TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, başörtüsüyle ilgili Anayasa değişikline ilişkin yaptığı açıklamada "Türkiye'de hem başı açık hem de başını örten vatandaşlarımız bakımından Anayasal güvenceyi tahkim eden bir adım atıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bakan Bozdağ, "Türk Tabipler Birliği'nin temsilcisi zaten Türk tabiplerini temsil etmiyor bunlar. Yani ben onurlu, haysiyetli Türk tabiplerinin temsilcisi olduklarına inanmıyorum ve bugüne kadar terör örgütlerinin ağzıyla konuşmayı marifet zanneden kesimler" diye konuştu.
ANAYASANIN 24. VE 41. MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 17 Ekim 2022 Pazartesi günü yaptığı açıklamada, başörtüsünün Anayasal güvence altına alınmasıyla ilgili hazırlıkların tamamlandığını, çalışmanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacağını dile getirmişti.
Başörtüsü ve Alevi vatandaşlara yönelik çalışmaların tamamlandığını söyleyen Bozdağ, "Bir takım görüşler çerçevesinde çalışma şekillendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a arz edeceğiz. 24. ve 41. madde üzerinde çalışıyoruz" demişti.
Anayasa'nın 24. maddesi şöyle:
Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Anayasa'nın 41. maddesi şöyle:
Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.