek. Beşli Çete'nin değil, işçinin mücadelesini verecek. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
'BEŞ TEMEL ÖLÇÜMÜZ OLACAK'
Bizim, parlamento çalışmalarında beş temel ölçümüz olacak; Güçlü bir Türkiye için çalışıyoruz. Bunu hayal ediyoruz. Atılan her adım 'Türkiye'yi güçlendiriyor mu?' diye bakacağız. Müreffeh bir Türkiye istiyoruz. Getirilen düzenlemelerin milletin refahını artırıp, artırmadığına bakacağız. Gelen düzenleme milleti eziyor mu, sömürüyor mu diye bakacağız. Biz üreten, özgür, öncü bir Türkiye hedefliyoruz. Ölçümüz, terazimi budur. Buradan iktidara sesleniyorum; gelin israftan vazgeçin. Türkiye'nin kalkınmasını istiyorsanız önce kamuda israfı, ekonomide yolsuzluğu, adam kayırmayı bir tarafa bırakın. Biz de size o zaman destek veririz."
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:
"Erdemli siyaset öncülerine selam olsun. Bu erdemli siyaset mücadelesinde omuz omuza verdiğimiz Sayın Karamollaoğlu, değerli milletvekilleri ve misafirlerimiz hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çok çetin süreçlerden geçerek bu güne geldik. Tarih 20 Temmuz 2001. Rahmetli Başbakanımız, Erbakan, Saadet Partisi'ni kurdu. Bugün gelinen noktada Saadet Partisi'ni görmekten gurur duyuyorum. Aynı şekilde çileli bir yolculuktan sonra, ağır baskılar altında 12 Aralık 2019 tarihinde, tam bir samimiyetle yola çıkarak ülkenin üzerine çöken karabasan bulutlarını dağıtan cesur yürekli Gelecek Partisi kurucularına da selam ediyorum. Nice arkadaşlarımız bu yolda bedeller ödedi. Devlete nüfuz etmiş bazı çeteler, arkadaşlarımızı mahkemelere verdiler. Her düzeyde her bir Gelecek Partili mensub, ağır baskılar karşısında cesaretle direndi.
İşte buradayız. Birlikte buradayız. Birlikte burada burada olacağız.
İsveç'in üyeliğinin konuşulduğu bu günlerde, Bosna Hersek'in üyelik eylem süreci dondurulmuşken, masaya konulan en önemli dosyalardan birisi Bosna Hersek'in NATO'ya üyelik süreci olmalıdır.
Bakanlık ve Başbakanlık süreçlerimde takip ettiğim bu süre. maalesef bizden sonra takip edilmedi. Bu süreç önemlidir. Çünkü NATO'ya üyeliği ile birlikte Bosna Hersek'in toprak bütünlüğü teminat altına alınacak ve Türkiye Cumhuriyeti, Bosna Hersek'in bu anlamda koruyucusu olacaktır.
'3-5 MİLYAR DOLAR İÇİN AVUÇ AÇMAYIN'
15 Temmuz 2016'da hain bir çete devletimize nüfuz etmiş ve bir gece milletimizi bombalarken, milletimiz bu çeteye 'Dur' dedi. 15 Temmuz şehitlerinin kanları üzerinde, kendi otoriter yolsuzluk düzenlerini kuran bugünkü iktidar sahiplerine sesleniyorum; 15 Temmuz'un aziz şehitlerinin kanı üzerinde kumar oynamayın. Kendi İçişleri Bakanınızın, 15 Temmuz'un faili ilan ettiği bir ülkeye, bugünkü ekonomik yoksullaşmanın sorumlusu olarak, gidip 3-5 milyar dolar için avuç açmayın. 15 Temmuz Şehitlerinin elleri yakanızda olacak.
Bugünkü toplantı, sıradan bir toplantı değil tarihi bir toplantıdır. Çünkü ilk kez iki parti bir araya gelerek, ortak bir meclis grubu kurma kararı aldı. Kolay değildi. Ama aynı davadan gelmiş iki dost olarak konuştu. 14 Mayıs ve 28 Mayıs Seçimleri'nin muhasebesini yaptık. Seçim süreci ile ilgili iki hususa dikkat çekmek isterim. 1946 da dahil bütün seçimlerin, devlet imkanlarının en hoyratça kullanıldığı bir seçim süreci yaşadık. Toplumumuz maalesef karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmış görünüyor. Biz iki parti bu kutuplaşma karşısında milletin vicdanını harekete geçirmenin mücadelesini vereceğiz.
