Ankara'nın Mamak ilçesinde evinde ölü bulunan Esra Hankulu'nun davasında, ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması istenen Ümitcan Uygun hakkında karar verildi. Uygun, ‘neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Savcı, Ümitcan Uygun’un, 'kendisini savunamayacak durumdaki kişiyi kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etmişti.
ESRA'NIN ANNESİ: ŞOK İÇİNDEYİM
Esra Hankulu'nun annesi Sevil Hankulu, kızının ölümüne ilişkin dava Ümitcan Uygun'a 10 yıl hapis cezası verilmesine tepki gösterdi.
Sevil Hankulu, "Süreç hiç beklediğimiz gibi geçmedi. 25 yaşındaki genç bir kız ölüyor ve neredeyse benim kızımı suçlu çıkaracaklardı. Karşı tarafın avukatı 'kendi kendine öldü' diyecekti. 'Ümit’in hiçbir suçu yok' diyor. Bu adalet değil. 10 yıl ceza oyuncak gibi bir şey. 10 yılı da düşürecekler 7 yıl yatıp çıkacak bu adam. Kaldığı yerden aynı şekilde devam edip bir annenin, bir genç kızın daha canını yakacak. Adalete güvendik; ama kızımızın hakkını alamadık. Dava sürecinde avukatımız bize 'ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak, 30 yıl ceza alır' dedi. Gerçekten mahkemeden geldiğimizden beri şok içindeyim" diye konuştu.
Ümitcan Uygun'un avukatı tarafından yapılan savunmanın delillere aykırı olduğunu söyleyen anne Hankulu, "Esra’nın Ümit oradan çıktığında sağ olduğunu söylüyorlar. 'Kendi kendine düşmüş olabilir' diyorlar. Adli tıp raporunu bile yalanlıyorlar. Nasıl bir plan kuruyorlar, arkalarında nasıl bir destek var bu kadar garanti konuşuyorlar. Benim kızımın bayılmadan ötürü 6 kere hastaneye gittiğini söyleyip, orada da düşüp bayılmış olabileceğini iddia ettiler. Böyle oldu diyelim, neden o halde ambulans çağırmadılar? Benim kızımı neden kurtarmadılar? Esra’nın ambulans istemediğini savunuyorlar. Benim kızım asla böyle bir şey söylemez. Esra ancak 'beni kurtarın' der. Başı ağrısa hastaneye giden bir insan o halde ambulansı nasıl istemez? Duşa sokmuşlar, duşa sokana kadar benim kızımı kurtarsalardı. Hiçbir suçları yoksa neden kurtarmadılar? Neden ölüme terk ettiler?" ifadelerini kullandı.
BU ÜMİTCAN'A ÖDÜL
Verilen cezadan memnun olmadıklarını ifade eden anne Sevil Hankulu, kızının hakkını sonuna kadar arayacağını belirterek şunları kaydetti:
"Bu Ümitcan'a bir ödül. Başka hiçbir şey değil. Karşı tarafın resmen kazandığı bir ödül. Kızımın öldüğü yanına kalıyor. Anaların yüreğini yakıyor. Birini daha yaktı. Genç kızları da yaktı mezara koydu. Bizi de yaktı mezara koydu. Çıkacak 7 yıl sonra başkalarının da canını yakacak. Sonuna kadar gideceğim. Ümitcan en çok cezayı alana kadar bu işin arkasındayım. Yeter artık. Güle oynaya çıktılar mahkeme salonundan. Benim içim kan ağlarken onlar güle güle oradan ayrıldı. Kızımın ölüm pozisyonuna kadar anlatıp 'biz suçsuzuz' diyorlar. En ağır cezayı almasını istiyorum. Benim kızım toprak altında çürüyor o da hapiste çürüsün. Bunun elinin değdiği genç kız neden ölüyor? Böyle sapık insanlar içeriden çıkmasın. Esra'mı elimden aldılar. 8 aydır toprağın altında sesini duyamıyorum, yüzünü göremiyorum. Ben kızımı ne zorluklarla büyüttüm. Bir katil gelip öldürsün diye büyütmedim"
NE OLMUŞTU?
Mamak ilçesi Akdere semtindeki eve 3 Ağustos'ta ihbar üzerine giden emniyet ekipleri, 25 yaşındaki Esra Hankulu'nun hayatını kaybettiğini belirlemişti. Bunun üzerine olay gecesi Hankulu ile aynı evde kalan ve Ankara'da 'Aleyna Çakır' olarak bilinen Sema Esen’in ölümüyle ilgili soruşturmanın baş şüphelisi Ümitcan Uygun, Furkan G. ve Dilan C. gözaltına alınmıştı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Ümitcan Uygun'un Hankulu'yu öldürdüğü, diğer iki sanığın ise suç delillerini kararttıkları belirtilmişti.
Bu kapsamda sanık Uygun'un, kendisini savunamayacak durumdaki kişiyi kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbete, tutuksuz sanıklar Furkan G. ve Dilan C'nin de suç delillerini karartmaktan 5'şer yıla kadar hapse mahkum edilmesi istenmişti.