CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'li 10 Büyükşehir Belediye Başkanı dün İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis ve siyasi yasak kararının ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Temel Atma Töreni'ne katıldı.
Törende konuşan Ekrem İmamoğlu, 2019 yılında iptal edilen İstanbul seçimlerinin ardından YSK üyelerine "ahmak" dediği gerekçesiyle yargılandığı davadan çıkan 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasını değerlendirdi.
İmamoğlu, ''Bizim ülkemizde hiçbir başarı cezasız kalmaz ben de bana verilen bu anlamsız ve hukuksuz cezayı başarımın ödülü olarak görüyorum. İsraf düzenine son vermenin onları çok kızdırdığını biliyorum. Hiç kimsenin hakkını yemedim ve hakkımı da yedirmeyeceğim.'' dedi.
Kararın Yargıtay tarafından onanması halinde İmamoğlu, siyasi yasaklı hale gelecek.
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
''Hep bir aradayız. Bizi bir araya getiren aslında çok güzel bir organizasyon, siz bakmayın dün olan bitene biz bugün çok daha hayırlı bir iş için bir araya gelmiş olduk.
Burada geleceğe dair İstanbul'un yaş almış büyüklerine güzel hizmetler sunacağımız bir merkezin temelini atıyoruz. Bu temel 200 milyon lirayı aşkın bir yatırımla önümüzdeki yıl bu zamanlara kadar hizmete açacağımız bir temel atma töreni. Şimdiden hayırlı olsun.
İstanbul'da 150 günde 150 proje kampanyamızın sonuna geliyoruz. 15 gün sonra bu kampanyamızı bitirmiş olacağız. Bu kampanyamız esnasında 168 noktada 199 projeye eriştiğimizi belirtmek isterim. Daha da sevindirici bir hususu paylaşmak isterim önümüzdeki Şubat-Mart-Nisan ayları içerisinde İstanbul'umuzda en az 150 projenin daha temel atmasını yapacağımızı paylaşmak istiyorum.
Bizi bu sürece yolculuğa çıktığımız andan itibaren motive eden en önemli şey bu dönemin ruhu gereği milletimize olan sorumluluğumuz ve onlarla olan ideallerde buluştuğumuz bağımız. İlk günden itibaren şehrimizin ihtiyaçlarını, taleplerini can kulağıyla dinledik.
'DEMOKRASİ YOLCULUĞUMUZ ASLA ŞAŞMADI'
Bundan asla vazgeçmedik. Şehrimizden asla vazgeçmedik. Aday olduğumdaki yolculuğu bize açan kıymetli Genel Başkanımıza teşekkür ediyorum. Yolcuğa çıktığımda hedefiniz ne dediklerinde ben bu şehrin gelmiş geçmiş en demokrat başkanı olmak isterim demişti. Demokrasi yolundaki yolculuğumuz asla şaşmadı. Bu yolcuğumu 'Ben sizin aranızda en çok çalışan kişi olacağım' düşüncesiyle yürüttüm.
Her ilçemize siyasi parti ayırt etmeksizin eşitlikçi hizmet götürmeyi çok önemsedik. Mahallelerimize yapılan yatırımı tek tek analiz edin ve kişi başı ne kadar yatırım yapıldığını çıkarın demiştim. Bir baktım ki bize en az oy veren mahalle birinci sırada. Bize oy vermeyen mahallelere daha çok önem vermişiz. Siz aklınızla, vicdanınızla insanınıza eşit önem veriyorsanız bunun karşılığını alıyorsunuz.
'ANLAMSIZ VE HUKUKSUZ CEZAYI BAŞARIMIN ÖDÜLÜ OLARAK GÖRÜYORUM'
İstanbul'un her ilçesine önem vermeyi başardığımızın gururunu yaşıyorum. Bizim ülkemizde hiçbir başarı cezasız kalmaz ben de bu verilen bu anlamsız ve hukuksuz cezayı başarımın ödülü olarak görüyorum. İsraf düzenine son vermenin onları çok kızdırdığını biliyorum. Ayrıca İstanbul'un itibar görmemesi gereken tam aksine tedbirli olmanız gereken bazı kurumlarına itibarlı davranan dönemin bittiğine de çok üzüldüklerini biliyorum.
O kurumlar, bir hafta on gündür o ayıpları bize yaşatan kurumlar. Bizi cezalandırmak istiyorlar. Yani bir çocuğumuzun yaşadığı istismardan tutun da bir takım edepsiz ahlaksız işlemlerin paydaşı olan bazı kurum kuruluşları çevremizden uzak tuttuk. O kötü akıllarını ve zihinlerini "Binali Bey'e mi Sisi'ye mi oy vereceksiniz" diye bağırdıklarında anlamak gerekiyordu.
