İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında, Sinan Ateş cinayeti, ekonomi ve seçim gündemine ilişkin konuştu. Konuşmasının başında Sinan Ateş cinayetiyle ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sorular soran Akşener, "14 Mayıs'a kadar Erdoğan'a aynı soruyu soracağım' diyerek şunları söyledi:
Sayın Erdoğan, 38 yaşındaki, genç bir akademisyene, Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı’na, Ankara’nın göbeğinde, kim suikast düzenledi? Devletin içinde, mafyalar, çeteler, uyuşturucu satıcıları kol gezerken; 'Cumhurbaşkanıyım' diye, ortalıkta gezemezsin. Artık senin üstüne düşen, bir seçim yapmaktır. Ya bu şehir eşkıyalarını, görmezden gelmeye devam edeceksin ya da, bu işin sonuna kadar gideceksin. Seçimini yap! Ya Sinan Ateş’in kanını yerde bırakacaksın ya da, hesabını soracaksın. Seçimini yap!
Akşener'in konuşmalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Geçen hafta söylemiştim, 14 Mayıs'a kadar Erdoğan'a aynı soruyu soracağım. Sayın Erdoğan, 38 yaşındaki, genç bir akademisyene, Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı’na, Ankara’nın göbeğinde, kim suikast düzenledi? Banu Çiçek’in ve Bengisu’nun babasına, Sinan Ateş’e, kim kıydı? Katiller, nerede saklanıyor? Saklanmalarına, kim izin veriyor? Yargı sürecini, kimler baltalıyor? Bu sorulara cevap vermeden, o koltukta rahat oturamazsın. Devletin içinde, mafyalar, çeteler, uyuşturucu satıcıları kol gezerken; 'Cumhurbaşkanıyım' diye, ortalıkta gezemezsin. Banu Çiçek’in, babasız geçen, ilk doğum gününde, gece başını, yastığa koyup, rahat rahat uyuyamazsın. Beni iyi dinle, Sayın Erdoğan. Vicdana sığmayanı, Türkiye’ye sığdıramazsın. Hiçbir haksızlığa boyun eğmeyenleri, ne yaparsan yap, susturamazsın.
'ADALET NEDEN YERİNİ BULMUYOR?'
'Milletin adamıyım' diye böbürlenip; milletin canına kastedilirken, susamazsın. Bu millet sana ne istediysen verdi. Sense gittin, ucube bir sistemi başımıza bela ettin. 'Ayağımda pranga var' dedin. 'Tüm yetkiler benim olsun' dedin. 'Tek söz sahibi ben olayım' dedin. Madem öyle; madem, prangalarından sıyrıldın; o zaman söyle bakalım: Sinan Ateş’in katilleri nerede?
Madem öyle; madem, tek söz sahibi sensin; O zaman söyle bakalım: Katilleri kim saklıyor? Madem öyle; madem, tüm yetkinin sahibi sensin; O zaman söyle bakalım: Adalet neden yerini bulmuyor? Sayın Erdoğan. Bu alçakları bulmak, senin vazifendir. Emniyetin ve yargının, işini yapmasına engel olanları bulmak, senin sorumluluğundur. Adaletin yerini bulmasını sağlamak, senin boynunun borcudur. Aksi takdirde, bu kan, senin de eline bulaşır. Bu vebal, senin de yakana yapışır. Bu gözyaşları, seni de bulur.
Can almayı kendilerine, hak gören alçaklar; bu ülkede, elini kolunu sallayarak dolaşamaz. Çünkü devlet; katilleri koruyup kollama yeri değildir. Çünkü devlet; cinayeti örtbas etme yeri değildir. Çünkü devlet; Milletin vicdanını yaralama yeri değildir! Şimdiye kadar sustun, duymazdan geldin, görmezden geldin.
'BÖYLE ALÇAK BİR SUİKASTE, SESSİZ KALMAYACAĞIM'
Artık senin üstüne düşen, bir seçim yapmaktır. Ya bu şehir eşkıyalarını, görmezden gelmeye devam edeceksin ya da, bu işin sonuna kadar gideceksin. Seçimini yap! Ya Sinan Ateş’in kanını yerde bırakacaksın ya da, hesabını soracaksın. Seçimini yap!
Ya makamının hakkını verip, bu alçaklığın karşısında, dik duracaksın. Ya da, katillerin, alçakların karşısında, boyun eğeceksin. Seçimini yap, Sayın Erdoğan! Ben bir anne olarak, bir babaanne olarak, 27 yıldır, aktif politika yapan, bir siyasetçi olarak, böyle alçak bir suikaste, sessiz kalamam. Kalmayacağım!
Gerçek katiller, gün yüzüne çıkana kadar bu kürsüden, acizliğini, yüzüne vurmaya devam edeceğim! Yer delinse de, gök yıkılsa da vicdanları titremeyenlere inat; “Sinan Ateş’in katilleri nerede?” diye sormaya, devam edeceğim!Ne diyor Abdürrahim Karakoç? “Mevzuatlar kısıyor, hakikatin sesini; kulaklar sağırlaştı, lisanlar kör ve topal.Zorbalar talan etti, adalet ilkesini; dert yükü ağırlaştı, vicdanlar kör ve topal...”Biz, İYİ Parti olarak; Tüm susanlara inat; hakikatin sesini duyurmaktan vazgeçmeyeceğiz!