Seçim sonrası iktidar ve muhalefet kanalında iki husus görüyoruz. İktidar, Pirus zaferinin, sanki geçmiş bütün haksızlıklarına ibraymış gibi hiç tutum değiştirmeden iktidar-siyaset yöntemini kullanıyor. Halkın yüzde 48'i neden bize karşı çıktı diye düşünmediler. Buradan iktidar sahiplerine sesleniyorum; milletimiz size bir uyarı vermiştir.
'MİLLETİMİZ BİZE DE MESAJ VERDİ'
Diğer yandan, muhalefet o günden itibaren ciddi bir savrulma yaşıyor. Bu durum Altılı Masa'nın kazanımlarını neredeyse tehdit eder boyuta geldi. Muhasebe yapalım. Seçmen, 'yanılmıştır, yanıltılmıştır' demeyelim. Seçmen bize bir mesaj vermiştir, bunu alalım. İşte biz bu soruya Sayın Karamollaoğlu ile birlikte şu yanıtı verdik; 'Evet ben bu iktidardan memnun değilim, adaletsizliklerin, yolsuzlukların farkındayım ama bizim önümüze güçlü bir alternatif koyamadınız.'
'CUMHUR İTTİFAKI'NDAN KOPANLARIN OY VERECEĞİ BİR ALTERNATİF İÇİN ÇALIŞTIK'
Bunu kabul etmek zorundayız. İşte şimdi milletimizin önüne güçlü bir alternatif koymak için birlikteyiz. Artık önünüzde güçlü bir alternatif vardır. Bir siyasi ortaklık ve bir dava ahlakı vardır. Sayın Karamollaoğlu ve biz seçim öncesinde çok çaba sarf ettik. Cumhur İttifakı'ndan kopanların rahatça oy verecekleri bir alternatif için çok çalıştık. Olmadı. Ama şimdi önümüze bakacağız.
İki bakan değişmedi sadece; biri Kültür ve Turizm Bakanı biri ise Sağlık Bakanı. Niye? Çünkü tam seçim ortamında Ege'de imar yasağı getirilen yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na verildi. Yetmedi. Anadolu'nun her bir köşesindeki yerlere rant olarak baktılar. Bizim meselemiz vatanın her bir köşesini korumaktır. İstanbul'u korumayı boynumuzun borcu biliyoruz. Onun için 'imar yasası' demiştik, karşı çıktılar.
Eğer bir ülkenin gençleri, başka ülkelere gidebilmek için riski yolculukları göze alıyorsa vatan tehlikededir. Gençlere, 'Giderseniz gidin' diyen o hoyrat sese sesleniyorum; Bu vatanın evlatları, bu vatanda yaşamaya devam edecektir. Ama siz iktidardan gideceksiniz.
AK Parti Genel Başkanı'ndan başlayarak Cumhur İttifakı'nın bütün üyelerine bakın. Hepsi seçim boyunca bizlere, ağır hakaretlerle saldırdılar, montaj videolar yayınladılar. Cumhur İttifakı'na oy vermiş seçmen kardeşlere de seslenerek, biz bölmeye değil birleştirmeye geliyoruz. Biz kutuplaştırmaya değil, kucaklaştırmaya geliyoruz.
Bir hafta önce Sayın Erdoğan, İsveç'e şöyle hitap etti; Boşuna uğraşma İsveç, sen benim mukaddes kitabım Kur'an-ı Kerim'in yakılmasına izin verdikçe NATO'ya giremezsin. Aynı günlerde Bahçeli, 'İsveç'le ilişkilerimizi keselim' diyordu.
'ERDOĞAN'IN İLK HEDEFİ ABD'YE BİR SAAT DE OLSA GİDEBİLMEK'
Bunlar böyle işte. Bir hafta içinde tutum değiştirdiler. Ne tutum koydunuz İsveç'e? Sebebi çok açık. Biden ile bir görüşme yapabilmek için taviz verdiler. Bundan sonra Sayın Erdoğan'ın ilk hedefi; Washington'a bir saatliğine de olsa gidebilmektir. Ne tepki koydunuz Kur'an-ı Kerim'in yakılması karşısında?