'HİÇ KİMSENİN HAKKINI YEMEDİM HAKKIMI DA YEDİRMEYECEĞİM'
Birkaç kelime önemli. Bir tanesi hak yememek ve hakkını yedirmemek. İlk gündeki gibi burada başta Genel Başkanımız ve tüm konuk ve vatandaşlarımız, 16 milyon İstanbullunun huzurunda hiç kimsenin hakkını yemedim hakkımı da yedirmeyeceğim. Dünyaya kafa tutmak, yargıcın kıyafetini giyerek insanları alt etmeye çalışmakla değil akıl ve bilimle olur. Mertlerin kazandığı, namertlerin kaybettiği ve 86 milyon insanımızın kazandığı bir dönem yaşatacağız.. Memleketimiz adına 2023 bayram gibi bir yıl olacak.''
Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasının ardından; “İktidar” sloganları ile kürsüye çıkan CHP Lideri, şunları söyledi:
“Biz, güzel bir aileyiz. Çünkü biz, her ortam ve her yerde demokrasiyi, adaleti savunuruz; güzellikten, başarıdan söz ederiz. Varsa bir eksiğimiz o eksiğimizi dayanışma içerisinde gidermeye çalışırız. Vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapmayız. Hangi görüşten, kimlikten, inançtan olursa olsun; ona hizmet etmeye çalışırız. Onun iç dünyasına, manevi dünyasına saygı duyarız. Onun güzel bir kentte yaşamasını isteriz. Çünkü o kent bizim olduğu kadar onun da kenti aynı zamanda. Güzelliklerin yaşanmasını ve büyütülmesi isteriz. Hizmetlerin görülmesini isteriz. En büyük özelliğimiz; bizim ailemizin CHP’li ailenin en büyük özelliği; hesap vermekten çekinmeyiz. Tam tersine; bizi seçen halkımıza hesap vermeyi onurlu görev kabul ederiz. Bunları düşünmeyenlerin doğal olarak hedefi haline geliriz. Çünkü onlar, bunu düşünmezler.
“HALA BUNUN ACISINI YAŞIYORLAR VE İNTİKAM ALMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Kentin rant yarattığını hepimiz biliriz. Kentte yaşıyorsanız o kentin bir rantı vardır. Ama bizim ailemizin temel hedefi, o rant o kentte yaşayanlarındır, birilerinin değil. Bir grubun, bir çıkar odağının değildir. O kentte yaşayan bütün insanlarındır. İstanbul’u da böyle düşündüğünüzde, diyorlardı ki; ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi de kaybeder.’ Hala içlerine sindirememişler, hala. Hala, ‘nasıl İstanbul’u kaybettik’, bunun acısını yaşıyorlar ve intikam almaya çalışıyorlar.
Ön sırada otururken bir tarafımızda il başkanımız bir tarafımızda büyükşehir belediye başkanımız var. İkisine de siyasi yasak getirmek istiyorlar.
“SİZ YARGIYI ETKİLİYORSANIZ, BİZE DÜŞEN GÖREV DEMOKRASİYİ YENİDEN İNŞA ETMEKTİR”
Ekrem Başkan konuşurken düşündüm… Niçin, hangi gerekçeyle? Bana akıllı bir gerekçe söylesinler. Yalova Belediye Başkanımız burada, aylardır görevine başlatılmıyor. Bütün bu haksızlıkları biliyoruz. Belki bizim bir eksiğimiz haksızlıkları geniş kitlelere aktarma konusunda biraz nazlıyız. Oysa bunu anlatmalıyız. Her yerde, her ortamda anlatmalıyız. Bizler ülkemizi seviyoruz. Güzel bir ülkede yaşıyoruz. Ama bir ülkenin yöneticileri o ülkeyi yaşanamaz hale getirirlerse bize düşen büyük bir sorumluluk var; halkı aydınlatmak.
Sunucu arkadaşımız; ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ dedi. Ama siz yargıyı etkiliyorsanız, parlamentoyu etkisiz hale getiriyorsanız bize düşen görev demokrasiyi yeniden inşa etmek demektir. Tarihin bize yüklediği çok ciddi bir sorumluluk var, o sorumluluk içinde hareket ediyoruz zaten.
Milletvekillerimiz hapse atıldı, milletin seçtiği milletvekilleri hapse atıldı ve biz bunun mücadelesini verdik. Beraat ettiler hepsi ama bugün hala farklı düşünen insanların cezalandırılmak istendiği bir ortamı yaşadığımızı biliyorum, sizler de tanığısınız zaten.
“BU KADAR HARAMA TAMAH EDEN BİR ANLAYIŞ NASIL OLURDA İKTİDAR OLABİLİR”
İstanbul’u kaybetmenin acısını yüreklerinde hala hissediyorlar. ‘Nasıl oldu da İstanbul’u kaybettik?’ İstanbul’un rantına doymadılar. Beni şaşırtan şu; bu kadar harama tamah eden bir anlayış nasıl olurda iktidar olabilir? Aklım almıyor.