Tüm zorbalara inat; adaleti, hakkı, hukuku çiğnetmeyeceğiz! Vicdanları kör, yürekleri topal, kalpleri sağır olanlara inat; bu çarpık düzeni, biz değiştireceğiz! And olsun, şart olsun! Ocaklara, bir daha böyle ateşler düşmesin diye; Sinan Ateş’ler bir daha katledilmesin diye; evlatlar babasız kalmasın, devlet milletinden kopmasın diye;yılmadan mücadele etmeye devam edeceğiz!
'EYT'Lİ KARDEŞLERİMİZ ŞİMDİ DE PRİME TAKILDI'
Biz en başından beri EYT'Li kardeşlerimizin sorununa nesiller arası adaletin sağlanması olarak baktık. AK Parti iktidarı vatandaşın faydasına olan her meselede olduğu gibi bunu da lütuf gibi gördü. Mecliste önerge verdik. EYT'li kardeşlerimizle çalıştık. Önergemiz AK Parti ve MHP'nin oylarıyla reddedildi. Seçimi kaybetsem bile yapmam diyenler, zaten yapacaktık zamanın gelmesini bekliyorduk dediler. Hemen her konuda olduğu gibi EYT'de de yarım yamalak iş yaptılar. Mevcut kanun teklifinde 1999 yürürlüğe giren yasanın zorunlu kıldığı yaş sınırı kaldırılıyor ancak bu sefer de aynı yasanın prim ödeme gün sayısı değiştirilmiyor. Gelinen noktada şimdi de EYT'li kardeşlerimiz prime takıldı. Vatandaşımız arabasını sattı, kredi çekti borçlanma hakkında faydalanmak için, şimdi onlara prim ödeme gün sayınız yetmiyor diyorsunuz. Giderayak millet için bir şey yapacaktınız bari doğru düzgün yapsaydınız.
İMAMOĞLU DAVASI
Sayın Erdoğan, bundan tam 11 yıl önce 2023 vizyonunu açıklamıştı. Sözde vizyon, özde atmasyon olan açıklamasını yaptığında dolar kuru, 1 lira 75 kuruştu.
Bugün nihayet, o vizyonun, gerçekleşeceği söylenen, 2023 yılına girdik ve dolar, 18 lira 81 kuruş…Sadece bu durum bile, aslında her şeyi anlatıyor…Geçtim vizyonu, büyük bir çapsızlığın, ibretlik eseri, tüm görkemiyle, karşımızda duruyor. Mesela; 2012’de, Sayın Erdoğan demişti ki; “Siyasete katılma ve siyaset yapma hakkına getirilen yasaklar, ortadan kaldırılacak.”Ancak gelin görün ki; 2023’te, ahmaklığa, “ahmaklık” demek bile siyasi yasak sebebi oldu.
'KENDİ VİZYONUNU YANLIŞ ANLAMIŞ'
2012’de, dünyanın 17’nci ekonomisiydik; 2023’te, 20’nci ekonomisi olduk. Mesela, Sayın Erdoğan demişti ki; Ar-Ge harcamalarında, dünyada 1’inci lige çıkacağız. Peki, 2023’te ne oldu? Ar-Ge’de, amatör kümeye düştük…Ancak hakkını yemeyelim. Mesela, yolsuzlukta 1’inci lige çıktık.İsrafta,1’inci lige çıktık. Hatta enflasyonda, dünya şampiyonluğuna oynuyoruz. Mesela, yine 2012’de, demişti ki; “Türkiye, teknoloji ihraç eden ülke olacak.” 2023’te ise; bu fevkalade parlak arkadaşımız herhalde, kendi vizyonunu, yanlış anlamış olacak.
'BEŞTEPE'DEKİ MÜDÜRÜ KOVACAĞIZ'
Ez cümle; Sayın Erdoğan’ın, yine bir seçim döneminde, 2023 vizyonu diye şişirdiği, boş vaatleri, her zamanki gibi, yine baştan sona yalan oldu. Aziz milletim bir şirket müdürü düşünün: Şirketi büyüteceğini söylesin; ama şirketi küçültsün. ‘Kâr rekoru kıracağım’ desin; ama zarar rekoru kırsın. Şirket zarar ederken, borçlanıp uçak alsın. İşleri, eşe dosta paslayıp, şirketin kasasını boşaltsın. Çalışanlara maaş ödeyemezken, lüks ofisinde, tüm gün ense yapsın. Sizce bu müdüre ne yaparlar? Kovarlar değil mi? İşte 14 Mayıs’ta, biz de, Beştepe’deki müdürü kovacağız. Yaptıklarının hesabını, milletimizle birlikte, sandıkta soracağız! Şunun şurasında, 102 gün kaldı.