İki ay önce bizi Amerika'nın ajansları olarak nitelendirenler şimdi neredeler? Gerçek Türkiye Yüzyıllarını inşa edeceğiz.
'ASGARİ ÜCRETLİNİN KONUT SAHİBİ OLABİLMESİ İÇİN BEŞ ASIR ÇALIŞMASI GEREK'
Asgari ücretlinin 2010 yılında bir konut sahibi olabilmesi için 340 ay çalışması gerekiyordu. Şimdi bir asgari ücretlinin bir konut sahibi olabilmesi için beş asır çalışması gerekiyor. Yoksulluk sınırı 33 bin lira olan bir ülkede insanoğlundan bahsedebilir miyiz? Halktan kopmayacağız. Evet 20 milletvekilimiz var ama 20 milletvekilimiz atom karınca gibi çalışacak.
'SİYASİ AHLAK TEKLİFİNİ MECLİSE GETİRMEK İSTİYORUM'
Sayın Karamollaoğlu izin verirlerse milletvekillerimizin ilk görevi ortak grubumuzun ilk yasa teklifi olarak 'siyasi ahlak' teklifini meclise getirmeyi teklif ediyorum. Arkasından şeffaflık yasası, arkasından imar yasası, arkasından siyasetin finansmanı yasası... Bunları istediğim için başbakanlıkta bana kumpas kuruldu.
Peki ne yapacağız? Beş büyük ilkeyi Sayın Karamollaoğlu açıkladı. Beş büyük dönüşümü gerçekleştireceğiz.
1- Psikolojik dönüşüm
2- Ahlaki dönüşüm
3- Zihniyet dönüşümü
4- Ekonomik politik dönüşüm
5- Büyük kurumsal dönüşüm
'Tokatçı' meselesi...' Bu tabirleri Sayın Erdoğan nereden buluyor? Biz bilmeyiz böyle tabirleri. Herhalde kendisi bu tabirlerin içinden geldi. Bu halk tabiri değildir. Hadi bize hakaret ettin de... Sayın Erbakan'ın beni odasına davet edip, milletvekili olmamı istediğinde beni nasıl karşıladığını hatırlıyorum. Ben ki onun elini ilk kez 69 yılında öpmüştüm. Babamın götürdüğü bir toplantıydı. Oğlu yaşında bir akademisyen içeri girdiğinde hoca ceketini ilikledi. "Buyurun Ahmet Beyefendi" dedi. Ne bir kibir, ne bir tepeden bakma...
İşte siyasi nezaketi bu toplumda egemen kılmaya geliyoruz. Bize nezaket onlara öfke yakışır.
Peki, daha vahimini söyleyeyim mi? Tarih 1991, Sayın Karamollaoğlu, siz hatırlarsınız çok daha iyi, ben o sırada Malezya’daydım, Refah Partisi’nin listesinden girdi MHP. Adana listesinin birinci sırasında kim vardı biliyor musunuz? Devlet Bahçeli. Ee yanında; kim kimi tokatladı? Seçilemedi, Adanalıları Allah korumuş.
'O ZAMAN SEN DE TOKATLANANSIN'
Yanındakilere de, "Tokatçı" demiş oldu. Onlar nereden girdiler meclise. Onlar da AK Parti'yi tokatladılar öyle mi? O zaman sen de tokatlanansın. Yakışıyor mu Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek kürsüsünde oturana?
Siyasi ahlak eksikliğini göre göre bundan sonra da onları desteklemeye devam edecek misiniz? Kendi şirketinden bakanlığa dezenfektan satan bakan, aynı anda İran, Türkiye ve Amerika'yı tokatlayan Rıza Zarraf, kimi tokatladı?
"Rıza Zarraf'a mahkeme sürecini başlatalım" dediğimde, "Ne istiyorsun bu hayırseverden?" diye cevap verilmişti bana. O hayırsever gitti. New York mahkemelerinde başta Sayın Erdoğan olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti yetkililerini ihbar edip Amerika ile işbirliği yaptı.
'SEZGİN BARAN KORKMAZ HEM AMERİKA'YI HEMN TÜRKİYE'Yİ TOKATLADI'
Sezgin Baran Korkmaz, hem Amerika'yı hem Türkiye'yi tokatladı. Resimleri de Sayın Erdoğan ve Soylu ile boy boy...