Bizler hep birlikte bu mücadeleyi yapacağız. Nereden ve nasıl bir baskı gelirse gelsin, birlikte yürüyeceğiz, dayanışma kültürü için yürüyeceğiz. Kin ve öfke duymadan altını özenle çiziyorum kin ve öfke duymadan… Yapılan her haksızlığa karşı azim ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz, bizim temel görevimiz budur. Kavga çıkarmak değil haksızlıkları gidermek.
“BİRİLERİNİN SOFRASINA OTURAN YARGICIN VERDİĞİ KARAR HÜKÜMSÜZDÜR”
Bazıları yargıç cübbesi, savcı cübbesi giyebilirler, hiçbir önemi yok. Hukukun üstünlüğüne ve vicdani kanaatine göre karar vermeyen hiç kimse yargıç ve savcı değildir. Onlar göstermelik yargıç ve savcılardır, tarih onlarla ilgili de hükmü verecektir.
Ne derler büyüklerimiz; ‘Sultanın sofrasına oturan alimin fetvasına itibar edilmez.’ O nedenle birilerinin sofrasına oturan yargıcın verdiği karar hükümsüzdür. Milletin vicdanında hükümsüzdür. Böyle bakıyoruz, böyle değerlendiriyoruz biz. Vicdani kanaat yaradanın yüreğimizdeki sesidir, yaradanın yüreğindeki sesi yoksa bir yargıcın o kişi zaten yargıç da değildir. Bütün bunları bilerek azim ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.
“40 YILDIR ÇÖZEMEDİLER ÇÜNKÜ RANTI PAYLAŞAMIYORLAR”
Asla umutsuz değiliz. Bütün baskılara rağmen biz, gerçekten 11 büyükşehir belediyemizde ve diğer belediyelerimizde destanı büyütmeye çalışıyoruz. Günün 24 saatinde dinlendiklerini, günün 24 saatinde denetlendiklerini de çok iyi biliyoruz. Hep söylerim, denetlemezsiniz, dinlemezseniz namertsiniz. Bizim Allah’tan başka kimseye verilmeyecek hesabımızı yoktur.
‘40 yıldır çözemediler’ diye Ekrem başkan söyledi. Niye çözemediler? 40 yıldır çözemediler çünkü rantı paylaşamıyorlar. Rantı paylaşsalar sorun çözülecek ama biz rantı halka verdiğimiz zaman 40 yıllık bir sorun rahatlıkla çözülebiliyor. O nedenle CHP’li aile sıradan bir parti değildir. Biz, avukat bürolarında kurulan bir parti değiliz, biz Milli Kurtuluş Savaşı sırasında Sivas Kongresi’nden başlayarak kurulan bir partiyiz. Bizim genlerimizde yurtseverlik yatar. Biz halka hesap vermeyi hayatımızın her alanında onurlu bir görev olarak kabul ederiz.
“BİZİM MÜCADELEMİZİ HAK, HUKUK VE ADALET MÜCADELESİDİR”
Elbette ki eleştiriler gelecektir, her eleştiriyi saygıyla karşılarız. Hiçbir eleştiriden de çekinmeyiz. Doğaldır, hayatın akışı içinde eleştiri gelebilir. Eleştiri geldiği zaman bizde varsa bir eksiğimiz, eksiğimizi tamamlarız, hatamızı gideririz. Bütün mesele eleştirinin ön yargısız ve iyi niyetle yapılmış olmasıdır ve doğru eleştiri yapılırsa başımızın üstünde yeri vardır. Bu çerçevede güzel bir temel atma törenini gerçekleştireceğiz. Bizim mücadelemizi hak, hukuk ve adalet mücadelesidir. İnsanlığa her türlü katkıyı verme mücadelesidir. Bizim mücadelemizi hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, herkesin huzur içinde yaşadığı, caddelerinde, sokaklarında özgürce gezdiği bir Türkiye mücadelesidir.
“BU ADALET MÜCADELESİNİ NE YAPARLARSA YAPSINLAR SONUNA KADAR AZİM VE KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ”
Bizim mücadelemiz bir hak, adalet mücadelesidir. Bu adalet mücadelesini ne yaparlarsa yapsınlar sonuna kadar azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Bundan bütün İstanbulluların da emin olmasını isterim. Bu mücadeleye en büyük katkıyı yapacak olan da bu ülkenin gençleridir. İlk kez sandığa gidip oy kullanacak olan gençler sadece bizim siyaset tarihimize değil dünya siyaset tarihine de çok güzel bir miras bırakacaklar ve bunu şunu söyleyecekler; ‘Biz, otoriter bir yönetimi oylarımızla, demokratik yollarla değiştirdik’ diyecekler.”