Eğer yoksulluktan kurtulmak istiyorsak, bundan 20 yıl sonrasını düşünüp adımlarımızı atmak zorundayız. Siyasetin önceliği yapay zeka, batarya teknolojileri, blok zinciri olmalı.
Küresel piyasalarda, yüksek teknoloji ürünlerinin oluşturduğu pazar, son 20 yılda, toplam pazarın, yüzde 35’ine ulaşarak, 15 trilyon dolara yükseldi. Ülkemizde ise, yüksek teknoloji ürünlerinin, ihracattaki payı, yüzde 3 seviyesinde kaldı. Yani bu oranla; Malezya, Polonya, Meksika, Peru gibi ülkelerin bile, gerisinde kaldık. Türkiye’nin, 15 trilyon dolarlık bu devasa pazarın, dışında kalması, tamamen Bay Kriz’in eseridir. Bu pazardan, yüzde 1 pay alabilseydik bugün, dış ticaret fazlası veren, zengin, müreffeh bir Türkiye’de yaşıyorduk. İşin en acı tarafı da nedir, biliyor musunuz? Türkiye, bu pazardan önemli bir pay almak için ihtiyacı olan her şeye sahipti. Ama ne yazık ki; Bay Kriz ve iktidarının vizyonsuzluğu, Türkiye’ye, 20 yıl kaybettirdi.
Sayın Erdoğan'ın liyakat alerjisi kalkınmasını engelleyen en büyük faktörlerden. Bugün ihracatımızın 255 milyar dolara gelmesi sayın Erdoğan'ın sayesinde değil Erdoğan'a rağmen olmuştur.
'SEÇİMDEN SONRASIYLA İLGİLENDİK'
Pazartesi günü Ortak Politikalar Metni'ni paylaştık. Sayın Erdoğan ve saz arkadaşları giderayak kendilerini dedikodularla, iftiralarla oyalarken biz milletimiz için çalıştık. Çözümler için hep birlikte emek verdik. Ve Türkiye'nin daha önce görmediği bir şeye imza attık.
Yandaşa karşı, milletin sesini savunuyor. İsrafa, yolsuzluğa ve yandaş ekonomisine karşı, refahta eşitlenen Türkiye’yi savunuyor.
Bir yıldır, ısrarla söylediğimiz bir şey vardı. Biz, 6 siyasi parti olarak, bu zamana kadar; İktidarın, önümüze yuvarladığı, siyasi yün yumaklarıyla değil seçimi kazandıktan sonra, neler yapacağımızla ilgilendik. İşte bu çalışma da, 14 Mayıs’tan sonra yapacaklarımızın somut planıdır. Sayın Erdoğan ve saz arkadaşları, giderayak, kendilerini dedikodularla, iftiralarla ve hamasetle oyalarken biz, milletimiz için, memleketimiz için çalıştık. İnsanlarımızın, mutlu geleceği için çalıştık. Yoksulluğu, nasıl bitireceğimize çalıştık. Zenginliği, nasıl getireceğimize çalıştık.
85 milyonun, huzurla nefes alacağı bir Türkiye’yi, nasıl inşa edeceğimize çalıştık! Ortak aklın ışığında, sorunlarımızı konuştuk. Çözümler için, hep birlikte emek verdik. Zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye için; milletimizin yüzünün, umutla güldüğü, Yarının Türkiye’si için hep birlikte hazırlandık. Ve Türkiye’nin, daha önce görmediği bir ilke hep birlikte imza attık.
Mİllet İttifakı, millete rağmen değil; milletle beraber yol yürüyecektir. Yani, muhalefetin istikametini, milletimiz çizecektir.
'102 GÜN SONRA İYİ PARTİ, SANDIKLARI PATLATANDIR!'
Yani; Milletin İstiklalini, yine milletin, azim ve kararlılığı kurtaracaktır! Bu yüzden, bizler; sosyal medya operasyonlarına, sözde kulis bilgileriyle yapılan, yönlendirmelere, tenha köşelerden kurgulanan, abluka girişimlerine, kulaklarımızı tıkayıp, sadece ve sadece, milletimizin sesini duyacağız!
Kimse merak etmesin kazanana kadar buradayız. Hiçbir yere gitmiyoruz. Onların kumar masalarını, Bizans oyunlarını İYİ Parti bozacak.
Çünkü İyi Parti; her daim, makulü savunanların partisidir! Çünkü İyi Parti; Türkiye’nin sorunlarına, çözüm getirenlerin partisidir! Çünkü İyi Parti; kurucu değerlerimizi, yaşatanların partisidir! İyi Parti, Cumhuriyet birikimidir! İyi Parti, devletle millet arasında kurulan, gönül köprüsüdür! İYİ Parti, zengin, güçlü ve mutlu Türkiye’nin, parlayan şafağıdır!
Ve hiç merak etmeyin; 102 gün sonra, İyi Parti, sandıkları patlatandır! Umutları doğurandır! Milletin teveccühü ile iktidar olandır! Emin olun o sene bu sene!"