Bütçe açıkları büyüdü. Bu bütçe açıklarını kapatabilmek için bu sefer Mehmet Şimşek ve ekibi geldi kemer sıkma politikasını uygulamak üzere. o kaynaklar o bir grup zümreye dağıtıldı, boşalan Hazineyi de doldurmak, milletin cebine el uzatmak suretiyle yapılmaya çalışılıyor işin özeti budur. Değişen bir şey yok, soyulan millet, bu soygun üzerinden kendi saltanatını sürdürenler ise bir grup azınlık. İşte bu ekonomi politik düzenin sonu gelmiştir. Biz bu ekonomik politik soygun düzenine son vereceğiz. Her yerde fakirin, fukaranın, işçinin, emeklinin hakkını koruyacağız.
Şimdi kur korumalı mevduat 420 milyar Türk Lirasına mal olacak bu kur değişiklikleriyle birlikte bu yıl içinde. Bütün bu vergi ve zamlardan toplanan kaynak ise arkadaşlar 300-350 milyar Türk Lirası civarında. Kötü haber ama vermek zorundayım bu bütçe açığını bu şekilde kapatmaları mümkün olmadığı için yeni bir zam dalgası kapıda bekliyor. Bütün bunları da örtmek için Merkez Bankasına yüklediler bu yükü Merkez Bankası da para basarak yaptığı zaman enflasyon tekrar zıplayacak. Yolsuzluklar bir soygun düzenidir, ama en büyük soygun enflasyonla yapılır. Biz gerçek anlamda adil bir gelir paylaşımını ve bu anlamda yine rahmetli hocamızın ifadesini kullanarak söylüyorum, adil bir ekonomik düzeni kurmak için servetin bir grubun elinde dağıtılmasını yasaklayan hüküm mucibince gelir adaletini sağlayacağız, sosyal adaleti toplumun her katmanına sirayet ettireceğiz inşallah.
Ve nihayet son olarak büyük kurumsal dönüşüm. Devlet yapımız zaafa uğradı, ben her gün yaşadıklarımızı görmekten devlet yapımızın uğradığı zaafı görmekten büyük bir hicap duyuyorum. Eski Başbakan olmak hasebiyle bıraktığım andan itibaren bütün kurumlardaki her türlü değişimi yakından takip ettim. Gelecek Partisi bünyesinde kurduğumuz gölge bakanlıklar ile bütün bu gelişmeleri yakından takip ettik. Arkadaşlar, devletimiz büyük bir zaaf içinde, kurumlarımız yıpratılmış, ehliyet ve liyakat kalmamış. Mülakat sistemiyle bütün adalet unsurları yok edilmiş. İşte biz milletin vicdanıyla devletin aklını bir araya getirecek olan büyük bir kurumsal dönüşüme öncülük edeceğiz.
Özetle, bugün ilk toplantımız, daha bu kürsülerden çok hitap edeceğiz, ama bu bir yeni başlangıç. İktidarın siyasi sonu gelirken, biz yola yeni çıkıyoruz arkadaşlar yeni çıkıyoruz. Azimliyiz, kararlıyız ve Gelecek Partisiyle Saadet Partisi milletvekillerine ve bütün teşkilatlarımıza hitaben sesleniyorum, tek bir yürek olarak çalışacağız. Güzel bir örnek teşkil ettik, seçimlerden bu yana ortada hep dağılma, tartışma atmosferi varken ilk defa iki parti, iki genel başkan karşılıklı saygıyla, nezaketle yeni bir yol oluşturdular bu milletin önünde.
Sizlerden milletvekillerimizden beklentimiz de bu fedakarlığı, bu karşılıklı saygıyı Meclis’e yansıtarak inşallah önümüzdeki dönemin en güçlü, en gür sesli grubu Saadet Partisi Gurubu adı altında Gelecek Partisi ve Saadet Partisi milletvekilleri olacak. Ben tekrar gerçek bir zamana, mekana, insana saygı duyan, gerçek bir psikolojik, ahlaki, zihniyet, ekonomi politik ve kurumsal dönüşümü gerçekleştirecek olan iktidarımıza ilk adım olarak gördüğüm bu ortak grubumuzu tebrik ediyor hayırlara vesile olmasını diliyorum.